Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Barış İstediler, Kurşun Yediler

6 Nisan 1992 tarihi, Balkanlar için bir dönüm noktası oldu. O gün yüzlerce kişi Bosna Hersek parlamentosunun önünde toplanmıştı. Ellerinde "barıştan yanayız" yazan pankartlar vardı.  

06 Nisan 2013
Barış İstediler, Kurşun Yediler

Amaçları son dönemde hâkim olan gergin havayı, ortalıkta dolaşan savaş dedikodularını ve bu ihtimali dile getirmekten kaçınmayan siyasileri protesto etmekti. Parlamentonun önünden yürümeye başladılar. Vrbanja Köprüsü'ne geldiklerinde "barış istiyoruz" diye haykırıyorlardı. Ancak bir anda silah sesleri duyuldu. Karşıdaki binaların tepesine mevzilenen Sırp çetnikleri kalabalığa ateş açtılar.

Sonrası panik, çığlıklar, feryatlar... Kalabalık birkaç dakika içinde dağıldı. Geriye, köprünün üzerindeki iki cansız beden kaldı: Suada Dilberoviç ve Olga Suçiç... Suada Dilberoviç, Dubrovnikli bir ailenin, 24 yaşındaki kızıydı. Tıp fakültesinde okuyordu, hayata gözlerini yumarken son nefesinde "burası Saraybosna mı?" dedi, çünkü olanlara inanamıyordu.

Olga Suçiç ise 34 yaşında, 2 çocuk annesiydi. Ölümünden dakikalar önce bir televizyon muhabirinin kendisine sorduğu "neden buradasınız" sualine "çocuklarım için" cevabını vermişti.

Aynı gün ABD ve Avrupa ülkeleri Bosna Hersek'in bağımsızlığını tanıdılar. Bosnalı Sırplar ise, Republika Srpska yani Sırp cumhuriyeti adıyla Bosna Hersek'ten ayrıldıklarını açıkladılar. Sonra da, bu yeni cumhuriyet için olabildiğince fazla toprak kazanmak, artık ayrı bir devlet olan Bosna Hersek topraklarını da Sırplaştırmak için harekete geçtiler. Ve işte bu topraklarda acının, kanın, gözyaşının üç yıl sürecek hâkimiyeti böyle başladı.

Saraybosna halkı savaşın ilk sivil kurbanlarını hiç unutmadı: Vrbanja köprüsüne savaştan sonra Suada Dilberoviç'in ismi verildi. Bugün köprünün üzerinde yer alan plakette onların hatırası için bir cümle yazılı: "Bir damla kanım aktı ama Bosna kurumadı."

Bosna Savaşı Niçin Başladı?

Kurulduğu 1945 yılından itibaren 6 ayrı cumhuriyet ve 2 özerk cumhuriyete mensup Sırp, Hırvat, Boşnak, Arnavut, Sloven ve Makedonlar, Yugoslavya çatısı altında yıllarca beraber yaşadılar. Fakat devlet başkanı Joseph Tito'nun 1980 yılında hayatını kaybetmesi, bölgedeki taşları yerinden oynattı. 1990 yılında Sovyet bloğunun parçalanmaya başlaması Yugoslavya'nın sona yaklaşmasında domino etkisi meydana getirdi. Birbirinden farklı etnik grupları aynı çatı altında tutmak giderek zorlaşıyordu.

Önce, 1991 yılında Slovenya, Makedonya ve Hırvatistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Avrupa birliği ülkelerinden gelen destek, Bosna Hersek'i de cesaretlendirdi. 1 mart 1992'de Bosna Hersek bağımsızlık için referanduma gitti. Halkın yüzde 99'u bağımsızlıktan yana oy kullandı. Ama Bosnalı Sırplar başından beri bu ayrılığa karşıydı... "Sırp kasabı" lakaplı Radovan Karadzic "Bosna Hersek'i Slovenya ve Hırvatistan gibi cehenneme giden bir otobana sokuyorsunuz. Sanmayın ki, Bosna, cehennemi görmez, sanmayın ki Müslümanları yok olmaktan kurtarabilirsiniz. Savaş çıkarsa Müslümanlar kendilerini koruyamaz. Bosnalı Müslümanları ölümden nasıl koruyacaksınız o zaman?" diyerek açıkça tehdit ediyordu.

