Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

CIA, İran ve Lübnan'da Rezil Oldu

Lübnan'da Hizbullah ve İran'da nükleer proje aleyhine faaliyet gösteren Amerikan Merkezi Haberalma teşkilatı (CIA)'nın düzinelerce casus ve muhbiri yakaladı. Bu operasyon, Ortadoğu'da CIA?e karşı ağır bir darbe olarak değerlendirildi. 

23 Kasım 2011
CIA, İran ve Lübnan'da Rezil Oldu

"Pizza" şifresini kullanan, CIA ajanlarıyla Pizza Hut restoranlarında buluşan casuslar, cep telefonlarının dinlemeye alınması sonucu yakalandı.

Lübnan'da iletişimin kontrolünü elinde tutan Hizbullah’ın dikkatini, her zaman belirli bir yerden kısa süreliğine kullanılan cep telefonları çekti. Bu cep telefonlarını takibe alan Hizbullah'ın "istihbarat" birimi, casus ve muhbirleri yakaladı.

CIA çalışmalarını askıya aldı!

Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah’ın ABD ajanları ile ilgili açıklaması sonrası ABD’li üst düzey yetkililer, İran ve Lübnan’da çok sayıda ABD ajanının yakalandığı doğruladı.

CIA için çalışan düzinelerce ajan Hizbullah ve İran tarafından ifşa edildi. ABC News tarafından açıklanan rapora göre, ajanlar gruplar halinde İran ve Lübnan’da faaliyet gösteriyordu.

CIA, bu başarısızlığın ardından Lübnan'daki casusluk çalışmalarını askıya alırken, kurumun gelecekte kendisi için çalışacak muhbir bulmakta zorlanabileceği belirtildi.

Lübnan'da son zamanlarda Hizbullah tarafından birçok ajanın yakalandığını itiraf eden CIA yetkilileri, büyük başarısızlık ve fiyaskoyla sonuçlanan bu durumun CIA'ya büyük darbe vurduğunu belirtti

Haberde, "ABD tarafından "İran'la yakın ilişki içerisinde olan direniş grubunun" içerisine sızmış CIA ajanlarının yakalanması ABD'nin Lübnan'da hüsrana uğradığının bir göstergesi" denildi.

Seyyid Hasan Nasrallah, Haziran ayında yaptığı açıklamada CIA ajanlarının yakalandığını belirtmişti.

Siyasi gözlemciler, Amerikalı casusların ele geçirilişinin ABD için büyük bir bozgun olduğunu belirtiyor.
Amerikan istihbarat servisinin Ortadoğu’da aldığı en büyük casusluk darbesi olan bu gelişme karşısında, Amerika’nın casusların idam edilmesinden korktuğu belirtildi.

CIA ile bağlantılı olarak İran ve Hizbullah’a karşı geriş bir casusluk faaliyeti içinde olan casusların ele geçirilmesi üzerine, ABC televizyonuna açıklamada bulunan Amerikan yetkilisi “casusluk faaliyeti çok riskli bir iş. Kazanmak için bu riskleri de göze almak gerekiyor. Ara sıra bu geri tepiyor. Böyle bir durumun bir daha olacağını düşünmüyorum” denilerek büyük bozgunu itiraf etti.

Siyonist rejim gazetelerinden Haaretz'in internet sitesinde bugün yayınlanan haberi sunuyoruz:

Barak Ravid

Şimdiki ve eski ABD yetkilileri, The Associated Press ve ABC News ile yaptıkları röportajda, onlarca CIA casusunun Lübnan ve İran’da yakalandığını söylediler.
Hizbullah’ın, bir çok ABD casusunu tanımlaması ve yakalamasının ardından CIA’in Lübnan’daki operasyonlarının, büyük yara aldığı da yetkililer tarafından belirtildi.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Haziran ayında televizyonlara çıkıp, Hizbullah’ın içine sızan en az iki ABD casusunu yakaladıklarını söylemiş fakat ABD’nin Lübnan büyükelçiliği, bu iddiayı resmi olarak inkâr etmişti. Fakat bugün yetkililer, bu iddiaları doğruluyor ve zararın, daha büyük olduğunu söylüyorlar.

ABC NEWS’teki bir habere göre, CIA’in içerisine casusu soktuğu İran ve Hizbullah’ı hedef alan iki ayrı casus çetesi vardı.

