Değerli liderimiz, 3 Eylül Cuma günü İstanbul Halkalı’daki Zeynebiye Camii’nde binlerce kişiye seslendiği Cuma hutbesinde, Ramazan’ın son cuması olması münasebetiyle Kudüs’ değindi. Özgündüz, şunları söyledi:
“Pir-i Cemeran’ın ruhu şad olsun. Müslümanlara gösterdiği bir hedefti Kudüs; ki bu, Peygamber’in gösterdiği bir hedefti. Aziz Kudüs’ün kurtulmasına Müslümanların hiç olmazsa senede bir gün yoğunlaşması, bunun üzerinde düşünmesi amacıyla ilan edildi.
Müslümanların ilk kıblesi olduğu için kutsaldır, diyenler var. Ben bu görüşe katılmıyorum. Bu perspektiften bakarsan Kudüs bizim değildir, Yahudi’nindir. Olaya yanlış açıdan bakanlar var. Kıblenizden memnun idiyseniz, niye vazgeçtiniz? Sizin kıbleniz Kabe’dir? Peygamberin razı olduğu kıble Kabe’dir, orası bizim kıblemiz değil. Kabe’yi put ile doldurdukları için Peygamberimiz, Hicret’e ibadetini Kudüs’e yönelerek gerçekleştirdi. Ama bu durumdan da memnun değildi. Allah da bu memnuniyetsizliği görerek kıbleyi, Peygamberimizin memnun olduğu, sahiplendiği ve bağımsızlığının da işareti olan Kabe’ye, namaz üzerinde çevirdi.
Kudüs bizim için önemlidir. Çünkü Mescid-i Aksa tevhit evlerinden birisidir. Hz. İbrahim, hem Resulullah’ın soy babasıdır, hem de ümmetin manevi babasıdır. Hz. İbrahim o bölgede yaşamış ve orada defnedilmiştir. Peygamberimiz Miraç’a oradan yükselmiştir. Bu da bize bir işarettir. Bizim yüceliş, zilletten kurtuluş yerimiz orasıdır. Ayrıca on binlerce kimilerine göre yüz binlerce kişilik o günün şartlarında tam donanımlı, modern orduya karşı üç bin kişilik bir orduyu Peygamberimiz o diyara gönderdi. Peygamberimizin çok sevdiği Cafer-i Tayyar orada, Mute’de şehit oldu. O diyar bizim için önemli olmasaydı, Peygamberimiz, yüz bine karşı üç bini niye yollamıştı? Cafer, niye gidip kollarını, canını orda verirdi?
O da yetmedi Peygamberimiz, dünyanın en meşakkatli ordusunu hazırlatarak oraya yöneldi. Öyle ki “ceyşül üsre” (zorluklar ordusu) denilen bu ordu, tarihin en zahmetli ordusudur. Açlık, susuzluk, mesafe ve düşman gücü gibi tüm sıkıntılara rağmen Peygamberimiz o diyara gitti, orayı kurtarmaya.
Herkes ölüm yatağında, ordusunu, dostlarını, askerini etrafında görmek isterken Peygamberimiz, hayatının son anlarında lanetleme koyarak herkesi askere davet etmiş Zeyd’in oğlu Üsame komutasında o bölgeye gitmelerini emretmişti. Peygamber ölüm yatağında da orayı işaret etmişti.
Görüldüğü üzere Peygamberimiz, bize hep orayı işaret etmiştir. Orası bizim için önemlidir, Müslümanlar için önemlidir. Yahudi’yi öldürmeye değil ama Kudüs’ümüze sahip çıkmaya gitmeliyiz. Çünkü Peygamberimiz bize orayı göstermişti. İstanbul’u da göstermişti, şükür ecdat gelip burayı aldı; Allah bize de korumasını nasip etsin. Kudüs’ü de kurtarmayı bizim neslimize nasip etsin.
Kudüs bizim için önemlidir, önemlidir, önemlidir. O Pir-i Cemeran da, o Allah dostu da orayı hedef göstererek aramızdan ayrıldı. Müslümanların özgürleşmesinin, fitnenin Müslümanlar arasından kesilmesinin garantisi Kudüs’ü almamızdan geçer. Kudüs’ü alacağız, rahatlayacağız.
Allah bütün İslam topraklarını, Karabağ’ı ve Kudüs’ü işgalden kurtarsın. Bizi de bunda pay sahibi etsin!"