Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Karabulut: İmam Hasan, Ümmetin Önderidir

Hz. İmam Hasan (as)?ın doğum günü münasebetiyle adıyla müzeyyen İmam Hasan Camii?nde konuşan Dünya Caferi Alimler Birliği Başkanı Ş. Hasan Karabulut, İmam Hasan (as)'ın önemini anlattı. 

25 Temmuz 2013
Karabulut: İmam Hasan, Ümmetin Önderidir

İmam Hasan-ı Müçteba (as)'dan bir kaç cümle söz edeceğim. Dikkatimizi çeken şeylerden biri, Hz. Peygamber (saa) hakkın ölçüsüdür. Peygamberin duruşu, söyleyişi, yaptıkları, inanan toplumlar için ölçüdür. Resulullah kayıtsız, şartsız itaati farz olan hüccettir, önderdir. Öyle ki Allah açık diyor, "Peygambere uyanlar ancak Allah'a uymuştur."

Burada dikkatinizi çekmek istiyorum, Resullulah'a uyanlar, Allah'a uymuştur ifadesini buyurmuştur.

Peygamberimiz İmam Hasan (as) ve İmam Hüseyin (as)’ın  o çocukluk döneminde durmadan farklı günlerde, farklı alanlarda, farklı meclislerde, onları öne çıkarmış, onların hakkında bir kısım halkın beklemediği sözler ifade etmiş, gündemi onların üzerine getirmiş. Sürekli Hasan ve Hüseyin'in ümmetin arasında olmasını istemiş, arzu etmiş, neden, neden acaba?

Peygamber, sümme haşa, saltanat mı kuruyordu? Kendi hanedanının, kendi yakınlarının, kendi torunlarının, kendisinden sonra toplumun önünde öncüsü, rehberi olsun böyle bir arzusu mu vardı? Haşa! Peki, Peygamber neyin peşindeydi, neyin izindeydi, Resulullah neyin mesajını vermek istiyordu?

Neden diyordu, henüz İmam Hasan (as) ve İmam Hüseyin (as), 4-5 yaşındaydı, feryat ediyordu, "Ümmetim, Hasan'ım ve Hüseyin'im ister iktidarda olsunlar, ister evlerinde oturtulsunlar, bu ümmetin önderleridirler, insanlığın rehberleridirler." Neden Resulullah sürekli bunu söylüyordu?

Yaradana inanan bir toplum olarak, Kuran'ı durmadan kucaklayan ve durmadan gündemine çekmek isteyen bir toplum olarak, İmam Hasan-ı Müçteba'nın sözüdür bu, "Kuran ehli olmak demek, Kuran'ı okumak, ezberlemek, Kuran hafızı olmak demek değildir. Kuran ehli olmak demek, Kuran'daki ilkeleri, yasaları, hukuku yaşamak demektir." İmam Hasan-ı Müçteba açık diyor. Bir çok insan vardır, Kuran'ın okunmasını bilmez, evet Kuran'ı okumak, bir şereftir, bir güzelliktir, bir meziyettir, bir değerdir, bir derecedir, bir mükafattır, fakat kendi yerinde ölçü değildir. Kuran ehli olmanın ölçüsü, Kuran'ı yaşamaktır, Kuran'a amel etmektir, Kuran'a teslim olmaktır. Kuran'dan uzak olmak da, İmam buyuruyor ki, "Bir çok Kuran okuyan vardır, Kuran'ın yasalarıyla, ilkeleriyle işleri yoktur. Her ne kadar Kuran'ı okusalar, ezbere bilseler dahi, bunlar Kuran ehli sayılmaz."

Kuran ayıdır, Ramazan-ı Şerif'te Kuran inmiştir, İmam Hasan-ı Müçteba (as) bu ayda dünyaya gelmiştir. Peygamber Efendimizle beraber 7 ya da 8 yıl yaşamıştır İmam Hasan-ı Müçteba. Resulullah diyor ki, "Allah'ım, Hasan'ı seven beni de seviyor, beni seven, Rabbim seni de seviyor ve seni sevenin yeri cennettir."

Bunları neden sürekli söylüyor? Biz yaratılmışız, yaratılmanın bütün gayesi şu ayet-i kerime de toplanmıştır: Yaradan diyor ki; "Bütün varlığı yarattım, insan için, insanı da yarattım, kendimi tanıyıp bana tapması için." Allah'a tapmanın, Allah'ı tanımanın, Allah'a varmanın yolu, bu ilahi liderlerdir, Kuran'ı tanımanın yolu da onlardır.

 

Bu nedenle biz, Ehlibeyt'i kabul eden, Ehlibeyt'in sevgisi, değerli meslektaşım Ş. Turgut Hocam çok güzel ifade buyurdu, bu sadece bir sevgi değil, Peygamber diyor ki; "Hasan'ı sevenin yeri cennettir." Yani siz de torunlarınızı seviyorsunuz, böyle bir deyim mi var, böyle bir ölçü mü var, torununu sevenin yeri cennet olsun? Bir Hıristiyan, bir ateist dahi torununu seviyor, ölçü bu mu? Yoksa bu nedir? Bu yeryüzünde yaradanın Resulullah'tan sonra temsilcisidir. Peygamber-i Ekrem'in halifesidir, Peygamber-i Ekrem'in vasisidir. Bütün insanlık için yeryüzünde ilahi bir önderdir, bir ahlak ölçüsüdür, bir ilahi kimlik ve kişiliktir.

