Yeryüzünü adaletle dolduracak olan, Allah'ın nurunun tamamlayıcısı, On İki İmam'ın sonuncusu Hz. İmam Mehdi (af) İslam dünyasında görkemli törenlerle anıldı. 23 Haziran Pazar günü İstanbul’daki törende konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Kur’an-ı Kerim’e inananların tağuta yaranmak için çalışmalarını, emperyalist ve Siyonistlere uşaklık etmelerini eleştirdi:
“Bugün kutlu bir doğum günü. Allah'ım, adınla başlıyorum. Senin en sevgilin Muhammed Mustafa'ya, O'nun pak hanedanına, O'nun on iki halifesine, O'nun Zehra'sına, O'nun cihanşümul Şah-ı alem halifesine, hüccetine, Hüccet ibnil Hasan'a, bu topluluğun ve Cem Tv başındaki bütün Mehdi dostlarının selamını ve yolunu beklediklerini ulaştır. O’nun zuhurunu acil kıl!
Bizi, Deccal’a değil, O'na uyanlardan kıl. Meydandan kaçanlar değil, uğruna baş koyanlardan kıl. Bizi izzetli yaşat, bizi onurlu yaşat. Bizi Alevi, Caferi, Mehdevi yaşat ve öyle öldür ve öyle dirilt.
“Allahu veliyyüllezine amenu yuxricuhum minez zulumati ilen nur. vellezine keferu evliyauhumut tağut yuxricunehum minen nuri ilez zulumat. ulaike ashabun nar hum fıha xalidun.”
Bu din, antiemperyalist, zıttı tağut bir dindir. Onun için bu ayeti kerime, mümin olanların velisi Allah'tır, der. Allah onları zulmetten çıkarır, aydınlığa, aydınlık yola götürür. İman karşıtlarının, küfr ehlinin velisi tağuttur. Bugünkü tabirle emperyalizmdir. Onlar kendine uyanları, aydınlıktan zulmete, karanlığa götürür. Onlara uyanların yerleri, ebedi olmak üzere cehennem olacaktır. Bugün böyle bir dinin mensubu olduğunu iddia ettikleri halde tağuta yaranma yarışına giren Müslümanlara ben ne diyeyim?
Kuran müfessiri İbni Abbas, Peygamberimizin bu noktada duasını almıştır. Resul-i Ekrem (sav)’in “Allah'ım O'na Kuran'ı öğret, O'nu dinde fakih kıl” diye dua ettiği rivayet edilir. Onun için, tefsirle ilgili çoğu hadis O'ndan nakledilmiştir. Ümmet arasında da Hibrul Ümme, "Ümmetin Bilgini" olarak bilinirdi. Peygamberden, Ali ve Ehlibeyt hakkında duyduğu hadisleri ve Kur’an ayetlerinin Ehlibeyt ve Ali hakkında olanlarını nakletmesiyle meşhurdur.
Yer yer tehdit de edilirdi bu yüzden. Bir gün ikinci halife kendisine, "Beni nasıl görüyorsun?" diye sorduğunda İbni Abbas şöyle dedi: "Bana sorma, Kuran aynasına bak. Kendini Kuran'a sun, Kuran ile ne kadar uyuşuyorsan, o kadar iyisin, ne kadar uyuşmuyorsan o kadar kötüsün."
Şimdi bu Kuran; zalime karşı, tağuta karşı olan ve onu Allah yolunun karşıtı, zıttı olarak tanıtan bu Kuran ve sözüm ona bu Kuran'ın talebeleri, Kuran'ın müminleri, bu Kuran'a inananlar, gel gör ki, tağuta yaranmak, yalakalık yapmak için, el etek öpmek için yarıştalar.
Tağut uşağı Kur’an müminleri!
Fetva üstüne fetva veriyorlar. Şialar katledilecek, nerede bulunursa! Çoluğunu-çocuğunu, kadın erkek demeden öldüreceksiniz. Suud Vahabi-Selefi mollaları, İngiliz uşakları durmadan bu fetvaları veriyor.
Ama beri taraftan ısrarla şunu da söylemektedirler "Bizim, İsrail ile bir savaşımız olmayacaktır. İsrail bizden rahat olsun. Amerika ile bizim bir çekişmemiz olmaz. Kulluğunda kusur etmeyiz." Bunları da utanmadan ilan etmekten, çekinmiyorlar. Neden mi? Çünkü kadiri mutlak olarak Amerika'yı görmektedirler de ondan. Ona yaranmak, yalakalık yapmak, iktidarlarını, daha doğrusu, çanak dibi yaladıkları saraylıların iktidarlarını garanti etmek için.
Suriye'de de iktidarı, mülk Amerika'nın-emperyalizmin elinde, siyonizmin elindedir inancıyla istiyorlar. Suriye'de de iktidarı bize versin, bizden endişe duymasın, anlayışıyla yalakalık yapmaktadırlar. Tağuta köpeklik yapmaktadırlar. Tabirlerim hoş tabirler değil ama ne edeyim ki, Kuran bu tabirleri kullanmıştır.
Sırtına, okuduklarına iman etmeyen, amel etmeyen sözüm ona alimleri, okuduğunun yükümlülüğünü, inandım dediği kitabın yükümlülüğünü yerine getirmeyen herkesi, kitab ehlini, bütün kitab ehlini, kitap yüklenmiş eşeğe benzetmiştir Kuran. Ama eşek o sırtındaki kitabın kadrini, içeriğini anlamaz.
24 Haziran 2013