Patience Wheatcroft imzasıyla yayımlanan, "Türkiye Kapıyı Çalıyor; AB Girmesine İzin Verecek Mi" başlığıyla verilen yorumda, "Türkiye'nin AB'ye girme arzusunun yıllardır tutarlı bir şekilde devam ettiği, Ankara'nın ilk 1987 yılında AB'ye girmek için başvuruda bulunduğu ve o zamandan beri AB'nin kapısını çalmaya devam ettiği" belirtildi.
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında, ülkenin AB'ye tam üyeliği için yine bastırdığı" kaydedilen yazıda, "ancak Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin bu konudaki tutumlarını değiştirmedikleri" ifade edildi.
Yazıda, "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı çıkılmasındaki asıl nedenin Kıbrıs ya da siyasi reformlar gibi meselelerin değil, ülke halkının yüzde 99'unun Müslüman olması olduğu ve bu gerçek nedenin hiç konuşulmadığı" belirtildi.
"72,5 milyon nüfusa sahip Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde büyüklük (nüfus) açısından Almanya'dan sonra ikinci olacağı" kaydedilen yazıda, "Türkiye'de hükümetin laik olması ve dinin Avrupa'da eskisi gibi etkin güç olmamasına rağmen, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin AB kulübünün niteliğini büyük ölçüde değiştireceği yönünde yaygın bir inanış bulunduğu" ifade edildi.
"Bu görüşe karşı çıkanların, yani AB'nin Türkiye gibi Müslüman nüfusa sahip bir ülkeyi kabul etmesinden kazançlı çıkacağı görüşünde olanların da bulunduğu" belirtilen yazıda, "ancak bu görüşün yapılan kamuoyu yoklamalarında azınlıkta kaldığı" kaydedildi.
Yazıda, "AB üyeliğinin bir bedelinin de olduğu, AB mevzuatının uygulanmasının üye devletlere ağır bir yük getirdiği, örneğin yapılan bir araştırmaya göre, 1998 yılından beri AB mevzuatının İngiltere'ye 185 milyar dolarlık bir maliyet getirdiği" belirtildi.