Arap Baharı isyanlarıyla geçen bu yılda, ABD’nin orta doğudaki gücünü, Suudi Arabistan’ın aldığı görülüyor –Suudiler, ekonomik ve askeri harcamalarını arttırdıkça, gelecek yıllarda daha da byüyecek bir güç…
Esad’ın gitmesi için verdiği destekle birlikte Suudi Arabistan’ın iddialı rolü, daha fazla netlik kazandı. Suudiler, geçen hafta, Suriye’nin Arap Ligi üyeliğinin iptal edilmesi doğrultusunda verilen kararı destekledirler. Para, her zaman Suudilerin en büyük kaynağıdır ve bölgesel bir güç olmak için, daha fazla harcamayı planlıyorlar – gelecek 10 yılda, ordusunu ikiye katlamak ve bu yılki krizden dolayı zora giren ülkelere para yardımı yapmak gibi…
Suudilerin alışveriş listesi, ABD’li ve Avrupalı silah tüccarları için bir maden yatağı. Suudiler, EADS’den 72 adet “Eurofighters” ve Boeing’den 84 yeni f-15 almayı planlıyorlar. Gerekçeleri, İran’la ilgili. Fakat Riyad, bir caydırıcı güç olarak Suudilerin finansal anlamda yardım ettiğine inanılan Pakistan nükleer cephaneliğine sahip.
On yıllardır Suudiler, büyük silah alımlarına eğilimlidirler. Fakat ilginç olan, bazı dost rejimlere, bu kriz ortamında istikrarsızlığın kurbanı olmamaları için verdikleri yardımalardır. Bu yıl Suudiler, Mısır’a yardım için 4 milyar dolar, Ürdün için 1.4 milyar dolar ve Bahreyn ve Umman için 500 milyon dolar ayırdılar. Şüphesiz, durumları netleştiğinde bu paralar Suriye, Yemen ve Lübnan’a da verilecektir.
Bir Suudi kaynak, “sadece barışı sürdürmek için yıllık 15 milyar dolar ayırdık,” dedi. Fakat bir ülke için, yılsonunda, dış reservlerde 650 milyar doların bulunması da büyük gerginlik.
Suudiler, ABD’den daha cömertçe konuşuyor. Fakat İsrail baskısı altındaki bir Filistin devletine yönelik kendi yaptığı çağrıyı terk eden Obama, görece daha zayıf görünüyor. ABD, gücünü kaybetmiş bir tanrı değil, onun ilahi güçleri, Riyad’da şüphe uyandırıyor…
David Ignatius - Washington Post gazetesi
26 Kasım 2011