Russia Today televizyonu, Katar ve İngiliz özel kuvvetlerine bağlı askeri unsurlarının, Suriye’nin Humus kentindeki silahlı gruplara silah ve askeri taktik desteği vererek onları yönlendirdiklerini öne sürdü.
Humus’ta dört operasyon merkezi oluşturulduğunu ve buralara güç sevk edildiğini belirten Russia Today, bu operasyon merkezlerinin Türkiye’nin askeri müdahalesi için zemin yaratmakla görevli olduğunu belirtti.
Haberde, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Rusya İstihbarat Servisi Başkanı Mihail Fradkov ile birlikte Suriye’ye yaptığı son ziyarette Suriyeli yetkililerle yapılan görüşmenin gündem maddelerinden birinin de Humus’taki Katar ve İngiliz güçlerinin faaliyetleri olduğu bildirildi.
Katar’ın Suriye’deki isyancılara para ve silah yardımı yapmak ve siyasi destek vermek konusunda çok da gizli davranmadığına dikkat çeken Russia Today, Katar Başbakanı Hamad bin Casim’in ocak ayı ortalarında Suriye’ye askeri güç göndermeye hazır olduklarını açıkladığını hatırlattı.
Libya’da sivilleri koruma gerekçesiyle çıkarılan 1973 sayılı Güvenlik Konseyi kararının Libya’da rejim değişikliği için uluslar arası müdahale yapılmasını öngörmediğini belirten Rusya, Libya modelinin Suriye’de tekrarlanmasına izin vermeyeceğini belirtiyor.
Katarlı yetkililer, Libya’da Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra 5 bin askerle Libyalı isyancıları desteklediklerini açıklamıştı.
Suriye Rejim Karşıtlarını Kimler Silahlandırıyor?
Reuters: Araplar Suriyelilerin silahlanmasına kapıyı açtılar, Silahlı gruplar Irak'tan Suriye'ye yöneldiler
Reuters haber ajansı “Kahire’deki büyük bir otelde Körfez ülkeleri öncülüğünde Dışişleri Bakanlarının toplantısının sonunda Suriye lideri Beşşar Esed’e üstü kapalı, ülkesinin maruz kaldığı şiddet kampanyasını durdurmazsa kendisine muhalif Arap Birliği üyesi bazı ülkelerin, muhalifleri silahlandıracağı iması yapıldı” şeklinde haber yaptı.
“Bu mesaj, Arap Birliği’nin pazar günü ‘Suriyeli muhaliflerle haberleşme kanallarını açma ve siyasi ve maddi her türlü destek çağrısı yapma’ şeklinde aldıkları kararın dokuzuncu maddesinden dolaylı olarak anlaşılıyor” . Tabi bu karar, Esed muhaliflerine silah yardımı sağlama potansiyelini barındırıyor.
Arap Birliği daimi üyesi bir yetkili, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada “Esed’in sivil halkı her vesileyle öldürmesine bizim sessiz kalmamız mümkün değil” dedi. Bu, Suriye meselesinde yeniden Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa Barış gücü gönderilmesi çağrısı anlamına geliyor.
“Bizler muhaliflere başta maddi ve diplomatik destek sağlayacağız; fakat eğer rejim tarafından cinayetler işlenmeye devam edilirse sivillere kendilerini korumaları için silah yardımı yapacağız. Arap ülkeleri, Suriye halkını korumak için tüm seçenekleri sunacağını beyan ediyor.”
Reuters ajansının Irak güvenlik yetkililerinden naklettiğine göre, “Sünni direnişçilerin Suriye isyancılarına katılmak için sınırı geçmeye başladığı yönünde işaretler” var.
Diğer taraftan, Körfez bölgesi dışındaki bir Arap ülkesi Bakanı’nın ajansa yaptığı açıklamada “Suud ve Katar maddi yardımı, gelecekte silah dâhil her türlü yardımı içerecek şeklinde genişletmekte ısrar ettiler. Fakat bizler bunun tehlikeyi tırmandıracağını belirttik” dedi.
Ayrıca, üst düzey Arap bir diplomat “Bu adım, Arap ümmetinin kalbi hükmündeki Sünni, Alevi, Hıristiyan, Kürt ve Dürzi gibi birçok farklı taifeleri barındıran Suriye’de ateşi körüklemeye neden olabilir” cümleleriyle endişelerini dile getirdi. Buna ek olarak “Suriye’deki durum son derece hassas, birçok karışıklıklara kapı açık durumda. Suriye’nin şu anda bir iç savaşa girmek üzere olduğunu düşünüyorum” dediği kaydedildi.
Arap Birliği’nin Körfez dışındaki daimi bir üyesi aynı haber ajansına yaptığı açıklamasında, “Toplantıya gelenlere göre, daha toplantının ilk anlarında kararın ne olacağı belliydi. Bu son toplantılar tartışmak için yapılmadı; çünkü Körfez Ülkeleri Dışişleri Bakanları, daha önceki kararları ve fikirleri ile gelmişlerdi ve bunun dışında başka bir şey duymak istemiyorlardı.” dedi.
Başka bir açıdan, toplantıya katılan kaynak, haber ajansına, toplantıda Arap Birliği’nin Birleşmiş Milletlerden talep edeceği Uluslararası Arap Ortak Gücünün görevinin türü konusunda fırtınalı tartışmalara şahit olduğunu söyledi.
Buna ek olarak “Genel Sekreterin, Arap Birliği’nin Birleşmiş Milletlerle ortaklaşa gözlemci göndermesi teklifini sunması üzerine Körfez ülkeleri, ‘Gözlemcilerin çalışması için artık vakit geçti;
Suriye’de olanların Barış Gücü olmadan durması mümkün değil’ diyerek şiddetle karşı çıktılar ve toplantıda Barış Gücü talep etme şeklinde karar çıktı.” açıklamasında bulundu.
Aynı kaynak, oturum başkanı olan Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Casım el Sani’nin, Aralık ayında çalışmalarına başlamasından bu yana Suriye muhalefeti tarafından eleştirilen Arap Gözlemcilerinin görevlerini sona erdirme çağrısı yaptığını kaydetti.
Ayrıca, Birleşmiş Milletlerden batılı bir diplomat, “Gerçekte olmayan bir barışı korumak mümkün değil; bu ise şimdi değil, gelecekte uygulanması gereken bir seçenektir” şeklinde açıklama yaptı.
Aynı diplomat net bir komuta yapısına sahip olmayan Sudan’ın Darfur bölgesine Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği’nin ortak kuvvet göndermesini “talihsizlik” olarak niteledi. “Suriye’ye, topraklarında Barış Gücü olarak veya başka bir şekilde batılıların varlığını teklif etmenin uygun olacağını sanmıyorum. Bu kuvvetleri, batılı ülkelerin dışındaki başka ülkelerin sağlaması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
Arap Birliği’nden üst düzey diplomat “Suriye Muhalefeti ile ilgili temel sorun hala parça parça olmalarıdır. Birleşik bir komutaları yok ve tek sesle konuşmuyorlar” dedi.
Aynı diplomat, Batılı güçler tarafından desteklenen Suriyeli bir heyetin, “yurtiçi ve yurtdışındaki bütün Suriyeli muhalifleri tek bir cephe oluşturmak için ikna etmek” amacıyla çalıştıklarını vurguladı.