Suriye'deki gelişmeleri yakından takip eden bir isim de Hariri. Hariri, Suriye'deki muhaliflere silah ve para desteği sağlıyor. Suriye devlet televizyonu, geçtiğimiz ay, ele geçirilen üç silahlı örgüt üyesinin Sa’d Hariri liderliğindeki el-Mustakbel Partisi milletvekillerinden Cemal Cerrah’tan Suriye’de sabotaj eylemleri gerçekleştirmek üzere silah ve para yardımı aldıklarına dair itiraflarını yayımlamıştı.

Lübnan'da Hariri'nin gelişmelerden duyduğu heyecan boşuna değil. Bütün imkanlarını Suriye'nin düşmesi için seferber etmiş durumda. Eğer Esad rejimi düşerse, İsrail'e karşı direnen grupların gücü azalacak, Siyonist uşakları güçlenecek. Bu durum da Hariri için bulunmaz bir nimet.

Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesinin bildirdiğine göre Lübnan’ın eski Başbakanı Sa’d Hariri’nin 2008 yılında görüştüğü Amerikalı diplomattan Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istediği bilgisi yer alıyor.

Lübnan’da 2008 yılının mayıs ayında yaşana olaylar sırasında Amerika’nın Beyrut Büyükelçiliğinden bir diplomatla görüşen el-Mustakbel Partisi Lideri Sa’d Hariri, Washington’dan Suriye’ye karşı daha sert müdahalelerde bulunmasını istedi.

Hariri’nin iki danışmanının yanı sıra Nadire Hariri’nin de katıldığı görüşmede Hizbullah’ın birkaç saat içerisinde ülkede kontrolü sağladığı 2008 yılının mayıs ayındaki olaylarla ilgili olarak Washington’un verdiği tepkiyi yetersiz ve umutsuzluk verici bulduklarını belirten Sa’d Hariri’nin, “Amerika’nın Lübnan’da değil, Suriye’de birtakım adımlar atması gerekiyor. ABD’nin yapması gereken, bir savaş uçağını tehdit olarak Şam üzerinde uçurmasıdır. 14 Martçı güçlerin Amerika’nın güçlü olmaları yönündeki teşviklerine değil, açık bir tavır takınmasına ihtiyacı var” dediği bildiriliyor.

Görüşmeye katılan Hariri’nin danışmanlarından Attas Kuri’nin de Amerikalı diplomattan Suriye’de bir uçuşa yasak bölge oluşturmalarını ve Suriye’ye yönelik yaptırımları ağırlaştırmalarını istediğinin belirtildiği belgede ayrıca Lübnan Güçleri adlı Hariri müttefiki grubun Lideri Semir Ca’ca’nın da Beyrut’taki Amerikan büyükelçiliğine giderek milislerinin silahlandırılmasını istediği ve görüştüğü Amerikalı diplomatlara “Biz, yenilgiyi zafere dönüştürebiliriz” dediği belirtiliyor.