Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Zeynebiye?den Bir İlk Daha (Foto)

Otuz yıl aradan sonra zulmün ve karanlığın ortasında ışığını yeniden tüm insanlığa yansıtma fırsatı bulan bin yıllık ilim hikmet havzası Necef kentine farklı ve anlamlı bir gezi planım hep olmuştur. 

05 Eylul 2011
Zeynebiye?den Bir İlk Daha (Foto)

İşte bu fırsatı 18–23 Ağustos tarihinde yakaladım. Öyle bir fırsat ki hem ay itibariyle mübarek ramazan ayıydı, hem günler itibariyle yüce kitabımız Kuranı kerimin nazil olduğu, bin aydan daha hayırlı muhtemel kadir geceleriydi hem de ilim şehrinin kapısı, adaletin simgesi, muttakilerin imamı şahı velayet imam Ali bin Ebu Talib (as)'in şahadet günleriydi.

İslam dünyasının ortak mirasının ikinci büyük merkezinden biri olan Irak, evrensel anlamda da ilk medeniyetin kurulduğu yer olması bakımından önemli bir ülke. Ancak özellikle inançsal açıdan Irak İslam dünyası için bilinmeyen bakir bir dünya. Bu bakirlik ülkemiz insanları içinde geçerli. Aydınımızdan tutun da medyamıza kadar müşiş bir cehalet söz konusu. Bu gezinin ana amaçlarından birisi de bu cehaleti bir nebze de olsa gidermeye yönelikti.

2012 yılında İslam kültür başkenti ilan edilen Necef kenti bu açıdan da bilinip tanınmaya ihtiyacı vardı. Medyamızın elinde bu kutsal mekânlara yönelik doğru düzgün arşiv bile yok, görsel malzeme yine öyle. Bu geziye katılan medyamızın birbirinden değerli temsilcilerine bu kısırlığı gidermeleri içinde büyük bir imkân sunulduğunu ifade ettim. Nitekim öylede oldu. Katılanlar bu anlamda şanslıydı desem her halde abartı olmaz diye düşünüyorum. Gezi sonrası ülkemiz medyasına yansıyan görüntüleri izleyenler şu ana kadar kimsenin girip çekemediği görüntülere şahit olduklarını söylediler.

Bu geziyi dünyanın saygın ve sayılı hava yollarından biri olan ŞY'la gerçekleştirdik. Çok büyük hürmet ve saygı gördük. Kurumsal anlamda büyük emek ve gayret sarf ettiler bu anlamda ŞY yönetim kurulu başkanlığına, Orta doğu temsilciliğine, Necef hattı sorumlusuna ne kadar teşekkür etsek azdır.

Bu önemli organizasyonu Zeynebiye Basın yayın ve halkla ilişkiler bölümüyle, Necef'in en kadim ilim merkezlerinden biri olan El Hikme müessesesi birlikte gerçekleştirdi. Bu yolculuğu, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan, Makedonya, Hollanda, Almanya ve Ülkemizden çok değerli basın mensuplarıyla önemli kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı. Heyet inançsal anlamda da Şii'siyle, Alevisiyle, Sünni’siyle dikkate değerdi.

El Hikme Müessesesinin dış ilişkiler sorumlusu H. İslam Seyyid Salih El Hekim, planlanan program boyunca bizimle birlikte oldu. Kendisi aynı zamanda Büyük Ayetullah Seyyid Muhammed Said El Hekim'in de Avrupa sorumlusu. Türkiye'ye defalarca geldi. Gelişlerinde zamanın Başbakan danışmanı şimdiki Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'yla da görüşmüşlerdi. Kendilerini çok beğendiklerini her fırsatta dile getirmişlerdi. Dışişleri bakanımız da onlarla tanışmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etmişti.

Necef gezisine doğal olarak İlim şehrinin kapısı, Şah-ı Velayetin türbesini ziyaret etmekle başladık. Ardından El Hikme müessesesinde öğlen atıştırması ve tanışma toplantısının ardından gam, keder ve bela çölü Kerbela'ya doğru yola çıktık. Ziyaretlerin ardından ülkemize de defalarca gelen Kerbela Cuma İmamı H. İslam Seyyid Ahmed Safi heyetimizi kabul etti.

Heyetin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Safi, medyanın bu topraklarla ilgili haberlerde büyük yanlışlar yaptığını hatırlatarak dünyanın birçok ülkesinden müteşekkil bu heyetin buraya gelmesiyle eminim yer yer maksatlı yer yer de bilgisizlikten kaynaklanan haberlerin yerine daha doğru bilgi içeren haberlerin yapılmasına katkı sunacaktır dedi. Bu ziyaretlerin sürekli olmasını arzu ettikleri ifade eden Seyyid Safi, heyete Kerbela sancaktarı Alemdar Abbas türbesinin tablosunu hediye etti.

