16 Eylül tarihi Sabra ve Şatilla katliamının yıldönümüdür. Bu katliam, 16 Eylül 1982 tarihinde Beyrut’ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarının basılarak çoluk, çocuk, kadın, yaşlı binlerce kişinin katledilmesi olayıdır.
Bu katliamın birinci sorumlusu 2006’dan beri komada olan İsrail’in eski Başbakanlarından Ariel Şaron'dur. Ariel Şaron'un bir insan kasabı olduğunu bütün dünya biliyordu. Şaron, iş başına gelmesinin hemen ardından Filistin halkına karşı uygulanan şiddet vahşeti artırmaya çalıştı.
Aynen Sabra ve Şatilla katliamında yaptığı gibi kundaktaki bebeklerden ayakta zor yürüyen seksenlik ihtiyarlara kadar bütün herkesi katletme konusunda sınır tanımaz bir saldırgan tavır içine girdi. Bu amaçla "nokta vuruşu operasyonları" adı verilen açıktan devlet suikastları silsilesi başlattı.
Katliam Falanjistlere İhale Edildi
Şaron, Sabra ve Şatilla katliamında Lübnan'daki İsrail işgal kuvvetlerinin başkomutanıydı. Katliamı planlaması için IDF adlı siyonist terör mekanizmasının şefi olan General Rafael Eitan'ı görevlendirmişti. Bu General Şaron'un emrinde ve güdümündeydi. Ama Şaron'la direkt irtibatını gizlemeye çalışıyordu.
General Eitan katliamın yürütülmesi ve organize edilmesi işini Lübnan'daki Hıristiyan Falanjistler adlı terör örgütüne ihale etti. O zaman bu terör örgütünün liderliğini Semir Ca'ca yapıyordu ve bu kişi İsrail işgal kuvvetlerinden alacağı siyasi ve maddi desteğin hatırına katliamı organize etme ve fiilen gerçekleştirme işini kabul etti.
O da katliamda görevlendirilecek Hristiyan falanjist militanları organize etme ve başlarında durarak katliam işini bizzat komuta etme görevini falanjist gaddar Eli Hubeyka'ya verdi. Eli Hubeyka adlı gaddar da etrafına topladığı Falanjist militanlarla katliam işini gerçekleştirdi.
Sabra ve Şatilla katliamı her ne kadar Lübnanlı Falanjist militanlar tarafından gerçekleştirilmiş olsa da o dönemde Lübnan'ı işgal altında tutan Siyonist işgal güçlerinin gözetiminde ve istekleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.
Ordudaki Görevinden Azledildi
Bu husus Lübnan yönetiminin olayla ilgili tüm araştırmalarında belgelendiği gibi İsrail işgal devleti tarafından da itiraf edilmiş ve bu yüzden Ariel Şaron, İsrail işgal devleti ordusundaki görevinden azledilmiştir.
Ne var ki işgal devleti Şaron'un katliamdaki sorumluluğunu doğrudan bir sorumluluk olarak değil de "ihmal" olarak nitelemiştir. Oysa Şaron'un sorumluluğu sadece bir ihmal değil doğrudan katliamı planlama ve Falanjist militanlara ihale ederek gerçekleştirilmesini sağlama sorumluluğuydu.
Eğer öyle olmasaydı o zaman katliamın gerçekleştirildiği mülteci kamplarını sıkı bir gözetim ve denetim altında tutan İsrail işgal kuvvetlerinin haberi ve bilgisi olmadan böyle bir şeyin gerçekleştirilmesi mümkün olamazdı. Ama ne yazık ki o zaman iş olsun diye ordudaki görevinden azledilen Şaron daha sonra siyasi yollardan İsrail işgal devletinde çok daha etkili makamlara, başbakanlık koltuğuna oturmayı başarmıştır.
Katliam Nasıl Gerçekleşti?
Sabra ve Şatilla katliamı, insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en vahşilerinden biridir. İşgalci Siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde Filistinli Mültecilerin kaldığı ve Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarını buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek şekilde kuşatmaya aldılar.
Arkasından Lübnanlı Hristiyan Falanjist milisler Siyonist askerlerin gözetimi altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler.
Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü. Bunlardan sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden dolayı çoğunun kimliği tespit edilemedi.