Bunun için İmam Hasan-ı Müçteba'yı anmamız gerekiyor. İmam Hasan'ı Müçteba'nın dönemindeki en önemli noktalardan biri, melun Muaviye ile yaptığı sulh anlaşmasıdır. Bir kısım insanlar çıkıp demişler ki, İmam Hasan-ı Müçteba rahatlığı seçmiş, rahat yaşamayı, dünyayı seçmiş. Belki O'nda cesaret ruhu fazla yoktu, ama bir örnek vereceğim, ne yazık ki bugün de öyledir, Allah bu Ramazan'ın hürmetine bütün Müslümanların yüzünü Kuran'a dönüp, Kuran ile hayatı bulup, birbirini kucaklayan, bir toplum karar kılsın. İslam toplumlarına bu fitneyi, fesadı getiren emperyalistleri ve onlara maşa olanları Allah zelil etsin.

Dönüp baktığımız zaman İmam Ali (as) döneminde 3 büyük savaş yaşanmıştır. Bunlardan biri Cemel Savaşı'dır. Cemel Savaşı'nda ne yazık ki 50 bin Müslüman karşı karşıya gelmiştir. İmam Ali-yi Murtaza, oğlu Muhammed Hanefi'yi ordu komutanı olarak, Cemel'de bir yerde, komuta merkezinde bir sancak vardı, o bayrak yıkıldığı an savaş bitecekti. İmam Ali (as) Müslümanların ölmesini hiçbir zaman istememiştir. Müslüman değil, insanın ölmesini istememiştir. İmam Ali (as) savaşlarda önüne çıkan insanları öldürmenin peşinde değildi. İnsanların kurtuluşunun, necatının peşindeydi. Enbiya bunun için gelmiş, insanları kucaklamaya, insanları insan gibi yaşamaya davete gelmişti, başka gaye yok. Bunlar, insan düşmanı değil, insan dostudur.

İmam Ali (as), oğlu Muhammed Hanefi'yi görevlendirdi, Muhammed Hanefi bu ordunun üzerine yürüdüğü zaman, önünü kestiler. Tarih diyor ki, aynı yağmur gibi üzerine oklar geldi, geri çekildi. İmam Ali (as)'ın önüne, kendi komuta merkezine çıktı, arz etti ki: "Baba ilerleyemedim."

İmam Ali (as) kendisi hazırlanmaya başladı. Kendisi silahını kuşanmaya başladı. İmam Hasan-ı Müçteba (as) arz etti: "Baba, müsaade et ben bu olaya müdahil olacağım." İzin verdi. Aynı Ali'nin karakterinde bir yiğit meydana girdi, bu meydanı alt üst etti. O, on binlerin içerisinde bir kayboldu, bir ortaya çıktı, o sancağı darmadağın etti ve o savaşı bitirdi.

Sözü nereye getirmek istiyorum, O, Ali (as) karakterinde bir kişiydi. O, Peygamber oğludur, O’nun ruhu, Resul-u Ekrem'in ruhudur. O, sıradan bir insan değil, hiçbir insanla mukayese edilemez.

Ne oldu? İmam Ali (as) şehit oldu, Muaviye (la) elli sahtekarlık, hilekarlık, yalan, iftira ile İslam toplumunu öyle bir hale getirdi ki, İslam toplumunun yeniden kanları dökülmeliydi, kanlar sel, su olmalıydı. İmam Hasan (as) baktı ki, kendi cephesi bile aldatılmış, birçok Müslüman paraya satılmış. Ne etti? Doğruyu bunda gördü ki; "Ben, belirli maddeler üzere geri çekileyim. Neden, ne için? Müslümanın kanı dökülmesin diye, din yaşasın diye, ben geri çekileyim. O yüzden Peygamber-i Ekrem, bu hadisinde buyuruyor ki; "Hasan'ım ve Hüseyin'im, ister devletin başında olsun, ister evinde oturtulmuş olsun, ama Allah'ın halifesidir, yeryüzünde yaradanın hüccetleridir."

Bizler Ehlibeyt sofrasına geldiğimiz zaman, bu anlayışla Ehlibeyt sofrasına geliyoruz. Kıyamete kadar, Hasan-ı Müçteba, o azametiyle kalacak, neden? Çünkü Kuran'ın ayetleridir Hasan-ı Müçteba, çünkü Nebiyi Ekrem'in hadisleridir Hasan-ı Müçteba, çünkü Yaratanın kıyamete kadar bütün insanlara örneği ve ölçüsüdür Hasan-ı Müçteba.

Allah bizi o haneden ve o hanedanın, sevenlerinden, öncülerinden ayrı salmasın.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.