Cuma namazının ardından büyük Türk şairi merhum Fuzuli'nin de kabrini ziyaret edip fatiha okumayı da ihmal etmeden yeniden Necef kentine doğru yol aldık. Necef ziyareti bir güne sığmadığı için iki gün burada kalmak gerekiyordu. Vardığımız gün birinci muhtemel kadir gecesiydi. Akşam kutsal türbenin önemli misafirlerinin ağırlandığı bölümde heyetimiz onuruna yemek verildi. Böyle bir günde burada olmak tarifi imkânsız bir faziletti bizim için. Aynı gece milyonlarca Müslüman’a yol gösteren iki büyük taklit merciinin huzuruna kabul edildik. Ayetullah Seyyid Muhammed Said El Hekim ve Ayetullah Beşir Necefi bizleri büyük bir sevgiyle karşıladı.

İki büyük şahsiyetin verdikleri mesajlarda İslam dünyasının birliği ve Müslümanlar arasındaki vahdetin önemine vurgu yapılırken, İslam ülkelerindeki basın yayın kuruluşlarına bu konuda büyük görev düştüğünün altı çizildi. Mesajlarda batı medyasının sürekli bölücü ve ayrıştırıcı propagandalar yaparak etnik ve mezhebi fitneyi körüklediği ifade edilerek, bunlara alet olunmaması gerektiği vurgulandı.

Ekibimiz daha sonra Irak geçici hükümet döneminde devlet başkanlığı görevi de üstlenen eski petrol bakanı Seyyid Behrul Ulum tarafından da kabul edildi. Kendisine sorulan soruları yanıtlayan Ulum, Irak'ın artık yeni bir sayfa açtığını ve hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını söyledi. Bu kutsal ziyaretlere akın akın gelen Müslümanların ihtişamını gören Emperyalistler buranın kolay yutulur lokma olmadığını bizzat itiraf etmişlerdir diye konuştu. Heyetimiz akşam yemeği için El Hikme Müessesesi başkanı H. İslam Seyyid Hüseyin Gazi'nin misafiri oldu. Farklı ülkelerden insanlarla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Gazi, bu tür ziyaretlerin sık sık yapılmasının önemini vurgulayarak iştirak edenlere teşekkür etti.

Önemli mekânlardan biride hiç şüphesiz Necef’teki kütüphaneydi. El Hikme Müessesesinin tarihi kütüphanesini de gezen heyet, yetkililerden bilgi aldı. Bu kütüphane de Saddam'ın teröründen son anda kurtulmuş. İçinde on binlerce tarihi değere sahip kaynak eser mevcut.

Necef gezisinin ardından üçüncü önemli durağımız kültürel anlamda bu toprakların kalbinin attığı yer olan Babil ziyareti oldu. İlk medeniyetin kurulduğu eşsiz tarihi mekânı demir perdeyle gölgeleyen Saddam'ın zulüm ve başkaldırı sarayının eteğinde ve Fırat nehrinin kenarında bulunan villasına konuk olduk. Bu bölgenin sorumlusu Dr. Muhammed Ali Hüseyin El Musevi bizi kabul ederek hürmetle karşılayıp önemli bilgiler verdi. Saddam zamanında insanların iki dolara mahkûm edildiği dönemde yapılan bu şatafatlı villa ve yukarıdaki bütün bölgeye hâkim tepede inşa edilen Sarayı görünce her şeyi daha kolay anlıyor insan. Saddam’ın Irak’ın her bölgesinde bulunan Saraylarıyla ilgili anlatılanlar traji komik ve sinir bozucuydu. Anlatılan şuydu bu şatafatlı saray ve villalarda her gün ziyafetler hazırlanırmış ne için biliyor musunuz "Şayyet Saddam Gelir" diye. Yıllarca bu böyle devam etmiş. Bizim bulunduğumuz yere ise bir sefer gelmiş Saddam.

Gezinin diğer önemli bir ayağı da Babil bölgesiydi.Yıllarca kitaplardan bilgi olarak okuduğumuz bu tarihi mekânları görmek gerçekten hem ibret vericiydi hem de mutluluk verici. Buralar artık halkın hizmetine açılmış dileyenler buralarda düğün merasimleri de yapabiliyor artık.

