İran meclisinde yapılan açık oturum sonrasında Suudi Arabistan ve Batının bölgedeki faliyetlerini eleştiren bir bildiri yayımlandı. 200 milletvekilinin katıldığı oturumda, ''İslam dünyasının, Libya, Yemen ve Bahreyn'de halkın merhametsizce öldürülmesinden dolayı yas tuttuğu ve yüreğinin kan ağladığı'' belirtildi.

Bildiride Suudi Arabistan kasdedilerek, ''Müslümanlara yönelik katliam ve zulümlerin, kendilerini İslam ülkelerinin hakimi olarak gösterenlerin eliyle yapılmasının tüm Müslümanları yasa boğduğu ve kalplerini yaraladığı'' görüşüne yer verildi.

Batının, insan hakları savunuculuğu iddiasıyla katiller, uyuşturucu kaçakçıları ve teröristlerin idamı karşısında ''timsah gözyaşı'' döktüğünü savunan bildiride, bölgenin ABD ve İngiltere'nin doğrudan ve dolaylı emirleriyle kan gölü haline geltirildiği ifade edildi.

Suudi Arabistan'ın Bahreyn'e askeri müdahalesinin ''işgal'' olarak nitelendiği bildiride, ''Irak, Kuveyt, Lübnan, Afganistan, hatta Suudi Arabistan halkının yanı sıra diğer birçok ülkenin Suudi ordusunun Bahreyn halkına karşı işlediği vahşice cinayetleri kınadıkları'' belirtildi.

Bildiride ayrıca şu görüşlere yer verildi:

* ''Suudi Arabistan ordusu, kültür ve İslami gayretten yoksundur. Tüm Müslümanlar, işgalcilerin bir an önce Bahreyn'i terk etmesini istiyor.''

* ''Suudi Arabistan ordusunun marifet ve kudreti varsa, siyonist İsrail rejiminin, mazlum Filistin halkına yönelik cinayetleri karşısında boy göstersin. Savunmasız Bahreyn halkının evine saldırı, kadınların, yaşlıların mahremiyetlerine tecavüz, silahlı bir gücün kudretini değil, aksine onun zayıflığını ve çaresizliğini gösteriyor.''

* ''Bizler, Merce-i Taklid ve ilim havzalarıyla tek ses halinde, bu cinayetleri kınadığımızı belirtiyor, bölge, özellikle mazlum Bahreyn halkının hafızasının, bunları tarihe kaydedeceğini, bu zulüm ve cinayetlerin sonuçlarının yine bizzat zalimlere döneceğini ilan ediyoruz.''