Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği özel demeçte, halk oylamasının sonucunu, "Ülkem için yeni bir dönem başlıyor" sözüyle yorumladı.
Gül, La Repubblica'daki demecinde, Anayasanın bazı maddelerinde değişiklikler öngören pakete halk oylamasında çoğunluk tarafından "Evet" denilmesiyle ilgili olarak, "Ortaya çıkan tercihi kabullenmek lazım. Ben öteden beri Türkiye'de anayasanın siviller tarafından hazırlanması gerektiğini söyledim. Hep bunun savunucusu oldum. Yeni bir anayasa ihtiyacının, öteden beri önemli ve de ülke gündeminde baş sırada olmasının nedeni de budur" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, "Tüm maddeler, AB süreci çerçevesinde Türkiye'nin standartlarını Avrupa düzeyine getirmeyle alakalı" ifadesini kullandı.
Gazetede, "Avrupa ve sivil haklar: Artık benim ülkem için yeni bir dönem başlıyor" başlığıyla sunulan özel söyleşide Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'le ilişkiler ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik müzakereleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
Gül, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırının ardından İsrail-Türkiye arasında yaşanan gerilimden hareketle "Acaba Türkiye Batı'dan uzaklaşmakta mı?" sorusuna karşılık, "Bu asla doğru değil. Gazze'ye uygulanan ambargo yüzünden orada yaşanan insanlık trajedisine ilişkin kaygıları dile getirmek, Türkiye'nin uzaklaştığı anlamına gelmez. Tam tersine bu, Batı dünyasının değerlerini paylaşmakta olduğumuzu gösterir" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Gül, "Bizim İsrail ya da İsrail halkıyla herhangi bir problemimiz yok. Mesele, İsrailli siyasetçilerin bizim asla hemfikir olmadığımız uygunsuz tercihlerinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.
Gül, "İsrail'le ilişkiler düzelebilir mi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bizim Ortadoğu'da barışa pekçok katkımız olmuştur. Ancak tahlili, filo meselesiyle sınırlı tutmak gerekiyorsa, Türk gemilerinin uluslararası karasularında bir ülkenin askerlerinin saldırısına uğradığını ve neticede ölenler olduğunu söylemek durumundayız. Bu olguyu görmezlikten gelemeyiz. Eğer iyi niyet varsa, özür dilenirse, ekonomik tazminat çözümlenirse, hatalar kabullenilirse, tüm bunlar ilişkilerin onarılmasına elbette yardımcı olacaktır".
MÜZAKERELERİN YAVAŞLAMASINDA AB'NİN SORUMLULUĞU DAHA BÜYÜK
Cumburbaşkanı Gül, AB ile ilişkiler konusunda da Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinde son dönemdeki yavaşlamada "AB'nin sorumluluğunun daha büyük olduğunu" belirtti.
Gül, Ankara'nın AB'yle bütünleşme konusunda önemli adımlar attığına işaretle, "Ancak ben kaygılı değilim. Türkiye önemli bir yola koyulmuştur. Bugün daha demokrat bir ülkeyiz. Standartlarımızı yükselttik. Türkiye'nin parlak bir geleceği var. AB'nin verdiği sözleri tutması, her iki kesim için de iyi olacaktır" dedi.
Gül, La Repubblica'daki demecinde, Anayasanın bazı maddelerinde değişiklikler öngören pakete halk oylamasında çoğunluk tarafından "Evet" denilmesiyle ilgili olarak, "Ortaya çıkan tercihi kabullenmek lazım. Ben öteden beri Türkiye'de anayasanın siviller tarafından hazırlanması gerektiğini söyledim. Hep bunun savunucusu oldum. Yeni bir anayasa ihtiyacının, öteden beri önemli ve de ülke gündeminde baş sırada olmasının nedeni de budur" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, "Tüm maddeler, AB süreci çerçevesinde Türkiye'nin standartlarını Avrupa düzeyine getirmeyle alakalı" ifadesini kullandı.
Gazetede, "Avrupa ve sivil haklar: Artık benim ülkem için yeni bir dönem başlıyor" başlığıyla sunulan özel söyleşide Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'le ilişkiler ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik müzakereleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
Gül, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırının ardından İsrail-Türkiye arasında yaşanan gerilimden hareketle "Acaba Türkiye Batı'dan uzaklaşmakta mı?" sorusuna karşılık, "Bu asla doğru değil. Gazze'ye uygulanan ambargo yüzünden orada yaşanan insanlık trajedisine ilişkin kaygıları dile getirmek, Türkiye'nin uzaklaştığı anlamına gelmez. Tam tersine bu, Batı dünyasının değerlerini paylaşmakta olduğumuzu gösterir" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Gül, "Bizim İsrail ya da İsrail halkıyla herhangi bir problemimiz yok. Mesele, İsrailli siyasetçilerin bizim asla hemfikir olmadığımız uygunsuz tercihlerinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.
Gül, "İsrail'le ilişkiler düzelebilir mi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bizim Ortadoğu'da barışa pekçok katkımız olmuştur. Ancak tahlili, filo meselesiyle sınırlı tutmak gerekiyorsa, Türk gemilerinin uluslararası karasularında bir ülkenin askerlerinin saldırısına uğradığını ve neticede ölenler olduğunu söylemek durumundayız. Bu olguyu görmezlikten gelemeyiz. Eğer iyi niyet varsa, özür dilenirse, ekonomik tazminat çözümlenirse, hatalar kabullenilirse, tüm bunlar ilişkilerin onarılmasına elbette yardımcı olacaktır".
MÜZAKERELERİN YAVAŞLAMASINDA AB'NİN SORUMLULUĞU DAHA BÜYÜK
Cumburbaşkanı Gül, AB ile ilişkiler konusunda da Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinde son dönemdeki yavaşlamada "AB'nin sorumluluğunun daha büyük olduğunu" belirtti.
Gül, Ankara'nın AB'yle bütünleşme konusunda önemli adımlar attığına işaretle, "Ancak ben kaygılı değilim. Türkiye önemli bir yola koyulmuştur. Bugün daha demokrat bir ülkeyiz. Standartlarımızı yükselttik. Türkiye'nin parlak bir geleceği var. AB'nin verdiği sözleri tutması, her iki kesim için de iyi olacaktır" dedi.