İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinin haberine göre, 2008 yılındaki ABD Başkanlık seçimlerinde Barack Obama’nın rakibi olan Cumhuriyetçi Senatör McCain, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesinde yaptığı açıklamada Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesinin büyük bir hata olduğunu savundu.
Amerikan askerlerinin çekilmesiyle ülkesinin Irak savaşıyla elde ettiği kazanımların yok olduğunu savunan McCaine, “Irak’tan çekilmemiz, İran’ın zafer kazanması ve bu ülkedeki gücünü arttırması anlamına gelmektedir” dedi.
Irak’ta güvenliğin sağlanması ve Amerika’nın bölgedeki stratejik kazanımlarının korunması için Amerikan askerlerinin Irak’ta kalması gerektiğini belirten Senatör John McCain, Irak’tan çekilmenin İran’ın bölgedeki temel önceliği olduğunu söyledi.
ABD’nin Irak işgali yalanlarla başladı. Saddam’ın elinde nükleer, biyolojik kitle imha silahları bulunuyordu. Saddam’la El Kaide’nin 11 Eylül saldırısı arasında bağlantı vardı. Halk, elinde kimyasal silah bulunduran Saddam diktatörlüğünden kurtarılacak ve özgürleştirilecekti. Saddam rejiminin yıkılmasıyla dünya rahat bir nefes alacaktı. Savaş dört beş hafta içinde bitecek, maliyeti en fazla 50 milyar dolar civarında olacak, Irak’ın petrol gelirleri yeniden yapılanmayı finansa edecekti. Irak bölgede bir demokrasi abidesi olarak yükselecekti. ABD emperyalizmi bu ve benzeri yalanlara sığınarak, dünyanın tepkisine aldırmadan, Irak’ı işgal etti.
İşgalci güçler Irak halkına ne demokrasi ne de özgürlük götürdüler. İşgalci güçler Irak’ta büyük bir insani felaket yarattılar. Savaşı bitiriyoruz diyen ABD bütün bölgede savaş olasılıklarını güçlendiriyor. 20 Mart 2003’de başlayıp bugün hala devam eden işgalin faturası çok ağır oldu. Bütün dünyanın gözleri önünde bir buçuk milyona yakın Iraklı katledildi. 5 milyon Iraklı yerinden-yurdundan edilerek mülteci durumuna düşürüldü. Milyonlarca çocuk yetim kaldı. Yüz binlerce kadın tecavüze uğradı. Hemen her aile bir mensubunu kaybetti. İşkence ve insanlığa karşı suç içeren her türlü yöntem denendi. Kentler yakılıp yıkıldı, ülke yağmalandı. Okullar, hastaneler, kamu binaları kullanılmaz hale geldi.
Amerika bu ülkeye özgürlük ya da demokrasi getirmek için girmedi. ABD, Afganistan ve Irak’ı işgal ederek dünya imparatorluğunu ilan etmişti. Saddam rejimini yıkıp Irak’ın yeraltı ve yer üstü kaynaklarına konmak, boyun eğmeyen Ülke ve örgütlere, yoksul halklara gözdağı vermek istiyordu. İşgalin ilk günlerinde Kuzey Kore, İran, Suriye gibi ülkelere tehditler savurarak sıranın onlarda olduğunu, Saddam’dan ders almalarını istiyordu.
ABD Irak’ı işgal ederken asıl hedefin İran olduğunu her fırsata dile getirdi. Ancak bölgede işgal öncesi güç dengeleri bozulunca İran, ona bağlı olarak Hizbullah gibi örgütlerin güçlenmesiyle ABD’nin hesapları tersine dönmeye, İsrail’in bölgedeki askeri ve ekonomik ağırlığı azalmaya başladı. Ayrıca İran’ın bölgedeki Şii nüfus üzerindeki etkisinin güçlenmesi huzursuzlukları artırdı. İşbirlikçi Sünni Arap Devletleri İran karşısında konumlanmaya çalışırken, bölgede gerilim tırmanmaya, savaş olasılıkları artmaya başladı. ABD Irak’ta yaşadığı fiyaskonun, karşılaştığı her sorunun altında İran’ın çıktığını düşünüyor.
17 Kasım 2011