ABD’li yetkililer, bu casus çetelerinin ayrı ayrı fark edildiğini fakat ikisinin de, İran’ın nükleer faaliyetlerini ve Hizbullah’ın, İsrail’e yönelik eylemlerini durdurmak isteyen ABD için büyük aksiliklere sebep oldu.

ABC’nin haberine göre ABD’li yetkililer, CIA’in, muhbirlerle görüşme yerini belirlerken “Pizza” kelimesini şifre olarak kullanıyordu.

Diğer bir eski yetkili, CIA yetkililerinin Lübnanlı muhbirlerle yerel bir Beyrut Pizza Hut şubesinde görüştüklerini ve bunun da Hizbullah’ın, CIA’e yardım eden casusları tanımlamasında yardımcı olduğunu söyledi. ABD’li yetkililer ise ABC’nin bu haberini yalanlamaya çalıştı.

Son aylarda, CIA yetkilileri gizliden gizliye, geriye kalan casuslarının, Hizbullah tarafından bulunmadan önce korumaya alınması için uğraşıyorlar.

Aslında casus savaşlarında bazı ölümler olabilir. Bu riskli bir iştir ve insanlar öldürülür. Fakat birçok ABD yetkilisinin söylediğine göre Ajansın casus ağının Lübnan’da gördüğü zarar, her zamankinden daha büyük olmuştur.

Lübnan krizi, CIA’in, düşmanın bilgi toplama kabiliyetini manipüle eden ve zayıflatan karşı-istihbaratı ile ilgili en son kazadır. Eski CIA yetkilileri, CIA’in, rakip casus şebekelerine üstün gelme kabiliyetinin aşındığını söylediler. Sonuç olarak, istihbarat ağı zarar gördü.

Bunun son örneği, muhbir gibi görünerek 2009 yılında Afganistan’da yedi CIA ajanını öldüren ve altısını da yaralayan intihar bombacısıdır.

Geçen yıl, o zamanın CIA yöneticisi Leon Panetta CIA’in karşı istihbarat ile ilgili daha büyük bir farkındalık içerisinde olması gerektiğini söyledi. Fakat Nasrallah, bundan sekiz ay sonra, kendisinin CIA’i yendiğini tüm dünyaya bildirdi (bu kurumun, hala casusluk işleriyle uğraştığını göstermek ve Hizbullah’ı arkadan vurabilecek kişilere bir mesaj göndermek yoluyla…)
CIA, Lübnan’daki casusların tehlikeye açık konumda olduğunun farkındaydı.

CIA yetkilileri uyarıldı. Bu karşı-istihbarat kazasının ardından kimin sorumlu tutulacağı ve de CIA’in Lübnan’da faaliyet göstermeye devam etmesine izin verip vermeyeceği net değil.

Lübnan’da ne yaşandığına dair sorulan sorulara karşı bir ABD’li yetkili, 2001 Eylül ayından önce, "en çok Amerikalıyı öldüren terörist örgüt" olarak "Hizbullah"ın görüldüğünü ve CIA'nın Hizbullah'ın gücünü hafife almadığını belirtti.

CIA’nın en güçlü rakipleri Hizbullah ve İran, yıllarca, sabır ve kurnazlıkla, casus avlama kabiliyetlerini geliştirmeye uğraştılar.

Mesela 2007 yılında, Ali-Rıza Asgari, Türkiye’de kaybolduğunda, ya öldürüldüğü ya da ordudan kaçtığı düşünülmüştü. Buna karşın İran hükümeti, kendi vatandaşları tarafından, özellikle vize talep etmeyen ülkelere yapılan ziyaretleri incelemeye aldı.

Bir batılı istihbarat yetkilisinin söylediğine göre kısa bir süre sonra ABD, İngiltere ve İsrail, bazı İranlı casuslarıyla temaslarını kaybetmeye başladılar.
ABD Dışişleri Bakanlığı, geçen yıl Hizbullah’ı, “teknik anlamda dünyadaki en yetenekli grup” olarak tanımladı ve savunma Bakanlığı ise, bu örgütün, İran’dan her yıl 100-200 milyon dolar civarında yardım aldığını iddia etti.
İran tarafından desteklenen Hizbullah, Nasrallah’ın “casus dövüş birimi” olarak tanımladığı profesyonel bir "karşı-istihbarat ağı" kurdu. ABD'li istihbarat yetkilileri bu ürkütücü birimin, 2004 yılında faaliyete girdiğini düşünüyor.

