İran İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani, 'İsrail'in Kudüs'te yeni yerleşim yerleri açarak Kudüs'ün kutsal dokusunu bozması' temasıyla gerçekleşen İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) Genişletilmiş 2. İcra Komitesi Toplantısı'na ilişkin Conrad Otel'de bir basın toplantısı yaptı.
Bütün İslam ülkelerinin Filistin halkının zulme uğramışlığını duyurması ve onlara yardım için bir düşünce yapısı oluşturmasının önemli olduğunu belirten Larijani, toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye'ye ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e teşekkür etti.
Laricani, İKÖPAB toplantısında yaptığı konuşmada, terörün Amerika tarafından desteklendiği konusunda ellerinde belgeler olduğu yolunda açıklamada bulunduğu hatırlatılarak, 'İran, Amerika'nın teröre verdiği desteği açıklamak mı istiyor?' sorusuna şu karşılığı verdi:
'Amerikalılar'ın terör konusunda iki yönlü düşündüklerinden şüphemiz yoktur. Irak ve Afganistan'daki işgalleri bellidir. Terör ve uyuşturucuyla mücadele için Afganistan'a girdiklerini söylediler ama katliam yaptılar. Bugün orada birtakım gruplarla müzakerelere başladılar ama bu 7-8 yıl içinde uyuşturucunun üretimi Afganistan'da 40 kat arttı. Amerika'nın bu işte eli olduğu hakkında belgeler elimizde.'
Başka bir soru üzerine İran'ın nükleer meselesinde Türkiye'nin arabulucu rolünü değerlendiren Larijani, Türkiye ile istişarelerin tüm bölgesel konularda süreklilik kazandığını belirterek, 'Nükleer konusunda gelecek görüyoruz. Bu konuda bizim çizgimiz net, açık ve barışçıl bir çizgidir. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin böyle bir rol üstlenmesinden de memnuniyet duyuyoruz' dedi.
Amerikalılar'ın İran'ın nükleer meselesine bakışını eleştiren Laricani, ABD Başkanı Obama'nın yeni söylemler geliştirdiğini ancak çelişkili bir tutum sergilediğini ifade etti.
İran için yeni yasalar yaratılmak istendiğini belirten Laricani, 'Biz hiçbir zaman diyalogdan uzak durmadık. Onlar diyaloğu bıraktılar. Amerikan diplomasisi kendini bulamamış' diye konuştu.
Laricani, 'İran'ın nükleer meselesinde Brezilya'nın arabuluculuğunu ve bir başka ülkede uranyum zenginleştirilmesi yapılması konusunu nasıl değerlendirdiklerine' dair bir soruyu da şöyle yanıtladı:
'Bir başka ülkede zenginleştirme olması olanaksız. Nükleer konusunu bir başka ülkeye vermek istemeyiz. Biz bunu kendimiz ürettik ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın yasalarına göre buna devam etmek istiyoruz. Türkiye ve Brezilya'nın bu konuda bir rol üstlenmesi veya yakıtın takası konusunu görüşürüz. Çünkü Türkiye bizim dost ve kardeş ülkemizdir. Tüm bölgesel konularda Türkiye'nin fikirlerinden faydalanmışızdır, diyaloğumuz vardır ve her zaman Türkiye'nin rol üstlenmesini bekliyoruz. Brezilya ile beraber bu konuyu takip etmekteler. İstiyoruz ki bu konuda bir orta yol bulunsun.'
Zenginleşmiş uranyumun tüm nükleer santraller için önemli, stratejik bir konu olduğunu belirten Laricani, ABD'nin yakıt konusunda diğer ülkelerde darboğaz oluşmasını istediğini öne sürdü.
Laricani, 'Santrale yakıt isteyen parasını öder ama onlar (biz malzeme veririz ama yerini ve zamanını biz tayin ederiz) diyorlar. Bu haram bir muameledir' şeklinde konuştu.
