Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Ehlibeyt'i Sevmek İmandandır

Iğdır Üniversitesi'nin tartışmalı fakültelerinden İlahiyat Fakültesi'nin ilk kültür etkinliği Ehlibeyt paneli oldu. Kültür Sarayı'nda gerçekleşen panelde Ehlibeyt sevgisinin Kur'an'ın emri olduğu öne çıktı. 

07 Ocak 2010
Ehlibeyt'i Sevmek İmandandır

Iğdır’da düzenlenen Ehl-i Beyt panelinin açılış konuşmasını yapan  İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulhakim Yüce ”İlk kültür etkinliğimizi yapıyoruz. Kendisini Allah’a adayan, iyi ve güzele talip olan her insan sıkıntı çekecektir. Ehl-ibeyt ailesi de çok sıkıntı çekmiştir. Peygamber efendimizin ailesi de Ehlibeyti oluşturur. Peygamber efendimiz akşam namazından sonra ailesini bir araya toplar. Onlarla konuşur onları örnek insan olarak yetiştirmeye çalışırdı. Ehlibeyti sevmek imanımızın gereğidir. Ehlibeyt Kuranı kerimde yer almaktadır. Bunun için ehlibeyte ayetler doğrultusunda bağlıyız” dedi.

 Iğdır üniversitesi ilahiyat fakültesi Öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr. Kıyasettin Koçoğlu’da “Ortak değerimiz ehlibeyt“ konusuna değinerek şunları söyledi: ”İslam düşünce tarihinde üzerinde en çok tartışmaların yaşandığı temel kavramlardan birisi de Ehl-i Beyt kavramıdır. Ehl-i Beyti sevmek hakkında çok rivayetler olmasına rağmen fikir vermesi açısından birkaç tanesini zikretmek istiyorum: "Sizi    nimetleriyle    rızıklandırdığından    dolayı   Allah'ı   seviniz,    Allah'ı sevdiğinizden dolayı beni, beni sevdiğinizden dolayı da Ehl-i Beytimi seviniz" Hakim Müstedrek, III, 150. Yemen   seferi   dönüşü   Hz.   Ali'yi   Resulullah'a  şikayet   etmişlerdi.   Hz. Peygamber “bana eziyet ettiniz" dedi. Onlar " Sana eziyet etmekten Allah'a sığınırız Ya Resulallah" deyince "Kim Ali'ye eziyet ederse bana eziyet etmiş olur" buyurdu. (İbn-i Hanbel, Müsned, III, 483). "Kim beni, Hasan ve Hüseyin'i ve onların babasını ve annesini severse kıyamet günü ben onunla birlikte olurum" (Tirmizi, Menakıb, 21). Saygıdeğer dinleyenler, Şii gelenekte genel kabul gören anlayışıyla Hz. Peygamber, H. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin veya Sünni geleneğin bunlara ilave ettiği Hz. Peygamberin eşleriyle birlikte kabul gören Ehl-i Beyt algısı içerisine girenlerin ortak özellikleri dikkate alındığında bunlar Hz. Peygamberin en yakınında, tabiri caizse onun dizinin dibinde yetişmiş, yani nübüvvet nurunun gölgesinde yetişmiş, nübüvvet ahlakıyla ahlaklanmış insanlardır. Onların değeri ve önemleriyle ve onlara karşı Müslümanların ihtimam ve sevgi göstermeleriyle ilgili hem Kur'an-ı Kerim'de hem de Hz. Peygamberin hadislerinde yeterince veri bulunmaktadır.” Diyanet işleri Başkanlığı Din işleri Yüksek kurulu Uzmanı Dr. Cenksu Üçer, “Kültürümüzde Ehlibeyt sevgisi konusuna değinerek, Ehlibeyt sevgisi her zaman olmuştur.

