Erdoğan, Irak Ulusal Meclisi'nde yaptığı konuşmaya, Meclis üyelerini selamlayarak başladı. Erdoğan, ''Sizlerin şahsında, tüm Iraklı kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Esselamualeyküm ve rahmetullahi ve berekatüh'' dedi.
Irak Meclisi'nde bulunmaktan, Irak'ın değerli temsilcilerine hitap ediyor olmaktan büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Meclis çatısı altında, sadece Meclis üyelerine değil, onların temsil ettiği bütün Iraklılara seslendiğini belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu Meclis, Irak'ı temsil ediyor. Bu Meclis, Irak halkının iradesini temsil ediyor. Irak halkının tercihiyle takdiriyle şekillenmiş bu Meclis, aynı zamanda Irak'ın emanetini de omuzlarında taşıyor. Buradaki her müzakere, her uzlaşma, çıkarılan her yasa, Irak'a ve Irak halkına istikamet verecek, Irak'ın geleceği işte bu çatı altında belirlenecektir. Türkiye olarak, bölgemizde, seçimlerle işbaşına gelmiş, milletin hür iradesini temsil eden, demokrasi yolunda kararlı adımlar atan böyle bir parlamentonun bulunmasından çok büyük bir heyecan ve aynı zamanda gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Irak'ı ve Irak halkını, demokrasi yolunda katettiği mesafeden dolayı bu vesileyle yürekten tebrik ediyorum.''
Bağdat şehrinin ilk isimlerinden birinin ''Medinetüs Selam'', yani ''Barış Şehri' olduğunu ifade eden Erdoğan, Bağdat'ın, yüzyıllar boyunca, ilmin, sanatın, mimarinin, estetiğin merkezi olduğunu, tarihin en büyük medeniyetlerine başkentlik yaptığını, Binbir Gece Masallarına dahi konu olduğunu belirterek, ''Bizim ortak medeniyetimizin gurur abidelerinden biridir'' ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti.
''Bir Türk, nasıl İstanbul'la gurur duyuyorsa, inanınız, aynı derecede Bağdat'la, Bağdat'ın sahip olduğu kadim medeniyetle de gurur duyar. Basra, Bağdat, Necef, Samarra, Erbil, Kerkük, Musul, Süleymaniye ve diğer tüm Irak şehirleri, bize bizim şehirlerimiz kadar yakın şehirlerdir. Biz, Türkler olarak, 'Ana gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz' deriz, 'Sora sora Bağdat bulunur' deriz, 'Aşıka Bağdat sorulmaz' deriz. Biz kardeşiz sevgili vekiller, biz kardeşiz sevgili Iraklılar. Ortak tarihimizle, ortak medeniyetimizle bizler kardeşiz. Daha geçtiğimiz hafta, Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de şehit olan askerlerimiz için bir tören düzenledik ve onların mübarek kabirlerini ziyaret ettik. O mezar taşlarında, Türkiye'nin 81 vilayetinden isimler vardı. O mezar taşlarında, Saraybosna'dan, Kudüs'ten, Bakü'den, Beyrut ve Şam'dan isimler vardı. Yine o mezar taşlarında, Bağdat'tan, Basra'dan, Kerkük ve Musul'dan isimler vardı. Nasıl ki Kutul Amare'de Irak topraklarını birlikte savunduysak, Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, nasıl orada muhteşem bir zafer kazandıysak, aynı şekilde Çanakkale'de de Türkiye topraklarını biz hep birlikte savunduk.
Şunu özellikle bilmenizi isterim, biz nasıl Bağdat'ın ihtişamıyla gururlanıyorsak, aynı şekilde Bağdat ağladığında da biz gözyaşı döküyoruz. Irak'ın huzuru nasıl bizim huzurumuzsa, biliniz ki Basra'nın harap olması, bizim gönül yuvamızın harap olmasıdır. Burada, Bağdat'ta, Irak'ta, her hangi bir can toprağa düştüğünde, emin olunuz, bizim canımızdan can kopuyor. Bağdat'a geceleri bombalar yağarken, emin olunuz, yüreğimiz parçalanıyor. Dicle kan olup akarken, Basra Körfezi'ne değil, aslında bizim yüreğimize, bizim ciğerimize akıyor. Samimiyetle söylüyorum, Irak'ta meydana gelen patlamalar, katliamlar, kardeşin kardeşe yönelik saldırıları bizi derinden sarsıyor.
