Akşam namazına müteakip başlayan programda konuşma yapan Ş. Yusuf Tazegün şunlara değindi:
"Bugün Allah'ın o güzel tekvini isimlerinden biriyle adlandırılanın şahadetinde bulunmaktayız. Öyle bir isim ki, daha dünyaya gelmeden önce Onun ismini ceddi Resulullah (s.a.a) koymuştur. Adını Sadık koymuştur.
Yüce Allah Kuran'da buyuruyor: "Ey iman edenler, Allah'tan sakının
ve Sadıklarla / doğrularla birlikte olun."
Bugün mezhep onun adıyla süslenmiştir. Ama işte üzülecek taraf; bugün ne Caferi mezhebi tanınmıştır ve ne de bu mezhebin imamı.
Eğer İmam Caferi Sadık'ın (a.s) sözleri ve Caferi mezhebi olmasaydı, tevhit anlaşılmazdı: Allah'ı tesbihten (Suphanallah),Allah'ı tehlilden (Lailahe illalallah),Allah'ı tekbirden (Allah-u Ekber),Allah'ı hamddan (Elhamdülillah) hiçbir şeyi bilmeyecektik. Eğer masum imamlar olmasaydı Allah gerektiği gibi tanınmayacaktı.
Malik bin Enes'in bizzat kendisi diyor:" Benim gözlerim yeryüzünde Cafer bin Muhammed'den (İmam Sadık) daha üstün birini görmedi."
Evet, Caferilik de tanınmadı, İmam Cafer de.
Kendisi nasıl birisiydi? Onun aklı Allah'ı tanımada fani olmuş birisiydi. Allah'a ibadette en üstün, bu konuda iradesi en güçlüydü. Öyle ki buyuruyor: "Namazda o kadar, 'İyyake nebudu ve iyyake nestein' dedim ki, bu ayeti sahibinden duydum."
Dolayısıyla, o İmam'ın şehit olduğu günde, bütün Caferiler tekvucud olarak yas tutmalı ve matem merasimleri düzenlemelidirler.
Zeynebiyeliler! Bu şahadet günlerinde ağlayıp, sine vursanız bilin ki İmam'ın duasını alacaksınız. İmam Sadık (a.s) buyuruyor:
"Allah'ım! Bizim için çekilen bu acıları ve matem merasimlerini kabul buyur ve onlara rahmet."
Değerli âlimimiz Ş. Yusuf Tazegün'ün konuşmasından sonra, Ehlibeyt âlimlerinden Ş. Mikail Gürel okuduğu mersiye ile herkesi ağlattı. Zeynebiye gençliği tarafından da sinezenler okunarak İmam Sadık (a.s) için gözyaşları döküldü.