Halkalı Zeynebiye Camii'ndeki cuma namazına yoğun ilgi vardı. Öyle ki namaz için Zeynebiye'ye gelen Ehlibeyt dostları camiye sığmayınca cemaat sokağa, ordan da otoparka taştı.
Hutbesinin birinci kısmını Aşura'dan sonra yaşananlara ayıran değerli liderimiz, Ehlibeyt hanedanının Kerbela sonrası durumunu anlattı:
Rubap, İmam Hüseyin'in şehadetine ancak bir yıl dayanabildi. Erbain günü Kerbela'ya gelen kafile Medine'ye döndüğünde Rubap geri dönmedi. Büyük ihtimalle durumu ağırlaştığında Medine'ye götürdüler ve orada vefat etti.
Muhtar, İbni Ziyad'ın başını İmam Zeynel Abidin'e gönderdiğinde İmam, şükür secdesine kapandı. Yezit birkaç yıllık hükümranlığının sonunda yatağında kömürleşmiş olarak bulundu.
Kerbela'yla birlikte ümmete bir titreme geldi. Kıyam üstüne kıyamlar Emevileri bitirdi. O gün bugündür Huseyn'in kanı coşuyor. Aşuralarada da zirve yapıyor. Aşura, zulme, zalime karşı milleti uyandırma görevi görüyor.
İmam Hüseyin, her zaman haksızlığa uğrayan taraf oldu; hiç zulüm etmedi, hep mazlum oldu ve bu isimle anıldı.
Özelde Türk Dünyası, genelde İslam Dünyası buradaki Aşura'dan etkileniyor. Ülkemizdeki her kesim, mezhebi ve etnik anlamda her kesim bunu benimsedi. Siyasi anlamda da iktidarı ve muhalefetiyle o güzelliği benimsedi. Acıları paylaştı, toplumun her kesimi gibi. On kanaldan canlı yayın yapıldı. Peki bu duruma nasıl gelindi? Hadis var: "Huseyn'e ağlatırsan cennet sana vacip olur." Bu Aşura yanlışlardan arınmıştır; biz eğip bükmezsek zaten kendisi yetiyor.
Sizlerin katkısıyla oldu bunlar. Maddi destek verdiniz, görev aldınız; tiyatroda yer aldınız, en aznıdan karaltı olup törene katıldınız. Allah bu fırsatları elimizden almasın. Bugünlerimizi aratamsın. Bizleri İmam Hüseyin'den ayırmasın. O bizim için İslam'ın orijinalini korumuştur."