Önceden Anlaşmışlar
Katliam sonrasında hazırlanan raporlarda ifade edildiğine göre 16 Eylül 1982 akşamı katliamı gerçekleştiren falanjist milislerden biri söz konusu kampları kuşatma altında tutan Siyonist güçlerin subaylarından biriyle irtibat kurarak, yanında 45 kişinin olduğunu bunlar hakkında ne yapacağını sordu.
Siyonist subay: "Tanrının istediğini yap" cevabını verdi. Raporda bildirildiğine göre falanjist milis aynı soruyu ikinci kez sorduğunda Siyonist subay: "Onlar hakkında ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorsun. Bir daha bu hususu bana sorma" cevabını verdi.
Bu cevap Siyonist askerlerin falanjist milislerle önceden anlaştıklarını, onlara gerekli talimatı verdiklerini ve sadece dünya kamuoyu önünde kendilerini temize çıkarmak için bir gerekçelerinin olması amacıyla bu katliamı kendi elleriyle gerçekleştirmekten kaçındıklarını bütün açıklığıyla göstermektedir.
Sabra ve Şatilla katliamlarının birinci sorumlusu olan Şaron aynı zamanda 12 Ekim 1958 tarihinde gerçekleştirilen ve Siyonist vahşetin önemli cürümleri arasında yer alan Kibya katliamının da sorumlusuydu. Ariel Şaron bilindiği üzere, Sabra ve Şatilla katliamındaki rolü dolayısıyla “Beyrut Kasabı” diye anılır.
Sabra ve Şatilla Tek Katliamları Değil
Siyonist güçlerin 1982 Lübnan işgali esnasında gerçekleştirdiği tek katliam Sabra ve Şatilla katliamı değildir. Başkent Beyrut'a havadan yağdırdıkları bombalarla bu şehirdeki yüksek binaları içinde kalanların üzerlerine yıktılar.
Bu işgalin ve saldırının gayesi sözde, o zaman Lübnan'a üs kurmuş olan FKÖ militanlarını oradan çıkarmaktı. Ama Siyonist vahşet Lübnanlı, Filistinli, gerilla, sivil, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç ayrımı yapmadan herkesi kuşattı.
Ne var ki İsrail'in arkasında duran en önemli güç durumundaki ABD'nin yön verdiği dünyanın gözünde İsrail haklıydı! Çünkü kendisini rahatsız eden gerillaları oradan çıkarması gerekiyordu!
1982'de Sabra ve Şatilla katliamını gerçekleştiren işgalci Siyonistler Lübnan'ı hiçbir zaman rahat bırakmadılar. Başta çoğu kadın ve çocuk 108 kişinin öldürüldüğü Kana katliamı olmak üzere daha birçok katliam da Siyonistlerin Lübnan topraklarında gerçekleştirdikleri katliamlardandır.
İzle, Siper Al ve Öldür!
Öte yandan Güney Lübnan topraklarında haksız bir şekilde tampon bölge oluşturarak buraya askeri yığınak yaptılar. Buradaki askeri üslerinden sürekli şekilde Güney Lübnan'ın sivil halkının üzerine bomba yağdırdılar.
Bu saldırılarda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce savunmasız sivil insan hayatını kaybetti. Örneğin 9 kişinin öldürüldüğü Sayda katliamında öldürülenlerin bazıları daha analarının kucaklarındaydılar. Bu küçük bebeklerin bazılarının kafaları atılan top mermileriyle kopmuştu.
Kana katliamını Şimon Peres, Sayda katliamını ise Netanyahu gerçekleştirdi. Bunların biri uzlaşmacı diğeri ise uzlaşmaz olarak gösterilenlerdi. Ama ikisinin de sicili saldırı, vahşet ve katliamlarla dolu. Filistin'de babasının arkasına sığınan Muhammed Cemal ed-Durre, Ehud Barak'ın döneminde ve yine onun emriyle: "İzle, siper al ve öldür!" ifadesiyle sloganlaştırılan çocuk izleme ve öldürme operasyonlarından birinde öldürüldü.
Üç aylık Ziyauddin et-Tumeyzi de "nokta vuruşu operasyonları"ndan birinde alnından vurularak öldürüldü. Barak uzlaşmacı, Şaron ise uzlaşmaz, katı tavırlı olarak tanıtılmaktaydı. Ama yaptıklarına, işledikleri cinayetlere baktığımızda bir fark göremiyoruz. Demek ki yok aslında birbirlerinden farkları! Ama biri uzlaşmacı görünerek diğeri de uzlaşmaz görünerek prim yapmaya, siyasi destek kazanmaya çalışıyor.
17 Eylul 2011