Laricani, Türkiye topraklarında uranyum zenginleştirilmesi yapılması ve buna uygun olarak Türkiye'de toprak aranmaya başlandığına dair söylentiler olduğunun belirtilmesi ve 'Türkiye'nin denetiminde bir uranyum zenginleştirme programını nasıl karşılıyorsunuz?' sorusunun yöneltilmesi üzerine şunları kaydetti:
'Biz bu konuyu ilk kez sizden duyuyoruz. Türkiye tarafından bu öneri hiç verilmemişti. Çünkü zenginleştirme bir ülkenin bu teknolojiye sahip olması için o ülkede yapılır. Neden bu işi kabul etmiyoruz? Çünkü biz zenginleştirmeyi kendimiz yapıyoruz ve ajansın denetimi altında buna devam etmekteyiz. ABD veya BM Güvenlik Konseyi Türkiye'ye (Şu projeyi gidin Ermenistan'da, Azerbaycan'da yapın) derse gider mi? Her ülke kendi teknolojisini kendi toprağında yaratmak ister. Bunu tersi akla uymaz. Bunu gündeme getiren ülkeler belli ki başka şeylerin peşindedir.'
-FİLİSTİN'DE ÇÖZÜM DAYANIŞMADA-
Laricani, Filistin'de yaşananlar konusunda bir soru üzerine, Obama'nın Müslümanlar'ın haklarına ilgi göstereceğini söylediğini, tüm kamuoyunda böyle bir beklenti oluştuğunu belirterek, tam tersi İsrail'in Filistin'deki uygulamalarında daha ısrarcı olduklarını söyledi.
'Müslümanlar'ın ilk kıblesi Kudüs'ün Yahudileşmesinin sadece Filistin'i ilgilendirmediğini' dile getiren Laricani, 'Biz tüm ülkelerde bir suskunluğun hakim olduğuna tanıklık ediyoruz' dedi.
Filistin-İsrail konusunda Amerika ve bazı batılı ülkeler tarafından gündeme getirilen diyaloğun düzmece bir diyalog olduğu, İsrail'in uygulamalarına devam ettiğini söyleyen Laricani, şöyle konuştu:
'İsrail'in devam eden cinayetlerinde Amerika'nın payı daha çoktur. İsrail, Amerika'nın himayesi olmasa hiçbir şey yapamaz. Bunu çok iyi biliyor. Bu koşullarda Filistin halkının mazlumiyetinin sesi ve Müslümanlar'ın sorunlarının açığa çıkması gerekiyordu. Bu toplantı bu durumu açıkça ortaya çıkardı. Gerçekten sayın Erdoğan çok iyi bir konuşma yaptı. İsrail'in bölgede yarattığı ateşin bura ile sınırlı kalmayacağını, tüm bölge ve dünyayı sarsacağını söyledi.'
Camp David, Annapolis gibi bazı projelerin yürütüldüğünü ancak hiçbir faydası olmadığını, sadece İsrail'e zaman kazandırdıklarını öne süren Larijani, İKÖPAB toplantısında da çeşitli görüşlerin dile getirildiğine işaret ederek 'Şunu bilmeliyiz ki gerçekten çözüm dayanışmada' dedi.
İsrail'in bir dönem İngiliz yardımı, başka bir dönem Amerikalılar'ın verdiği silahlarla hakimiyeti sağlandığını söyleyen Larijani, ABD'nin büyük bir planla Orta Doğu'yu değiştirmek istediğini ifade etti.
Laricani, şunları kaydetti:
'Bir Avrupa lideri (33 gün savaşının sonunda bir siyasi cenaze ortaya çıktı) demişti. Gazze savaşından sonra bu daha da şiddetlendi. İsrail, şu anda kendine birtakım koşulları yaratmak istiyor. (Biz yerimizdeyiz) demek için. Eğer akılları olsa bazı hareketlere girmezler. Çünkü hareketleri kaderlerini değiştirmekte etkili olabilir. Çünkü Ortadoğu ülkeleri artık İsrail ile mücadelenin yollarını öğrendi. Bu kez sınırlayıcı bir hareket başlarsa bir kader mücadelesi başlayacak. Bu yola girerlerse sonu ölüm demek olacak ama şu anda İsrail yalancı bir diyaloğa geçmek istiyor.'