KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve genişlemeden sorumlu üye Stefan Füle'yle biraraya geldi. Görüşmelerinin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Eroğlu, Türkiye'nin Ada'da birleşme olmazsa Rum kesiminin gelecek yılın ikinci yarısındaki dönem başkanlığı sırasında AB'yle ilişkilerini donduracağı açıklamasıyla ilgili şunları kaydetti:
''Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye'nin hükümet başkanı ve dışişleri bakanı bu sözleri söylediğine göre tabiki bu kararlılıklarında ısrar edeceklerdir. Tabiki bu, AB'nin sorun varken Rum tarafını üye almalarının hata olduğunun ortaya çıkması bakımından önemli.
AB hatasıyla yüzleşecek
Uluslararası anlaşmalara göre sorunlu bir ülkenin Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'ın içinde olmadığı bir topluluğa girmemesi gerekirken Rum kesimini 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak AB'ye almalarının hatasının ortaya çıkması ve AB'nin hatasıyla yüzleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Hiçbir AB yetkilisinin çözülmemiş sorun ortadayken Kıbrıs Rum kesiminin dönem başkanlığından memnun olacağını zannetmiyorum.''
Rumlar Ortadoğu'dan sorun işal ediyor
Derviş Eroğlu, ''Maalesef şu anda Rum tarafı Ortadoğu'nun bazı ülkelerini ve dolayısıyla Ortadoğu'nun problemlerini aramıza çekmeye çalışmaktadır. Bu hoş birşey değil. Rumlar İsrail'le işbirliği içinde, Suriye'ye göz kırpıyor, Mısır'a göz kırpıyor, Lübnan'la oynamaya çalışıyor. Bizim zaten bir problemimiz var, bu sorunu çözmeye çalışıyoruz. Ortadoğu'nun problemleri bizden çok daha fazla. O problemleri Ada'ya işal ettiği takdirde zaten işin içinden çıkamayız'' dedi.
Akdeniz'deki sondajın şakası yok
Eroğlu, Rumların Akdeniz'de tek yanlı olarak petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine girişmesini ''provokasyon'' olarak nitelendirerek Rum lider Dimitris Hristofyas'a müzakereler sürerken bunu ertelemesini gerektiğini ve aksi halde kendilerinin de bazı tedbirler alacaklarını ilettiğini aktardı.
Hristifyas'ı ''Maalesef içerde kaybettiği itibarı ve halkın desteğini geri kazanmak için özellikle kendisini Türkiye'ye karşı bir hareket içindeymiş gibi göstererek milliyetçi cepheyi yanına çekmeye çalışmakla'' suçlayan Eroğlu, bu durumda kendilerinin de Türkiye ile imzaladıkları anlaşma ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) sismik araştırma izni vermek gibi bazı adımlar atarak ''şaka yapmadıklarını gösterdiklerini'' anlattı.
Eroğlu, çözüm müzakerelerin ilelebet devam edemeyeceğini belirterek ''Herşeyin bir sonu vardır. BM Genel Sekreteri, (Ban ki-Mun) Rumların engellemelerine rağmen bu görüşmelerin bir son tarihinin olduğunu işaret etmiştir. Haziran'a kadar bir anlaşma olursa olur, olmazsa zaten AB Dönem Başkanlığı başlıyor. Daha sonra Şubat 2013'te cumhurbaşkanlığı seçimi var. Dolayısıyla Rumların istediği süreci 2013'e ertelemek. Halbuki Genel Sekreter bu ertelemenin olmayacağı yönünde mesaj vermiştir.
Görüşmelerden tüm dünya usandı
Ocak ayının ikinci yarısındaki 5'inci zirvede anlaşabilirsek anlaşacağız, anlaşamazsak ya çok uluslu dediğimiz 3 garantör ülke ve bizler toplanıp sorunu çözmeye çalışacağız ya da Genel Sekreter kendi raporuyla BM sistemi içinde bu sorunun çözülüp çözülemeyeceğinin kararını verecek. Sayın Genel Sekreter son noktayı Ocak görüşmelerinden sonra koyacaktır diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, ''Artık tüm dünya da bu görüşmelerden sanıyorum usanmaya başlamıştır. Çünkü 1959-1960 müzakerelerini saymazsam taraflar tam 43 yıldır görüşüyor'' ifadesini kullandı.
Eroğlu, Barroso ve Füle'yle görüşmesinde Kıbrıs'ta varılacak bir anlaşmanın ve deregasyonların kalıcı olması için AB'de birincil hukuk haline getirilmesi konusunu ele aldıklarını ve bu kapsamda hazırladıkları önerileri muhataplarına sunduklarını anlattı.
23 Kasım 2011