Bahreyn'deki rejim karşıtı büyük eylemler, Şii yerleşimlerinde gençlerle polis arasında yaşanan çatışmalara döndü. Ancak Bahreyn yönetiminin saldırıları durmak bilmiyor.

Eyleme katıldıklarını vücutlarına aldıkları yaralardan tespit eden Bahreyn güvenlik kuvvetleri, saldırılarını arttırdı. Ayrıca doktorları, avukatlar ve oyuncuların da aralarında bulunduğu en az bin kişi cezaevine konuldu.

Bahreyn rejiminin Kaddafi'ninkinden çok daha kötü olduğunu ifade eden Bahreyn İnsan Hakları Merkezi'nden Nebil Recep, "Bahreyn'de olanlar kesinlikle Libya'dan daha kötü durumda. Çünkü Libya diktatörü kendi halkını kendi askeriyle öldürüyor fakat bizim diktatörümüz, kendi insanlarını öldürmek için kanlı baskına ortak etmek için diğer baskıcı rejimleri (Suudi Arabistan) davet etti" dedi.

Bahreyn, ordusunu Suudi Arabistan'ınkinden ayırmanın güç olduğunu belirtse de insan hakları savunucusu Recep, son gelişmelere bakıldığında Suudi rejiminin yönetim karşıtı eylemlerde çok önemli bir yerde olduğunu ifade etti ve ekledi:

"Bahreyn'de tarihinde bugüne kadar hiç olmamış yeni olan olaylara baktığınızda Suudi ordusunun yöntemini görebilirsiniz... Camilerin yıkılması, ibadet edilen yerlerin yerlebir edilmesi. Bu, Bahreyn'de olmayan Suudi Vahabizm'inin bir ürünü.

Bahreynlilerin kendi topraklarında yabancı askerleri hiç hoş karşılamadığını ifade eden Recep, Suudi Arabistan'ı kendi içişlerine karışmaktan vazgeçmeye çağırdı. Suudi askerlerinin gelmesiyle işlerin daha karmaşık hal aldığını ifade eden Recep, Suudi askerlerinin ülkede kalmaya devam ederek bir sonuca varamayacaklarını kaydetti.

Cezaevinde işkence

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, tutuklulara çok sert işkence yapıldığını belirtti ve Bahreyn yönetimini insan hakları savunucularına ve siyasi aktivistlere saldırmaktan derhal vazgeçmeye çağırdı.

Rejim karşıtı eylemlerin başlamasından bu yana yüzlerce Şii'nin tutuklandığını belirten Pillay, "Tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı. Gözaltına alınan herkes yargılanacağı yasal bir kurumun karşısına çıkarılmalı" dedi.

Ellerinde çok fazla işkence kanıtı bulunduğunu kaydeden Pillay, işkencelerin araştırılması için acilen bağımsız bir soruşturma grubunun kurulması gerektiğini dile getirdi. Gözaltında en az 4 kişinin öldüğünü belirten Pillay, insan hakları örgütlerinin bu sayının çok daha fazla olduğunu kendilerine ilettiklerini ifade etti.