Ehlibeyt denilince akla Peygamber efendimizin ailesi gelmektedir. Ehlibeytten olan insanlar her zaman islamiyetin bayraktarlığını yapmışlardır. Kerbela ve Aşura olayı halkımızın gönlünde ehlibeyt sevgisini hiç eksik etmemiştir.” şeklinde konuştu.

Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi sağlık bilimleri Ensitüsü  Müdürü Turgut Öcal, “Türk Edebiyatında Ehlibeyt sevgisi”ne değinerek şunları söyledi: ”Medeniyetler diyalogu süreci ve dinler arası diyalogdan bahsedenler, bizim önümüze mezhepler farklılığını getiriyorlar. İşte böyle bir ortamda toplanmış bulunuyoruz. Yüknekli Edip Ahmed'in "Atabetül Hakayık"ı, Yusuf Has Hacib'in "Kutadgu Bilig"i, Ahmed Yesevi'nin "Divan-ı Hikmef'i, "Dede Korkut Hikayeleri", Türk Edebiyatının ilk ve önemli eserleri olup hepsinde Ehl-i Beyt sevgisi katıksız bir aşkla işlenmiştir.

Ehl-i Beyt'in başında Yüce Sevgili Resûl-i Ekrem (s.a.) gelir. Fâtıma Yüce Sevgilinin can parçasıdır. Sevgisi O'ndan ayrılmaz. Fâtıma'nın inci parlaklığındaki yıldız gibi nûr sırçası ile çevrelenen Misbah olan Emîrulmü'minîn için de Yüce Sevgili. "Ali ile ben bir Nur'danız" buyurmuştur. Hasan ve Huseyn de Yüce Sevgili'nin göz bebekleridir. Bazılarının zannettiği gibi; Huseyn'i sevmek, Hasan'ı önemsememek anlamına gelmez. "Büyük Kurban" (Zibh-i Azîm) olma; Hasan için takdir edilmiş, bu görev ona verilmiş olsa idi, o da Huseyn gibi "insanlık şehidi" olmakta asla tereddüt etmeyecek idi. Bu beş kişi, Hamse-i Âl-i Abâ; dar anlamı ile Ehl-i Beyt'tir. Huseyn'in soyundan diğer dokuz imam da Ehl-i Beyt imamları kavramlarına dâhildir. Bu ondört kişiye Ondört Ma'sûm-i pâk denir. Yüce Sevgili'nİn ve Emîrul-Mü'minîn sevgisi, Hasan ve Huseyn sevgisi; asla birbirinden ayrılmaz. Münafıkta Huseyn sevgisi olmaz. Huseyn sevgisi İlâhi sevginin mihenk taşıdır.”

Iğdır Ehlibeyt Alimler Derneği Başkan Yardımcısı Dini Alim Veli Beder de “İmam Huseyin ve Aşura” konusunda şunları söyledi: ”Tarihte şehitler çok olmuştur ve hepte Rahmet, minnet ve hayırla yad edilmekteler. Fakat Hz. HÜSEYİN (a.s.)' ı bu hususta ayrıcalık takılan neydi acaba ? Onu eşi görülmemiş bir şekilde ölümsüzleştiren neydi ? Gerçi o hususta çok yazıp çizenler ve fikir üretenler olmuştur öteden beriye.
Şöyleki; dinimizde ölenin arkasından yas tutmak, ağlamak, sızlanmak ve döğünmek doğru değildir, diye. Fakat hiç birisi tutmadı. Yani anlamıyor değiliz, tabi ki her şeyi aklı olan herkes anlıyor, onların tamamı o senaryoları Kerbelada muharrem Aşura, imam Hüseyin'in mana yüklü mücadelesini, çok feci şekilde şehit edilişlerini ve bütün bu iğrençliği  ve mezalimi yapan Yezit ve  etrafını  bir şekilde korumak, kollamak ve onları bir yerde haklı gösterme çabalarıdır” dedi.  

Daha sonra Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, Panele katılanlara bir plaket verdi. Yapılan panele Iğdır Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, Protokol üyeleri, Öğretim görevlileri ve vatandaşlar katıldı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.