Filistinlilerle İsrailliler arasındaki müzakereler içi boş bir siyasi tiyatro. Beyaz Saray’da misafirlere verilen yemek, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in ve Ürdün Kralı Abdullah’ın 10 bin kilometre yol kat etme sıkıntısına katlanmalarına değmezdi. Doğrudan müzakerelerin tarafların 20 aydır ilk görüşmesi olacağı yazılıyor, ancak aslında bunlar 10 yıldır yapılacak ilk müzakereler. Zira müzakereler, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’a 2000-2001 arasında sunduğu çerçeve anlaşmasıyla bitmişti.
1993’ten beri değişmeyen noktalar şunlar: Filistinliler işgal altındaki topraklarından ödün vermeyeceklerini söylüyor ve yaşayabilir bir kalıcı devlet istiyor; İsrail’in isteğiyse Batı Şeria’nın kollarını kesen yerleşimleri korumak, silahtan arındırılmış bir Filistin devletinin kurulması ve Filistinlilerin dönüş hakkından vazgeçip Yahudi devletini tanımaları. Böyle bir şey gerçekleşmez. Ebu Mazen hiçbir şeyden ödün vermez. Peki o halde niçin toplanıyorlar? Ebu Mazen Filistinliler arasındaki bölünme nedeniyle zayıf. Fakat kendisi Washington’a gitmeseydi Filistin devletinin kurulmasını engellemekle suçlanacaktı.
ABD Başkanı Barack Obama da yalan söylemiyor. Kendisi çözüm istiyor ve müzakerelere muhtaç, ancak İsrail yalan söylüyor. İsrail de birçok sebepten ötürü müzakereleri istiyor, zira uluslararası bir kampanyaya ve boykota maruz kalıyor. Boykotun sadece dünyada değil, İsrail içinde de destekçileri var. Özetle İsrail köşeye sıkıştı ve ancak Filistinlilerle müzakere ederek kurtulabilir. Fakat İsrail’in aşırılıkçı faşist hükümeti yerleşimleri bırakmazken Batı Şeria’yı nasıl bırakır ki? İsrail’in tek istediği müzakere ederken yerleşim inşaatlarını sürdürmek.
Binyamin Netanyahu hükümetinin yerleşim inşaatını 10 ay dondurma kararı 26 Eylül’de bitiyor. Konuyla ilgili okuduklarımız kadarıyla bu tam bir şarlatanlık. Zira yerleşim inşaatı karara rağmen bir gün bile durmadı. Hatta Kudüs’teki Filistinlilerin evleri yıkıldı, yıkılmayanlar da gasp edildi.
Kaynak: Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 2 Eylül 2010
Çeviri: Radikal