Yıllar boyunca Arap direnişinin birçok destekçisi, El-Cezire kanalının, tüm zamanların en tehlikeli misyonundaki rolünü görmezden geldi. Aslında kanal, Siyonist rejimin sembollerini Arap evlerine tanıtmak, fakat ayrıca halkı, savaş suçlusu ve işgalci İsrail’in aslında başka bir kurum olduğu fikrine alıştırmak yoluyla, popüler Arap bilincinin yerlileştirilmesi projesinde yer aldı…

Eleştiriler karşısında kanalın yönetimi ve çalışanları, “dünyadaki yeni siyasi ve medya iklimi doğrultusunda gitmek” ve “fikir ve diğer fikir” sancağı altında olmak gibi ifadeleri kullandı.

El Cezirenin Nekbe’den beri Siyonist rejim ile ilgili haberlerin eleştirenler, kanalın, Filistin ayaklanmaları ve de Lübnan, Filistin ve Irak’taki direniş hareketleri ile canlı bir etkileşim içerisinde bulunarak bu durumu telafi edebileceğini kabul etti.

Fakat El Cezire’nin Suriye’deki olaylara yaklaşımı, bir skandal niteliğindeydi. Tarafsız belgelerin, Suriye yönetimine yönelik doğrudan siyasi kışkırtmalarla yer değişmesi, ve de Suriye’de siyasi açıdan ve güvenlik açısından kargaşa yaratmak üzere organize grupla tarafında yapılan eylemlerin zamanlamasına göre bazı olayların aşırı abartılması ile el-Cezire, profesyonelliğin minimum seviyesinde bile olmadığını gösterdi.

Geçen Cuma sabahın erken saatlerinden itibaren El-Cezire, yoğun bir şekilde ve tekrar tekrar, haftalar önce bazı websitelerine yüklenen eski halk mitinglerini ve gösterilerini konu eden kaseti tekrarladı. Bunun yanında sunucu da, Esad’ın siyasi rejimini hedef alarak, gösterilerin yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunur bir üslup kullandı ve “bu yeterli değil” ifadesini defalarca kullanmak suretiyle, vatandaşların gösteri yapma hakkına vurgu yaptı. Ve Cuma namazı başlangıcında Suriye şehirlerinin tanık olduğu gösteri ve mitingler başlayınca, kanal, güvenlik güçlerinin kayıplarını görmezden gelerek sadece, güvenlik güçleri tarafından hedef alındığını ileri sürdüğü göstericilerin hem sayısı, hem de bunlar arasındaki ölü ve yaralı sayısı hakkında abartılı tahminlerde bulundu.

Bu kanalın misyonu, kesinlikle sahibi tarafından belirleniyor –Amerikanın emriyle Suriye’yi sabote etme planının bir parçası olan Katar Prensi. Fakat, bizi ilgilendiren, en azından minimum seviyede profesyonelliktir ve bu da, kanalın yansıtması gereken gerçeklerle, kanal sahibinin dünya görüşü arasındaki ayrımın yapılmasını gerektirir. Maalesef kanalın yönetimi, planlayıcıları ve entelektüelleri, bir sonraki gün neler olabileceğini düşünmediler. Ya gelişmeler, Amerikan-İsrail planlama odalarının istekleri dışında ilerlerse?