Konuşmasına Peygamber Efendimizin hayatından bahsederek başlayan Özgündüz, Hz. Muhammed (sav)’in getirdiği kitabın yüzlerce yıllardır dünyaya meydan okumaya devam ettiğini söyledi. Kuran’ın sonsuz bir mucize olduğunu belirten Özgündüz, diğer zamanlarda olan mucizelerin kendi dönemlerine ait olduğunu örneklerle anlatarak, Kuran mucizesinin eşi benzerinin olmadığını söyledi.

Özgündüz, hutbesinde şunları söyledi:

“Eğer bu kitabın uydurma olduğunu düşünüyorsanız, bütün gücünüzü toplayarak, en küçük suresi olan Kevser suresinin bir örneğini de siz getirin diye meydan okuyor Kuran, o gün bu gündür uğraşıyorlar ama hala bir ayet dahi getiremediler."

Kuran Bize Ne Diyor?

Şimdi bu Kuran’ı bizlere getiren Peygambere hakaret ediliyor, Kuran’a uymayan şeyler yapmayalım, bu ayrı mesele, ama metin duralım, vakur duralım diye, hiçbir duruş sergilememek de doğru değildir. Bakın Mekke’nin feşinde sadece iki kişiye idam fermanı verildi, bu dinle savaşanlara, hatta Hz. Hamza’yı şehit edenlere bile idam fermanı çıkmadı, ama Peygambere daha önceden beri söven kişi hakkında idam fermanı çıkarıldı. Allah’ın rahmet olarak gönderdiği peygambere kimse sövemez.

Fetih Suresi’nin 29. ayetinde “Muhammed Allah’ın Rasulüdür” buyuruyor. Allah’ın şehadet ettiğine başkası ne derse desin. Ama biz ne yapmalıyız? Biz O’nunlayız diyenler, Muhammed’le beraberiz diyenlerin özelliği, kafirlere karşı şiddetli olmaktır, gidin Kuran’a bakın, kuzu kuzucuk olmak, duyarsız ve gayretsiz olmak değil, şiddetli olmaktır. Müslümanım diyenlere karşı merhametli olmak ama kafirlere karşı şiddetli olmaktır Müslümanın özelliği.

Tevbe Suresi'ne bakın, “Ey iman eden insanlar, etrafınızdaki kafirlere karşı savaşın” buyuruyor. Bu ayet önünüze çıkana karşı savaşın demek değildir tabii ki. Ama size sürekli sataşan, ihanet ve hıyanet içerisinde olanlarla savaşın buyuruyor. Şimdi Allah’ın mı sözünü dinleyelim, yoksa aydın diye geçinenlerin mi? Kafirlere karşı sert durmalısınız, yumuşak değil. Kafir sizden uysallık değil, şiddet görmeli ve sizden korkmalıdır.

Kalem Suresi'ne bakın, “Kafirler sizin onlara karşı yumuşak olmanızı istiyor, onlar da yumuşak davransınlar.”  Bu kafirlerin isteğidir, Allah’ın isteği değildir, Allah onların sizden dik duruş görmelerini istiyor.

Çileden Çıkmak İçin Daha Ne Yapmaları Gerek?

Böyle bir günde ümmet tek vücut olarak, Peygamberimize hakaret edenleri lanetle boğmaları gerekiyor. Ehli kitabı demiyoruz, hatta Budisti, Hinduisti de demiyoruz, zaten onlar Budistleri kışkırtarak Müslümanları öldürttüler, bunların hiç birisi tesadüf değil, emperyalist ve siyonistler bölgede din savaşı çıkarmak istiyorlar, bu oyuna gelmeyin, bu başka mesele. Siz hedefi doğru belirleyip doğru çizgi üzerinde yürüdünüz mü, bakın haykıranlarla beraber Hristiyanlar da haykırıyor, Vatikan bile haykırıyor. Sen kuzu kuzucuk durursan, Peygamberine sahip çıkmazsan sana kim saygı duyar? En büyük değerine sövülürken ben vakurum mu diyorsun? Ailene sövülse vakur durmazsın, sana ne vaat edilmişse, sen ona vakur durmuşsun, peki senin neyine sövseler sen bir duruş sergileyeceksin, artık çileden çıkacaksın? Ailen de kurban olsun Mustafa’ya.

Birlik Olmak Gerekirken, Şii-Sünni Ayrımı Kime Hizmet Eder?

Bugün birlik olmak gerekiyorken, sözümona en aydın geçinen kişinin bugünkü gündemi Şii Hilal Sünni Türkiye! Bütün yazısını okudum, bir tek paragrafı bile doğru olmayan bir yazı. Irak’la emperyalistlerin ve siyonistlerin oyununa gelip savaştığın gibi bizim de başımıza bela olma diyor. İran mı Irak’a savaş açtı? Durup dururken binlerce kasabasını, onlarca şehrini senin Arap dostlarının dolarlarıyla yerle bir eden, Saddam orduları değil miydi? Vatanını savunmasa mıydı İran? Tarihe iftira atıyorsunuz. Yaşadığınız tarihi, gördüğünüz ve yaşadığınız olayları ters yüz etmeyin bari, BM bile diyor ki Irak saldırdı.

Sen bugün tek vücut olup Peygambere saldıranla savaşacağına, Şii Hilal, Sünni Türkiye konusunu gündem ederek, “Aramızda çok derin uçurumlar var” diyerek, Şii ve Sünni arasında dinin özünde bile sorun var diyerek kime hizmet ediyorsun? Evet bizim seninle sorunumuz var, bizim bir buçuk milyar Müslümanla aramızda hiçbir ihtilaf yoktur, ama seninle var. “Siz bilmezsiniz, onlar her şeyi gizliyorlar.” Neyi gizliyoruz söyler misin? Allah’a bir demiyoruz, yalandan Muhammed Rasulullah diyoruz öyle mi? Dünyaya meydan okurken, senin ağa babalarını dize getiriyorken, senin korkunla La İlahe İllallah diyoruz öyle mi?

“Şahın zulü Ömer’in zulmünü geçti” diye otuz sene önce uydurduğunuz yalanı gündeme getiriyorsun ama, daha şimdi günümüzde Peygamberine sövülüyor, sen buna önem vermiyorsun, otuz sene önceki yalanı gelin irdeleyelim diyorsun.

Yetmiş seksen yaşına gelmiş, sözümona dinci bir gazetede yazıyor, ama bir tek paragrafı bile doğru değil. Senin ne kadar Muhammedî olduğun böylelikle ortaya çıkıyor. Fransız senin dininle dalga geçiyor, siyonistin parmağında oynayan Kıpti senin dinine sövüyor, sen böyle bir günde Şii-Sünni meselesini kurcalayarak kime hizmet ediyorsun? Hangi dinden olduğun belli oldu, doğru diyorsun, biz bu milletle, bu ümmetle bir dindeyiz, ama seninle, böyle bir günde mezhep fitnesi çıkarıp Siyonistlerin ekmeğine yağ süren seninle dinimiz bir olamaz, senin gibi gayretsiz biriyle bizim dinimiz bir olamaz.

Allah’ım, bu ümmetin birliğini dirliğini bozma, bozmaya çalışan fitne ve tefrikacıları aramızdan götür, vatan, toprak, milli ve dini birliğimizi bozma. Bozmak isteyenlere fırsat verme, nadan dost ve şeytan düşmanın şerrinden bütün Müslümanları ve necip milletimizi sen koru Ya Rabbi!