Slovenya ve Hırvatistan'ın bağımsızlığı için siyasi baskı yapan uluslararası kamuoyu, Bosna Hersek'in arkasında durmadı. Avrupa'nın ortasında Müslüman ve bağımsız bir devlet, Avrupa'nın dinî bütünlüğünü bozabilirdi. Üstelik iki milyon Müslüman Kosovalı da onların izinden giderek bağımsızlık talep edebilirdi. Bu sessiz tavırdan cesaret alan Sırplar, referandumdan iki gün sonra Bosna'nın kuzeyini bombalamaya başladılar. Buna rağmen Bosna Hersek 5 Nisan 1992'de bağımsızlığını ilan etti.

İki Kahraman Komutan

Bosna savaşının başlamasıyla eli silah tutan herkes artık birer askerdi. Savaş boyunca şehrin en kritik bölgelerinden Dobrinya'nın komutanı olan İsmet Hadziç cepheye giden yüzlerce sivilden biriydi. Pek çok kişiden farklı olarak komutan Hadziç, savaşa hazırlıksız yakalanmamıştı. Ama komutan olmayı da beklemiyordu.

Ve Saraybosna kuşatmasının bir başka efsane komutanı Jovan Divjak... O bir Sırptı ama Sırrp işgalcilere karşı durdu, 3 sene boyunca Bosna ordusunda savaştı. Divjak, Saraybosna savunmasını örgütleyen kilit isimlerdendi.

Saraybosna Canavarı Vlahoviç

1992'de Bosna savaşında başkent Saraybosna'nın Grbavsitva, Vrasta ve Kovaçiçi semtlerinde kadın ve çocuklara yaptığı işkenceden dolayı mahkemeye çıkarılan Sırp asker Veselin Vlahoviç, Bosna Hersek mahkemesi tarafından 45 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

30 kişiyi katletmek ve birçok Bosnalı kadına tecavüz etmek suçlamasıyla tutuklu yargılanan Vlahoviç hakkında Bosna Hersek mahkemesindeki dâvânın geçen hafta duruşması yapıldı. Vlahoviç'in suçlandığı ve iddianamede yer alan 66 suçlamanın hepsi okundu. Mahkeme başkanı Zoran Boziç, "Grbavsita canavarı" lakabıyla bilinen Veselin Vlahoviç'in kurbanlarına aylarca işkence ettikten sonra herkesin bildiği Trebevic tepesine götürerek, başlarından vurduğunu söyledi. Şahitlerin ifadelerine göre Sırp askerin savaş zamanında kendisini "ölüm ve hayatın efendisi" olarak tanıttığı belirtildi.

Dâvâ kapsamında Vlahoviç aleyhine ifade veren 105 şahit, kendilerine yapılan işkence ve tecavüzleri anlattı. "Savaş suçlusu" Vlahoviç, 2010 yılında İspanya'nın Alicante eyaletinde suç örgütlerine karşı düzenlenen operasyonların birinde yakalanmıştı. Vlahoviç'in işlediği savaş suçlarının çeşitliliği ve sayısının çokluğu nedeniyle hakkındaki iddianamenin hazırlanması 6 ay sürdü.

Öte yandan Bosnalı Sırpların Bosna-Hersek'te kurduğu Bosna Sırp cumhuriyeti'nin ilk içişleri bakanı Miço Stanişiç ile güvenlik merkezi başkanı Karaciç'in danışmanı Stopyan Julpyanin de geçen ay görülen dâvâlarda 22 yıl hapse çarptırıldılar.

