İmamların en büyükleri ve âlimlerin sembolleri de bu aileye mensuptular. Tarih boyunca Müslümanların kalplerinin özlemleriyle tutuştuğu, vahiy ve ilhamın indiği mekândı bu aile.
Yüce Allah'ın her türlü erdemle donattığı, Müslümanların kalplerinde ve duygularında eşsiz bir yere sahip bu aileden İslâm ümmetinin önderi, düşünsel ve ilmî uyanış ekolü-nün kurucusu İmam Cafer b. Muhammed es-Sadık (a.s) doğdu. Ailesinin büyüklerinin tüm görkemli hasletlerini üzerinde toplamıştı. Bütün dünyanın dilinde onun göz kamaştırıcı özellikleri ve kemalleri dolaşıyordu.
Saygıdeğer Babası
Babası, sadece kendi döneminde değil, tarihin akışı için-de bütün çağlarda ilim, erdem ve takvada insanlığın efendisi Muhammed b. Ali el-Bâkır'dı (a.s). İmam Hasan ve Hüseyin'in (a.s) çocukları arasında dinî ilimler, sünnet, Kur'ân ilimleri, siyer, edebiyat ve belagat alanında onun benzeri biri görülmemiştir.
Bu büyük İmam yeryüzünde ilim ve hikmet pınarlarını fışkırtmış, beşerî aklın gelişimine olumlu katkılar sunmuştu. Bu bağlamda türlü ilimlerin yayılmasını sağlamıştı. Nübüvvet ağacından, imamet çınarından, hikmet ve ilim madeninden, yüce Allah'ın tüm kirlerini giderip tertemiz kıldığı Ehl-i Beyt'ten gelen bu büyük doğumla dünya nura gark oldu.
Tertemiz Annesi
Annesi; her türlü erdemle donatılmış, tertemiz Ümmü Ferve'dir. Fakih Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir'in kızıdır.İffet, şeref ve erdem bakımından kadınların efendilerindendi. Asrının parlak ve faziletli âlimlerin biri olan babasının evinde yetişti.
Ayrıca eşi büyük İmam Muhammed el-Bâkır'dan (a.s) fıkıh ve İslâmî ilimleri, irfanı öğrendi. Büyük bir erdeme sahipti. Öyle ki yaşadığı beldeden ve başka beldelerden gelen hanımefendilerin önemli dinî konuları danıştıkları bir merci konumundaydı.
Müslümanların en büyük İmamları'ndan birinin annesi olması övünç ve şeref olarak ona yeter.
Evinde eşinden ve nebevî ailenin diğer fertlerinden büyük bir saygı görüyordu.
Nuranî Doğumu
Saygıdeğer hanımefendi ÜmmüFerve, İmam Muhammed Bâkır'la (a.s) evlenmesinden kısa süre sonra hamile kal-dı. Alevî ailenin fertleri büyük sevince gark oldu. Güneşin doğuşunu bekler gibi bu mübarek çocuğun doğumunu beklediler. Yeryüzü bu mübarek çocuğun doğumuyla aydınlanınca, ebe, babasına müjdeyi vermek üzere koştu. Fakat babasını evde bulamadı; dedesi İmam Zeynelabidin (a.s) evdeydi, yeni bebeğin doğumundan dolayı ona tebrik etti. İmam'ın yüzünü sevinç dalgaları bürüdü. Çünkü bu bebeğin dini ilimleri yenileyeceğini, dedesi resullerin efendisinin Sünnet'ini ihya edeceğini biliyordu. Ebe, bebeğin iki güzel yeşil göz-lerinin olduğunu söyledi. İmam (a.s) tebessüm etti ve "Benim annemin gözlerine benziyor." dedi.
İmam Zeynelabidin (a.s), derhal odaya gidip torununu kucağına aldı, öptü. Şer'î doğum merasimini icra etti. Sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okudu.
İmam Cafer Sadık (a.s) aydınlık bir karşılama ile dünya-ya gözlerini açmıştı. Çünkü yeryüzünün en hayırlı insanı olan dedesi onu karşılamış ve kulaklarına "Allah-u Ekber" ve "Lailahe illallah" mesajını telkin etmişti. Varlığın sırrı olan bu iki cümle ile onu beslemişti ki bundan sonraki hayatının melodisi olsun.
İsimleri ve Lakapları
Mübarek isimleri "Cafer"dir. Birçok tarihçi, ona bu ismi ve "es-Sadık" lakabını dedesi Resulullah'ın (s.a.a) verdiğini vurgulamıştır.
İmam'a (a.s) birçok lakap verilmiştir ki, bunların her biri onun şahsiyetinin bir tarafını yansıtmaktadır. Bu mübarek lakapların bazısını aşağıda zikrediyoruz:
1- es-Sadık:Sözleri, konuşmaları itibariyle, insanların en doğrusu olması hasebiyle, dedesi Resulullah (s.a.a) ona bu lakabı vermiştir.
Bazılarının söylediğine göre, en amansız düşmanı olan Halife Mansur ed-Devanikî onun için bu lakabı kullanmıştır. Sebebine gelince:
Ebu Müslim Horasanî, İmam Cafer Sadık'tan (a.s) dedesi Emirü'l-Müminin'in (a.s) kabrini kendisine gös-termesini istedi. Fakat İmam (a.s) bundan kaçındı ve ona: "Mübarek kabir, Haşimî soyundan gelen ve adı E-bu Cafer el-Mansur olan birinin döneminde ortaya çıkacaktır." dedi. Ebu Müslim de, bu olayı halife olduktan sonra el-Mansur'a anlattı.
O sırada halife el-Mansur Bağdad yakınlarında bir yerde bulunuyordu. Bunu duyduğunda sevindi ve şöyle dedi: "O, Sadık'tır."
2- es-Sâbir: Ağır meşakkatlere, Emevîlerin ve Abbasîlerin ağır baskılarına karşı sabrettiği için bu lakabı almıştır.
3- el-Fâdıl: Zamanının en faziletlisi ve en âlimi olduğu için bu lakabı almıştır. Bu üstünlüğü sadece şer'î ilimlerle sınırlı değildi, bilakis bütün ilimlerde göz kamaştırıcı bir üstünlüğe sahipti. O, faziletli; başkaları da ondan fazilet alan kimselerdi.
4- et-Tâhir: Kendi zamanında amelleri, davranışları ve amaçları itibariyle insanların en temizi olduğu için bu lakapla anılmıştır.
5- Amudu'ş-Şeref: İmam (a.s), bütün Müslümanlar için şerefin direği, övüncün ve ululuğun merciiydi.
6- el-Kaim: Allah'ın dinini ihya etme görevini üstlendiği, resullerin efendisinin şeriatını savunduğu için bu lakabı almıştır.
7- el-Kâfil: Bu lakapla anılmasının sebebi; fakirlerin, yetimlerin ve yoksunların hamisi ve geçimlerinin kefili olduğu, onlara infakta bulunup geçimlerini sağladığı içindi.
8- el-Münci: Bu lakabı almasının nedeni insanları sapıklıktan, dalaletten kurtarmasıydı. Kendisine sığınanı kurtarır, kendisiyle temasa geçeni içinde bulunduğu girdaptan çıkarırdı
Hidayet Önderleri kitabından alıntıdır.
09 Şubat 2012