Irak Hükümetinin Bağdat yakınlarındaki Babil Antik Kenti yeniden insanlığın kültürel anlamda hizmetine sunmak için önemli çalışmalar yürüttüğünü tanık olduk. M.Ö 18. yüzyıl’da kurulan 4000 bin yıllık bu eşsiz hazineler de Saddam döneminde nasibini almış. Çoğu eserler çalınarak yurt dışına çıkarılmış. Irak Hükümeti, kaçırılan önemli eserleri geri getirmek için girişimlerini sürdürüyor. Babil Kralı 2. Nebukadnezar’ın eşi için yaptırdığı dünyanın 7 harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçeleri ise zamana yenik düşmüş. Ünlü İştar Kapısı’nın yerinde ise aslı değil bir kopyası bulunuyor.

Kentin büyük bölümü hala toprak altında. 100 tapınaktan 12 tanesi ortaya çıkarıldı. Saddam'a ait saraya çıkıp burayı seyredince 4 bin yıllık medeniyetin karşısında Saddam medeniyetsizliğin nasılda yok olmaya mahkûm olduğuna tanık oluyor insan. Öğlen yemeğini bu bölgede Fıratın kıyısında medeniyetle medeniyetsizliğin yan yana duran görsellerini seyrederek yedik. Mesajlar görmek ile bakmanın farkını bilenler için gayet açıktı.

Veda edip başkent Bağdat’a doğru yola çıktığımızda yol boyunca birçok enbiyanın metfun olduğu türbelerinin bir biri ardınca sıralandığına tanıklık ettik. Bu topraklar gerçektende İslam coğrafyasının Mekke ve Medine'den sonra ikicinci önemli bölgesi. Bu toprakların başına bela olan petrolü yok saysak bile, bu kutsal ve tarihi mekânlara yönelik inanç ve kültür turizminden elde edilecek gelir bile bu ülke halkına yeter artar. Neden bu bölgelerde etnik ve mezhep savaşı çıkarmaya çalıştıklarını, bölge halklarının kaynayıp kaynaşmasını istemediklerini dikkatlice bu toprakları incelemek görmek yeterli olacaktır. Bağdat'ın kalbi durumunda olan kutsal Kazimiye bölgesine Bağdat’ı gözlemleyerek gidiyoruz. Ünlü Firdevs meydanında Saddam heykelinden geriye kalan bir demir kazık ve bir külçe beton yığınının yanından geçerek kutsal Kazimiye bölgesine vardık. Ehli Beyt imamlarından İmam Musa Kazım ve İmam Cevat (as) kutsal türbelerinin göz kamaştıran ihtişamı insanı kendine cezbe diyor. Akşam yemeği için kutsal mekândaydık. Yine muhtemel kadir gecelerinden birsiydi. Maneviyatın doruğa çıktığı kutsal ayın içinde, peygamber evlatlarının kabirlerinin yanında ve kadir gecesinde bütünleşmek büyük saadet değil de nedir? Hamdolsun alemlerin rabbine..
 


Bağdat ziyaretimiz kapsamında Şeyh Abdulkadir Geylani'nin türbesine de kısa bir ziyarette bulunup türbe sorumlusu şey görüştük. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Müslümanların birliğine vurgu yaparak bu toprakları Şii Sünni diye bölmeye çıkışanların başarıya ulaşamayacağını söyleyerek farklılıkların zenginlik olduğunu asıl tehlikenin ise farklılıkları düşmanlık sebebi sayan anlayışta yattığının altını çizdi. Gittiğimiz her yerde zulmün ve zalimin karşısında, mazlumun yanında durmanın önemi vurgulanarak birlik ve beraberlik mesajları verildi.

Görüşmenin hemen ardından çok önemli bir ziyaret daha gerçekleştirdik.

Bu ziyaret Bağdat'ın Kerrada bölgesinde bulunan Süryani Katolik El Nejat Kilisesiydi. Bu kilise geçtiğimiz Nisan ayında kanlı bir eylemle sarsılmıştı. El Kaide terör örgütüne bir intihar bombacısının Pazar ayini sırasında içeri girip üzerindeki düzeneği patlatması sonucu 40 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı.

Kilise Papazı olayı anlatırken gözleri doluyordu. Bombanın tesiriyle eylemcinin necis bedeninin parçaları hala kilisenin duvar ve tavanında duruyor. Bu olayı şiddetle lanetlediğimizi ifade ederek geçmiş olsun dileğinde bulunduk.

Kilise papazı hiç bir dinde bunun yerinin olmadığını vurgulayarak terörün tüm insanlığın ortak sorunu olduğunu vurguladı. Ziyaretin kendileri için çok anlamlı olduğunu vurgulayarak bu tür zihniyetlere pirim vermemek için medya mensuplarının toplum ve kanaat önderlerinin özellikle genç nesli uyarması gerektiğini söyledi.

