Zeynebiye Camii'nde O merhumun anısına taziye toplantısı düzenlendi. Akşam namazından önce başlayan program, akşam ve yatsı namazının kılınmasından sonra; Zeynebiye Camii imamı Ş. Yusuf Tazegün'ün konuşmasıyla devam etti. Tazegün konuşmasında şunlara değindi:

"Rabbani bir âlim öldüğü zaman İslam'da öylesine bir gedik açılır ki hiçbir şey onun yerini dolduramaz. Özellikle de bu âlim derin bilgi sahibi, ilmine amel eden bir âlimse ve yine eğer masum imamın gaybeti kubra döneminde onun naipliğini yapan bir müçtehitse, irtihali dolayısıyla açılan gedik asla doldurulamaz. Zira bu üstün şahsiyetler bir ömür halkın hidayeti için durmaksızın çalışan, insanların karşılaştıkları meselelerde yükümlülüklerini belirleyen kimselerdir. Bu yüzdendir ki buyruluyor: Ümmetimin âlimleri Ben-i İsrail peygamberleri gibidir yahut üstündür. İşte bu gün böyle üstün bir şahsiyeti kaybettik. Mevlamız imam Mehdi'ye tesliyet arz ediyoruz. İnananların ve siz Zeynebiyelilerin başı sağolsun."

Daha sonra, Hz. Ayetullah Müftü Şia'nın uzun süre huzurunda bulunan, Zeynebi Kubra Camii imamı Ş. Furuddin Koç, o merhumun ahlaki ve ilmi siretlerine değinerek şunları söyledi: "Necef'te eğitm gördüğümüz dönemde merhum Ayetullah Müftü Şia da o zaman Ayetullah Hoi'nin öğrenciliğini yapmaktaydı ve onun en yakınlarından biriydi. Değişik ülkelerden gelen talebeler içerisinde en fazla biz Türkiyeli öğrencilere önem verirdi. Her hafta evinde imam Hüseyin için yas merasimi düzenler ve mersiyeler okuturdu. Bizlere maddi ve manevi çok yardımları olmuştur. Baas rejiminin başa geçmesiyle, o ve bizim gibi yurt dışından gelen öğrenciler hapishanelere kondu ve günlerce Saddamcıların zulmüne maruz kaldı. İslam için çok büyük bir kayıp, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum."
Konuşmalar sonrasında İstanbul'un değişik bölgelerinden gelen Caferi âlimleri Kuran-ı Kerim'den sureler okuyarak merhumun ruhuna hediye ettiler.