Srebrenitsa Katliamı

Bosna savaşından akıllarda kalan en acı tarih 11 temmuz 1995 oldu. Çünkü 11 temmuz gününden başlanarak Srebrenitsa'da 3 gün içinde 8 bin Boşnak, yalnızca Müslüman oldukları gerekçesiyle katledildi. Uluslararası savaş suçları mahkemesi, Srebrenitsa'da yaşananların soykırım olduğunu kabul etti. Ancak soykırımdan Sırbistan'ı değil, Bosnalı Sırpları sorumlu tuttu. 20. yüzyılda Avrupa'nın göbeğinde yaşanan soykırım halen insanların hafızalarında çok canlı olarak duruyor.

O gün Sırp güçleri şehre girerken hiçbir direnişle karşılaşmamıştı. Çünkü bölge Birleşmiş Milletler tarafından güya "güvenli bölge" ilan edilmiş, Boşnakların da ellerinden silahları alınmıştı. O dönemde Srebrenitsa evlerini terk etmek zorunda kalanların toplandığı bir merkezdi. Savaş öncesinde nüfusu beş bin olan Srebrenitsa'da o günlerde yaklaşık 20 bin kişi barınıyordu.

Hollandalı askerlerin kampa almadıkları 8 bin Boşnak, 3 gün içinde sadece ve sadece Müslüman oldukları için öldürülmüştü. Yıllar sonra bazılarının cesetlerine ait parçalar toplu mezarlarda bulundu. Ancak bugün halen gözü yaşlı binlerce kişi akrabalarının cesetlerini arıyor.

Markale Pazaryeri katliamı

Saraybosna kuşatmasının bütün dünyanın televizyonlardan seyrettiği en kanlı 2 günü, 5 şubat 1994 ve 28 ağustos 1995 oldu. Bu günlerde Bosnalı Sırpların pazar yeri Markale'yi hedef alan saldırılarında 105 kişi hayatını kaybetti, 244 kişi yaralandı. Katliam, bir ay önce Srebrenitsa'dan gelen haberler üzerine, uluslararası toplumun nihayet yaşananlara "dur" demesine yol açtı.

30 ağustos 1995'te, en son barış gücü askeri de Bosna Sırp topraklarından ayrılır ayrılmaz NATO uçakları Sırp cumhuriyetini vurdu. Uzun süre dayanamayan Sırp birlikleri, ekim 1995'te geri adım attılar. Yani ikinci Markale katliamı Bosna'ya uzun müddettir beklenen müdahaleyi tetikleyen olay oldu.

100'den fazla insanın ölümüne sebep olan havan topunun yerde açtığı çukur halen kapatılmamış durumda... Yanındaysa kurbanların isimlerinin yazılı olduğu duvar uzanıyor. Bu iki nişane, insanlara o korkunç katliamı hatırlatıyor.

Savaşın Korkunç Bilançosu

Savaş başladığında Bosna Hersek, bağımsızlığını henüz yeni ilan etmiş bir devletti. Bağımsızlık isteyenler geleceğin daha güzel olacağına inanmışlardı ancak öyle olmadı. Üç yıl süren savaş, Balkanlar'ın en güzel toprağı Bosna Hersek'i derinden yaraladı. İşte savaşın getirdiği zararın bilançosu:

Savaşın bıraktığı maddi hasar en az 5 milyar ABD dolarıydı. Doğalgaz, elektrik, su ve telefon altyapısı kullanılamaz hale gelmişti. Fabrikalar yıkılmıştı. Bu yüzden de savaştan sonraki ilk yıllarda Bosna Hersek'in üretimi ancak savaş öncesinin yüzde 30'u seviyesinde olabildi.

Savaştan yeni çıkmış Bosna Hersek'te işsizlik yüzde 80, savaştan önce 2 bin 430 dolar olan gayri safi milli hasıla ise yalnızca 500 dolardı.

Savaş yıllarında ülkeyi terk etmek zorunda kalan yaklaşık 2 milyon kişi, halen Bosna Hersek'e dönmedi. Bugün mezarı olanlar şanslı... Çünkü halen 28 bin kişinin cesedi bulunamıyor. Yani yakınlarının nerede öldürüldüğünü, nereye gömüldüğünü bilmeyen binlerce insan var.

İşte bu nedenle de Bosna savaşı defteri bir türlü kapanamıyor.

Kaynak: Kuzey Haber Ajansı

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.