Seyyid Salih El Hekim ise önce kutsal mekanlara saldırmak suretiyle Şii Sünni savaşı çıkarmak istendiğine dikkati çekerek bunu başaramayınca bu kez gördüğünüz gibi kiliselere saldırmak suretiyle bu kez de Müslüman Hıristiyan savaşı tezgahladılar ama şükürler olsun ki buna da muvaffak olamadılar diye konuştu.

Terör eylemi sebebiyle geçici olarak farklı bir yerde ibadet ettiklerini vurgulayan kilise papazı Irak Hükümetin de yardımıyla kısa bir zaman sonra yine bu kadim kilisenin ibadete açılacağını ifade etti.

Irak Parlamentosu Dış ilişkiler Komisyonu Başkanı Humam Hamoudi de heyetimizi kabul edenler arasındaydı. Sözlerine “Sizleri Irak Parlamentosunda ağırlamak isterdim” diye başlayan Hamoudi 2012 yılında kutsal Necef kentinin İslam Kültür Başkenti olacağını vurgulayarak 1000 yıllık ilim havzası olan bu kutsal kentin yeni yüzüyle tüm insanlığa ışık saçacağını söyledi. Hükümetin bu konuda büyük bir özveriyle çalıştığına vurgu yaptı.

Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı yürüttüğü sınır ötesi hava hareketini değerlendirerek bu konudan kendilerinin de rahatsız olduğunu ancak Irak'ın kuzeyindeki PKK kamplarını kontrol edecek sayıda güvenlik güçleri olmadığını belirtti. Türkiye Irak ve ABD arasında kurulan üçlü mekanizmanın daha etkin çalıştırılması gerektiğini söyleyen Hamoudi, "Sınır geçmek Irak’ın egemenliği açısından ciddi bir konudur. Bu bölgelerde yasa dışı gruplar bulunması bizi de rahatsız ediyor" diye konuştu.

Görüşmenin ardından Hamoudi Cem Vakfı Genel Müdürü Hıdır Akbayır, Prof. Dr. Abdul Kerim, yazar Ahmet Turgut ve şahsıma Hz. Ali'nin sözlerini içeren bir kitap hediye etti.

Gezinin finalini Irak İslam Yüksek Konseyi Başkanı Seyyid Ammar el Hekim’le görüşerek tamamladık. El Hekim heyeti kabulünde önemli mesajlar vererek ziyaretten duyduğu memnuniyeti deli getirerek, çeşitli konuları değerlendirirken basın temsilcilerinden Irak'ın olumlu yönlerine değinilmesini istedi. Irak'ta sadece patlamalar ve siyasiler arasındaki tartışma görüntülerinin nakledilmesini eleştiren el Hekim, tüm zorluklara rağmen ülkedeki çalışma ve ekonomik gelişmelere de vurgu yapılmasını istedi.

22 Ağustos 2011 tarihinde Bağdat'taki ofisinde başta Türkiye'den olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen basın mensupları, akademisyenler ve sanatçılarla görüşen el Hekim gözleriyle gördükleri Irak'ı tam anlamıyla anlatarak olumlu gelişmelerin de kameralar aracılığı ile yansıtılmasını istedi.

Seyyid Ammar el Hekim Türkiye'ye stratejik ortak gibi baktıklarını ve Türkiye'nin tecrübesinden faydalanarak iki ülke halkının kalkınmasını istediklerini açıkladı.

El Hekim Peygamber ve Ehli Beyt sevgisi etrafında birleşmenin zaruretine işaret ederek bunun bir buluşma noktası olabileceğini Kur’anın da mozaik yapı ve çeşitliliğe vurgu yaptığını kaydederek Irak'ın gücünün de çeşitli mezhep ve kavimlerden geldiğini ancak insanlar arasında mezhep ve ırk ayrımı  yapmanın çok tehlikeli olduğuna vurgu yaptı.

Kurulduğu günden bu yana hep ilklere imza atan Zeynebiye’nin tarihi ırak çıkarmasıyla bir ilke daha imza atmış oldu. Allah’a sonsuz hamd-u sena, onun seçkin Peygamberi Muhammed Mustafa (sav) ve Pakize Ehli Beytine selat-u selam olsun.. Bu geziye yurt içi ve yurt dışından iştirak eden bir birinden kıymetli bütün basın mensuplarına, önemli kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine, El Hikme Müessesesi Dış İlişkiler sorumlusu Seyyid Salih El Hekim’e, Türk Hava Yolları Ortadoğu temsilciliğine, Zeynebiye basın yayın ve halkla ilişkiler adına teşekkür ediyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.