Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Caferilerin Haklarının Peşini Bırakmam!

İstanbul Esenyurt'taki Allahuekber Ehlibeyt Camii açılış töreninde Ehlibeyt dostlarına seslenen İstanbul Milletvekilimiz Ali Özgündüz, Caferi camilerine gönderilen yazıya sert tepki göstererek, ?Kimse din ve vicdan özgürlüğüne aykırı hareket edemez; bu işin peşini bırakmam.? dedi. 

27 Temmuz 2011
Caferilerin Haklarının Peşini Bırakmam!

İstanbul CHP Milletvekili Ali Özgündüz ise Caferi camilerinin haklarının takipçisi olduğunu vurgulayarak, anayasa ile güvence altına alınan inanç özgürlüğüne kimsenin zarar veremeyeceğini belirtti:

Sayın Türkiye Caferileri Lideri Selahattin hocam, sevgili belediye başkan yardımcım, değerli yurtdışından gelen değerli seyitlerimiz, sayın âlim arkadaşlarım, dernek başkanlarımız ve değerli cemaat; hepinizi sözlerime başlarken saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada; şükür ezan okunacak, namaz kılınacak güzel bir camimizin açılışı için aranızdayım, mutluyum. Türkiye’de biliyorsunuz yüz bin camiden her gün ezan okunuyor. Ne güzel! Bütün camilerimizde de Ehlibeyt’in, Resulullah efendimizin isimleri yazılıdır. Bu yurt İslam yurdudur. Şükür. Kurtuluş Savaşı’nı veren atalarımız; Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, bu yurdu bizlere İslam yurdu olarak bırakmışlar. Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı’nı veren başta Gazi Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bu rejim, bu demokratik cumhuriyet rejimi şükür ki var. Bu rejim korunmalıdır. Görüyorum ki bazı sıkıntılarımız var. Fakat laik demokratik cumhuriyet rejimi herkese din ve vicdan özgürlüğü tanıyan bir rejimdir. Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda altına imza attığı uluslar arası insan hakları sözleşmeleri ve anayasasına göre de; herkes din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Dolayısıyla bu rejimin bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı da bu rejimin ilkelerine uygun davranmak zorundadır. Sizin kendi özel mülkiyetiniz sayılan, kendi paranızla yaptırdığınız, arsasını aldığınız, devletten herhangi bir katkı almadığınız camilerinize el konulması hukuksal olarak evrensel hukuk açısından –değerli hocamızın da söylediği gibi- anayasamız açısından mümkün değil, böyle bir endişeniz olmasın.”

Bu işin peşini bırakmayız!

Buradan bir siyasi olarak söylüyorum. Bunun peşini bırakmayız. Türkiye’de bulunan üç milyon Azeri-Caferi, yirmi milyon Alevi can, kendi mülkiyetine, inanç hakkına tecavüzü kabul etmez. Bu ülke bizim ülkemizdir. Bu ülke belli tarikatların, cemaatlerin egemen olduğu bir ülke olamaz! Dolayısıyla sizler, âlim arkadaşlarım ve toplum bir olduğu sürece böyle bir endişeniz olmasın. Birliğinizi koruyun. Bu konuda yasal olarak yapacağımız çok şeyler vardır eğer böyle bir girişimde bulunurlarsa. Âlim arkadaşlarımız bu tür çağrılara bana göre kulak asmasınlar ve katılmasınlar, gitmesinler. Yani buradaki muhatap daha çok dernektir. Dernekler de Diyanet İşleri Başkanlığı’na değil İçişleri Bakanlığı’nın denetimine tabiidir. Oraya bağlıdır. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı’ndan, valilikten gelmeyen hiçbir tebligata itibar etmesinler. Yasal değildir! Ben bu inanca mensup bir Caferi olarak bunu biliyorum ki; Caferilik inancına göre, bir yerden atanan imamın arkasında namaz kılınmaz. –İnançsal açıdan- Bugün İran’da ve Irak’ta da camiler toplumundur. Bizim de itikadı açıdan, inançsal açıdan böyle bir zorunluluğumuz vardır.  O nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın atadığı bu imamlarla bu camileri yürütmeyi düşünüyorlarsa bu mümkün değildir! Ancak eğer böyle olursa biz o zaman inşallah yine anayasa yapım aşamasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nı tartışmaya açacağız.

Müdahale İnanç Hakkına Tecavüz Olur

Üç-dört bakanlığın bütçesi kadar bütçesi olan bir Diyanet İşleri Başkanlığı, belli bir mezhebin Sünni Hanefi mezhebi ve o mezhep içinde de belli bir ekolün Diyanet İşleri Başkanlığı olacaksa; bu laik rejimin Diyanet İşleri Başkanlığı olmaz! O zaman bunun kaldırılması, ıslah edilmesi gerekir demektir. Dolayısıyla öyle bir endişeniz olmasın. Bu yönde ben bir Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak bu konuya sonuna kadar şiddetle karşı çıkarım. Hukuksal anlamda, evrensel hukuk anlamında, anayasamız anlamında bu mümkün değil.

Bugün apartmanlarda insanlar inançlarını yaşamak için kilise açarken, sinagog açarken, daha önce kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gündemdeyken, Rum Yetimhanesi’nin mülkiye devredilirken sizin tapunuza müdahale etmek, mülkiyet hakkına tecavüzdür. İnanç hakkına tecavüzdür. Fakat bunu da bilin ki –az önce değerli âlim arkadaşım dedi- nedense dini motifli, muhafazakâr gözüken daha çok İslami yaşadığını iddia eden iktidarlar döneminde bu tür sorunlar yaşanıyor. Demek ki bu rejim, demokratik cumhuriyet rejimi korunmalı, siz de daha çok sahip çıkmalısınız ki diğer tarafa kaydığı zaman en çok siz zarar göreceksiniz. Herkesin inancını yaşaması bizim partimizin bakış açısında herkes inancında, kültüründe özgürdür. Kimsenin inancına, kültürüne müdahale edilmeyecektir. Ama bu da siyaset malzemesi yapılmayacaktır! Bu vesileyle bu camimizin, ülkemizin birliği, toplumumuzun birliği açısından faydalı olmasına, birliğimize inşallah katkıda bulunacaktır. Bu camii için emek sarf edenlere huzurunuzda sevgiyle selamlarken, sizlerin Resulullah ve onun Ehlibeyti yolunda yapacağınız çalışmalardan dolayı da sizleri tebrik ediyorum. Başarılar sunuyorum ve sizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Teşekkür ediyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.