Aynı kıbleye, Mekke-i Mükerreme'ye dönüp, aynı ayetlerle ibadet edenler birbirlerine silah doğrulttuğunda, camiler, caddeler kan gölüne döndüğünde inanın yüreğimiz burkuluyor. Iraklı kardeşim bunu bilmiyor olabilir. Ben burada, Irak'ın en yüce çatısı altında söylüyorum, Irak'ta, camilerde, caddelerde her bir bomba patladığında, Türkiye'nin gençleri, yaşlıları, çocukları, kadınları inanın iki büklüm olup göz yaşı döküyor. Sadece Ankara'nın, İstanbul'un, İzmir'in, Diyarbakır'ın çocukları değil, Beyrut'un, Kahire'nin, Saraybosna'nın, Mekke ve Medine'nin çocukları da Bağdat için ağlıyor. Ben eminim ki inanıyorum ki, Irak'ta patlayan her bomba, yitirilen her can için, arş-ı ala'da melekler dahi göz yaşı döküyor. İlahi mesaj son derece açık sevgili kardeşlerim, Allah Teala diyor ki, 'İnnemel müminûne ıhveh-müminler ancak kardeştirler'. Yine diyor ki Kur'an-ı Azimüşşan, 'Vellezine meahü, eşiddaü alel küffari ruhemaü beynehum-Peygamberle birlikte olanlar, küffara karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidir'. Ben, bunun üzerine söz olduğuna inanmıyorum. Evet. İnnemel müminûne ıhveh. Bu mesaj, her türlü siyasetin üzerindedir. Bu mesaj, her türlü çıkar ilişkisinin üzerindedir. Bu mesaj, her türlü rekabetin, anlaşmazlığın üzerindedir.''
-''BU MECLİS, IRAK İÇİN DE TÜM BÖLGEMİZ İÇİN DE BİR UMUTTUR''-
Bu topraklarda kanların en mübareği, Hazreti Peygamberin torunu Hazreti Hüseyin'in, Ehlibeyt'in, Ashab-ı Kiramın, Hazreti Ali'nin kanının aktığını belirten, ders almasını, ibret almasını bilene, bunların kafi geleceğini söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz, Bağdat'ı, Basra'yı harap eden yeni Hülagu'lar, yeni Yezid'ler, yeni İbni Mülcem'ler görmek, duymak, işitmek istemiyoruz. Yeni Halepçe'lere, yeni Felluce'lere şahit olmak istemiyoruz. İşte şurada, yanı başımızda, Bağdat'ın türbelerinde, nice sahabe-i kiramın kabri var. Necef'te, Kerbela'da, Samarra'da, Basra'da, Kerkük'te nice ulu insanın mezarı var. Hazreti Ali'nin, Hazreti Hüseyin'in, Harun Reşit'in, Bişr-i Hafi'nin, Mevlana Halid-i Bağdadi'nin, İmam Azam'ın, Abdülkadir Geylani'nin topraklarında biz daha fazla kan, öfke, şiddet, gözyaşı görmek istemiyoruz. Türkçe'nin en büyük şairi, hem İstanbullu, hem Bağdatlı Fuzuli diyor ki 'Ya Rab, bana cism-ü can gerekmez, canan yok ise cihan gerekmez'. Dostlarımızın huzuru yoksa, bizim de huzurumuz olmaz. Dostlarımız ne kadar huzurluysa, biz de o kadar huzurlu oluruz. İşte bu Meclis, Irak için de tüm bölgemiz için de bir umuttur. Bu Meclis, sizler, yeniden büyük Irak için, muhteşem Bağdat için, yeniden Bin Bir Gece Masalları'nı yaşatmak için güçlü bir umutsunuz. Sizden, sadece Iraklılar değil, bizler de umutluyuz. İstanbul'un çocukları sizi izliyor. Darfur'un, Kabil'in çocukları sizi izliyor. Gazze'nin, Ramallah'ın, Eriha'nın, Kudüs'ün, çocukları inanın sizi izliyor. Sizler kucaklaştığınızda, emin olun Filistin kucaklaşıyor. Sizler kucaklaştığınızda emin olun Afganistan kucaklaşıyor. Sorumluluğunuz büyük, üzerinizdeki emanet çok ağır. Ama ben, bu Meclis'in, sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getireceğine, Irak'ı kucaklaştıracağına, Kerkük, Bağdat, Necef, bütün Irak için örnek bir dayanışma sergileyeceğine yürekten inanıyorum.''
Başbakan Erdoğan, bir Arap atasözü olan ''Ev alma komşu al''ın Irak'ta gerçek ifadesini bulduğunu belirterek, ''Ve yine diyor ki Araplar 'Men kane carehu bi hayr, ve hüve bi hayr -Komşusu hayır içinde olanın, kendisi de hayır içindedir'. İşte Türkiye olarak, Irak'a tamamen bu hissiyat içinde yaklaşıyoruz. Tıpkı Libya'da olduğu gibi biz, Irak'a baktığımızda, petrol değil, farklı inançlar, farklı mezhepler, farklı etnik kökenler değil, bir bütün halinde kardeşlerimizi görüyoruz'' diye konuştu.
