Ürdün sarayından ismi açıklanmayan bir yetkili Ürdün kraliçesi Raina Abdullah’ın, Esma Esad’la yaptığı telefon görüşmesini açıkladı. Bu kaynağa göre Raina protokol uyarınca hal hatır sormak üzere Suriye cumhurbaşkanının eşi Esma Esad’ı telefonla aradı.
                                                  
Esma Esad cevaben şöyle dedi: “Durumumuz çok iyi. Buralar da sakin. Elhamdülillah endişelenecek bir şey yok.” Esma Esad, telefonu kapatmadan önce sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama sizden gelen haberler bizi kaygılandırıyor. Selamette olduğunuzdan emin olmak isterdik.”

El-Kudsu’l-Arabi gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haberde yeralan yorumda şöyle deniyor: Doğal olarak bu konuşma, iki taraf arasındaki siyasi ilişkilerde yaşanan soğukluğu ve tarafların birbirinden duyduğu kuşkuyu yansıtıyor.

Sülaleden İngiliz uşağı Ürdün Kralı Abdullah, geçtiğimiz aylarda dünyayla dalga geçercesine Esed'i eleştirdi. Halkını Ortaçağ'dan kalma krallıkla yöneten Abdullah, insan hakları ihlallerinin ayyuka çıktığı, en ufak muhalif görüşlerin en kanlı biçimde bastırıldığı ülkesini yok sayarak demokrasi havariliğine soyunmuştu.

ABD yandaşları ne kadar zalim olursa olsun onların dokunulmazlıkları vardır

Arap Baharı, ABD'nin BOP projesinin adım adım uygulanmasıdır. Sözde diktatörler devriliyor ama nedense krallar ayakta, onlara dokunulmuyor. (Suudi arabistan kralı, Kuveyt kralı, Ürdün kralı, Bahreyn kralı vb.) Krallık diktatörlerden daha mı demokratik, özgürlükçü, daha mı insancıl acaba?

Bahreyn ve Yemen'de Kelaynaklar mı Yaşıyor?

Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliğini askıya alma kararını olumlu karşılayan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Arap isyanları konusunda "liderlerden değil halklardan yana" bir politika izlediklerini öne sürmüştü!

Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliğini askıya alma kararını olumlu karşılayan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ABD, Fransa ve Katar’ın girişimiyle İstanbul’da kurulan Suriye yönetimi karşıtı Ulusal Konsey’in en büyük destekçisi.

Bahreyn ve Yemen halklarının talepleri konusunda hiçbir somut girişimde bulunmayan Davutoğlu, Arap isyanları konusunda “liderlerden değil halklardan yana” bir politika izlediklerini öne sürmüştü.Özgür Suriye Ordusu’na ev sahipliği yapanlar ve lojistik destek sağlayanlar “masum insanların kanıyla” ne kadar ilgilendiği konusunda yeterince fikir veriyor. Yemen, Katif ve Bahreyn halkının reform taleplerini askeri müdahaleyle bastıran Suudi Arabistan’la birlikte, Tunus’taki “Suriye’nin Dostları” arasında yer alanlar, “reformlarla” ve “demokrasiyle” ne kadar ilgili olduğunu ortaya koyuyor.

Suudi Arabistan, Bahreyn ve Yemen’deki gelişmelere ilişkin tutumu, Ankara’nın hangi rejimlerden ve hangi halklardan yana olduğunu da açıkça gösteriyor!