Almanya’da yayımlanan Der Spiegel’e demeç veren Bahreyn Emiri Hamad bin İsa Al-i Halife, muhabirin “Bahreyn’de bir yıl önce başlayan isyan ve sizin attığınız bazı adımlar, birçok acı hatıranın yaşanmasına sebep oldu” şeklindeki ifadesi üzerine “Daha önce söylediğim gibi ben geçen yıl yaşananlardan dolayı üzgünüm. Aslında Bahreyn’de muhalif yok. Bizde yalnızca farklı görüşlere sahip insanlar var bu da kabul edilebilir bir şey” dedi.
Bahreyn’de çok fazla siyasi tutuklu bulunmadığını belirten Hamad bin İsa, insanların görüşlerini söyledikleri için değil, suçlu oldukları için tutuklandığını söyledi.
Hamad bin İsa, göstericilerin kendisi aleyhine attığı sloganları bir görüş farklılığı olarak kabul edebileceğini; ancak “kahrolsun kral, yaşasın Humeyni” şeklindeki sloganların ulusal güvenliğe zarar verici olduğunu söyledi.
Arap devrimlerinin Bahreyn için değil başka ülkeler için söz konusu olduğunu belirten Hamad bin İsa, “Eğer sizin hedefiniz reform yapılmasını istemekse ben bu demokratik reformlara 10 yıl önce başladım. Biz, parlamentosu olan ilk Arap ülkesiyiz” dedi.
40’ar sandalyeden oluşan iki parlamentoya sahip Bahreyn’de halk tarafından seçilen 40 sandalyeli temsilciler meclisinin kararları, Bahreyn Emiri tarafından atanan 40 sandalyeli diğer meclis tarafından veto edilebiliyor.
Muhabirin Bahreyn güvenlik güçlerinin gösterici kadnlara yönelik saldırısına ilişkin sorusunu cevaplayan Bahreyn Emiri Hamad bin İsa “Böyle bir konudan benim haberim yok, eğer bu tür bir şey olmuşsa saldırıya uğrayan şahıs, mahkemeye şikayet etsin” dedi.
Bahreyn’de geçtiğimiz yılın şubat ayında başlayan gösterilere öncülük eden el-Vefak Partisi, halkın seçtiği parlamentonun yetkilerinin arttırılmasını ve meşruti monarşiye geçilmesini istiyor.
Dünya ile dalga geçiyorlar
Yönetim karşıtı gösterileri Suudi ordusunun desteğiyle bastırmaya çalışan, kendi halkını Suud tanklarına ezdiren, camileri yakıp yıkan, son olarak göstericileri tedavi ettikleri için doktorlara 5 ila 15 yıl arasında değişen hapis cezaları vermesiyle gündeme gelen Bahreyn Dışişleri Bakanlığı, Arap Birliği’nin Suriye’ye gönderdiği gözlemci heyetinde yer almak üzere temsilci göndermişti!
Bahreyn'in yönetim şekli parlamenter monarşidir. Monarşi bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir gibi çeşitli adlar alabilir. Bir monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır.
Hatırlatalım ki Arap Birliği, Bahreyn ve Yemen'deki halk hareketlerini, katliamları; Suudi Arabistan, Ürdün, Katar ve Kuveyt'teki krallık-emirlik yönetimlerini görmezden geliyor. Çünkü Arap Birliği'ni Batı işbirlikçisi bu krallar-emirler yönetiyor. Eli kanlı diktatörler dünyaya demokrasi dersi veriyor. Bu trajikomik duruma dur diyen de yok; aksine destek olan çok!
Ama şaşırmamak gerekir, bunların hepsi tiyatronun parçası. Tıpkı bu ekibin başını çeken Katar Emirliği gibi...
Son dönemde insan hakları ve demokrasinin ateşli savunucusu haline gelen Siyonist uşağı Katar'da monarşik bir emirlik sistemi hâkimdir. Hükümet emir tarafından tayin edilir. Ülke Temmuz 1970'de yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. 35 üyeli bir Danışma Meclisi vardır. Meclis dediysek, bu meclisin üyeleri seçimle değil tayinle belirlenir ve sınırlı bir yasama yetkisine sahiptir. Emirin meclisin kabul ettiği yasaları veto etme hakkı vardır. Tabii ki, Katar'ın bu rejimini sorgulamak kimsenin haddi değildir. Çünkü USrail'in demokrasi emperyalizmi, haliyle uşaklarına uğramaz, uğrayamaz.
14 Şubat 2012