En son ticari yazılımı kullanan bu birimler, Hizbullah içerisindeki casusları aramaya başladı. Bu casusları bulabilmek için Hizbullah, anormallik içeren cep telefonlarını inceliyordu. Bu analiz, belli bölgelerde kısa süreli kullanılan bazı cep telefonlarını tanımlıyordu. Ve son olarak klasik dedektif soruları soruluyordu: Bu bölgede yaşayıp da, düşmana satılabilecek kadar değerli bilgileri elinde bulunduran kişi kim olabilir?

Bu çaba, yıllar boyunca sürdü fakat sonunda Lübnan hükümeti, tutuklamalara başladı. Bir tahmine göre, 100 kadar İsrailli tutuklandı. Bunların bir kısmı, telekomünikasyon firmaları için çalışmış ve orduda görev almış İsrail casusları idi.

Tutuklamalar, CIA’in üstdüzey yetkililerini alarma geçirdi. Hemen, kendi zayıf bölgelerinin tespitine giriştiler…

CıA yöneticileri, Lübnan’daki kaynakları idare konusunda ekstra dikkatli olmaları yönünde uyarıldı. Bir ABD’li yetkili, potansiyel problemi savuşturmak için öneriler yayınlandı dedi.

Fakat, Beyrut meselesi karşısında Hizbullah birim şefinin ne gibi önleyici tedbirler alacağı belli değil. Eski yetkililer, Hizbullah birim şefinin, karşı-istihbaratın gerekliliğini ve risklerini bildiğini söylediler. Birim şefi, Afganistan gibi deniz aşırı ülkelerde çalıştı ve de 9 Eylül saldırıları sonrası İran Körfezi bölgesine saklanan terörist başının yakalanmasında önemli rol oynadı.
Eski bir Orta Doğu masası yetkilisi, “yıllarca Beyrut’ta birçok insan kaybettik…” dedi.

Fakat, CIA tarafından atılan adımların hiçbiri yeterli olmadı. İsrailliler gibi, oyunu yanlış oynadıkları için CIA casusları, kurum tarafından korunamadı.
Yetkiliye göre bu, Hizbullah’ın, casus ve yetkilileri tanıması ve CIA casus ağının en azından bir kısmını çözmesini sağladı. Ayrıca bazı davaların paylaşılması konusunda bir isteksizlik vardı ve bazı dosyalar “sınırlı kullanım” kategorisine konuldu. Bu tasarım, kaynağın kimliğini bilen insanların sayısını kısıtlıyor ve ayrıca onların keşfedilmesini sağlayabilecek problemleri görecek uzmanların sayısını da azaltıyor.

Nasrallah’ın Haziran ayında televizyonda yaptığı açıklamadan sonra CIA içindeki departmanlar arasında, nerede yanlış yapıldığına dair soruşturma başladı.

Bu CIA casuslarının akıbetleri bilinmiyor. Matşew Levitt (bir istihbarat uzmanı), Hizbullah’ın, casuslara farklı davrandığını söylüyor.

“Hizbullah’ın muamelesi, bu çocukların kim olduğuna ve ne söylemeleri gerektiğine bağlıdır,” dedi Levitt.

Lübnan’daki yenilgiden kim sorumlu? Cevabı net değil. CIA merkez bürolarındaki Hizbullah operasyonları şefliği, İranlılar ve Filistinlilere de odaklanan bir birim olarak, bu birimi kullanmaya devam ediyorlar. CIA’in en üst karşı-istihbarat yetkilisi, beş yıl süren görevinden sonra geçenlerde emekli oldu. Bu yetkili, bazı önemli olaylarda rol oynadı –yıllarca ABD’de yaşayan Rus casusların yakın zamanda yakalanışı da dâhil olmak üzere…

Yetkililerin söylediğine göre bu kişinin yerini, daha tecrübeli birisi aldı. Bu kişi, Moskova’da, Güneydoğu Asya’da, Avrupa ve balkanlarda önemli görevlerde bulundu.

ABC TELEVİZYONUNUN İNTERNET SİTESİNDE YAYINLANAN HABERİ SUNUYORUZ

1980’lerde Beyrut’ta konuşlandığı sırada Hizbullah’a karşı çalışan eski bir üst düzey CIA yöneticisi Robert Baer, Hizbullah’ın, casusluk yaparken yakaladığı ya da şüphelendiği insanları öldürdüğünü söyledi.