-''BİRİKİMİMİZİ PAYLAŞMAYA HAZIRIZ''-
''Türkiye'nin, toprak bütünlüğü korunmuş, siyasi birliği sağlanmış, komşularıyla barışık ve uluslararası toplumla bütünleşmiş, halkı ve bölgesi için güvenlik, istikrar ve refah üreten bir Irak'tan başka hiçbir şey görmek istemiyor'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Irak'ın bağımsızlığını, siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü her zaman kuvvetli biçimde destekledik. Irak'ta güvenlik ve istikrarı her zaman gözettik. Irak'taki tüm kesimlere eşit mesafede durduk. Iraklı kardeşlerimizin her daim yanında olduk. Etnik kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun Iraklı kardeşlerimizi muhabbetle kucaklıyoruz. Her birinin güvenliğini ve refahını, Türk halkının güvenliği ve refahı gibi aziz görüyoruz. Bundan sonra da Irak?ın hayrını dileyecek, Irak'ın hayrı için çalışmaya devam edeceğiz. Yeni hükümetin, Irak halkının karşı karşıya bulunduğu güvenlik, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların çözülmesi yönünde göstereceği çabalara her türlü desteği vereceğiz. Demokrasilerde kuvvetler ayrımı prensibi çerçevesinde, Meclise ne kadar büyük sorumluluklar düştüğü hepimizin malumudur. Gerçekleştirmeyi öngördüğünüz reformlar konusunda sizlerle tecrübe birikimimizi paylaşmaya hazırız. Bu amaçla, Meclislerimiz arasındaki işbirliğine de azami özen göstermeliyiz. Dostluk grupları marifetiyle parlamentolar arası işbirliğini daha da güçlendirmeliyiz.''
Bütün bu hususları Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ile de ele alma imkanını bulduğunu, Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile de çok önemli ve çok değerli görüşmeler yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki işbirliğini en üst seviyeye çıkartmak hususunda tam bir mutabakat içinde olduklarını bildirdi.
Türkiye'nin elektrik başta olmak üzere, Irak'ın ihtiyaçlarının en hızlı şekilde karşılanabilmesi amacıyla ciddi bir çaba içerisinde olunduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, beraberinde 160 işadamı ile geldiğini ve İş Forumu çerçevesinde somut işbirliği imkanlarının aranacağını söyledi.
Ziyareti hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, ''Yarın, Ayetullah Sistani'yi Kutsal Kent Necef'te ziyaret edeceğim. Oradan Kürt kardeşlerimizle beraber olmak üzere Erbil'e geçecek, orada, Türk iş adamlarının bazı yatırımlarını açacağım. Kardeş iki ülkenin çok daha fazla alanda işbirliği içinde olması için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz ve yapacağız'' diye konuştu.
-''TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE''-
Konuşmasında terör konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, ''Irak'la işbirliğimizin güçlendirilmesinin ve derinleştirilmesinin önündeki en önemli engelin, Kuzey Irak'ta kendisine yer edinen terör örgütü olduğunu sizler de biliyorsunuz. Artık terör örgütünün, Irak ile aramızda bir şer odağı olarak kalmasını istemiyoruz. Biz, ülke içinde, milli birlik ve kardeşlik projesiyle, terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırıyor, demokratikleşme adımlarıyla kardeşliği pekiştiriyoruz. Bu noktada, Irak'la daha fazla dayanışma içinde olursak, bölgesel anlamda da kardeşliğimiz pekişecek ve yücelecektir. Kuzey Irak'ta yer edinen terör örgütüne karşı ortak mücadele vermemizin gereğini özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum'' şeklinde konuştu.
Ziyaretinin Türkiye ile Irak arasında yeni bir dönemin başlangıcı olmasını dileğinde bulunan ve ''Irak'ın, tıpkı Türkiye gibi, demokrasi, insan hakları ve kardeşlik zemininde güçlenmesini, refah, huzur, istikrar ve güvenliğe en ideal şekilde kavuşmasını temenni ediyorum. Yüce Meclisinizi, siz değerli vekilleri, sizin şahsınızda tüm Irak halkını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum'' diyen Erdoğan, konuşmasını, ''Vatanım, vatanım, heybet ve güzellik, yücelik ve ihtişam senin tepelerinde, senin tepelerinde hayat ve kurtuluş, sevinç ve umut senin havanda, senin havanda görecek miyim, görecek miyim seni? Barış ve refah, zafer ve gurur içinde'' dizelerini Arapça söyleyerek bitirdi.
Erdoğan'ın konuşması milletvekillerince ayakta alkışlandı. Başbakan Erdoğan daha sonra Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ile bir araya gelerek bir süre görüştü.