“Eğer gerçekten casus iseler, onları bir daha görebileceğimizi sanmıyorum. Hizbullah üyeleri, çok serttirler, afları yoktur.”

Diğer eski ve şimdiki yetkililer, iki casus ağının keşfedilmesinin farklı zamanlarda olduğunu fakat bunların, ABD’nin, Hizbullah ve İran’ın hedeflerine ulaşmalarını engellemek için verdiği çabayı boşa çıkardılar.

“Hatırlayın, 11 Eylül saldırılarından önce en çok Amerikalı öldüren örgüt Hizbullah idi.” ABD elçiliği ve deniz sığınaklarının 1983 yılında bombalanması sonucu 260 tanesi Amerikalı olmak üzere 300 kişi öldürüldü.

“Kendi içindeki casusları açığa çıkarmaya çalışan düşmanlarla ilgili hassas bilgi toplamak, daima risklerle dolu olacak.”

Fakat Amerikan istihbarat örgütünde bulunan diğer kişiler bu operasyonların uygulanış metodunun da hayati casus ağının bozulmasında suçlu olduğunu söylediler.

Beyrut’ta, iki Hizbullah ajanı CIA için çalışmaya gidiyormuş gibi yaparak birçok CIA yetkilisinin, CIA ajanlarıyla buluşacağı yeri öğrendi. İki eski yetkili bu yeri “Beyrut Pizza Hut” olarak isimlendirdi. Şimdiki bir ABD yetkilisi ise, CIA yetkililerinin, bir pizza hut şubesinde buluştuğu iddialarını reddetti.

Oradan, Hizbullah’ın iç güvenlik kolu, en az bir düzine muhbir ve birçok CIA yetkilisini teşhis etti.

Bundan sonra Hizbullah, CIA’in, kendisine karşı kullandığı şebekeyi deşifre etmeye başladı.

Bir eski istihbarat yetkilisi, CIA yetkililerinin, toplantıyı aynı yerde yapmamaları yönündeki uyarıları dinlemediklerini söyledi.

“Uyuşuk davrandık ve şimdi CIA, Hizbullah’a karşı kör uçuş yapıyor.”

CIA Casusları İran’da Yakalandı

Hizbullah’ın, Lübnan’daki CIA ağını keşfetmesiyle eşzamanlı olarak İran istihbaratı da, CIA casusları tarafından kullanılan yeni bir internet iletişim metodunun farkına vardı.

CIA, ne kadar casusunun tehlikede olduğunu henüz belirleyemedi fakat bu sayı, eski bir ABD istihbarat yetkilisine göre, düzinelerce olabilir.

İki casus ağının fark edildiği ilk olarak, İran ve Hizbullah liderleri tarafından televizyonlarda söylendi, fakat buna pek kimse aldırış etmedi.

Hizbullah lideri Nasrallah, Haziran ayında, örgüt bünyesinde CIA ajanlarının tespit edildiğini söyledi ve bunun sonunda ABD yetkilileri, Hizbullah içerisindeki tüm ağın tehlikede olduğuna kanaat getirdiler.

İran’da, istihbarat bakanı Heidar Moslehi, Mayıs ayında 30 kadar ABD ve İsrail ajanının tespit edildiğini söyledi ve bir İran televizyon programı, ABD tarafından gizli iletişim kurmak için kullanılan internet sitelerinin görüntülerini verdi.

Her ne kadar ABD yetkilileri bu iddiaları inkâr etse de, bunların doğru olduğu daha sonra ortaya çıktı.

Bazı eski ABD istihbaratçıları, bu durumun, CIA’in yeterince profesyonel olmamasından kaynaklandığını söylediler.

Eski bir yetkili, “Casusluk geleneğimizi kaybettik,” dedi.

Fakat bir ABD yetkilisi, Hizbullah’ın çok güçlü bir düşman olduğunu ve kimsenin onu hafife almadığını söyledi.

Hizbullah üzerine uzman kabul edilen Robert Baer, “Bir casusunuzu kaybettiğinizde, normal olarak casusluk düzeniniz zarar görür” dedi.

“Fakat Tahran veya Beyrut’ta tüm istasyonunu kaybederseniz, bu çok kötü sonuçlar doğurur, bunun olmaması gerekir…”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.