Belçika'da orta okullar ve liseler 1 Eylül gününden itibaren yeni öğrenim yılı için kapılarını açtılar. Açılan kapılarla birlikte uzun süredir konuşulmayan başörtüsü de bir anda Belçika'nın Kuzey kısmında yani Flemenk bölgesinde gündeme oturdu. Bölge kendi idaresi altında ki okullarda başörtüsünü yasakladığını duyurdu. Bir takım liseler bunu hemen uygularken bazıları gelecek sene bunu yürürlüğe koyacaklarını duyurdular.
Irkçılığın en yüksek olduğu şehirlerden biri olan Anvers'te bütün okullar birlik içinde hareket edip yasağı uygulamaya başladılar. Tabii bu yasak sadece şuan için Flemenk bölgesinde ki okulların yüzde 15'i için geçerli. Diğer okulların önemli bir kısmı "klise" okulu veya laik bir öğrenim sunmayan okullardan oluşuyor. Bu okullarda bu konu şuan için gündemde değil.
Bu karara karşı Anvers şehrinde bulunan "özgür şeçim" (vrij keuze) derneği kendi okullarını açacaklarını duyurdu. İlkini de Anvers'te açmayı hedefliyorlar. Diplomanın Beliçika'da geçerli olması için okulun Flemenk makamlarınca da tanınması gerekiyor. Ancak tartısmalar tanınmanın geciktirileceğini veya gerçekleşemiyeceğini gösteriyor. Öyleki Anvers şehrinde görevli Faslı imam Nordine Taouil'in açılması hedeflenen okulları desteklediğini açıklamasıyla ismi bir anda tekrar gündeme geldi. İmam o bölgede bilinen bir isim. Yorumlarıyla sık sık gündeme gelen biri. Basın yorumlarının "çağ dışı" olmakla suçluyor ve imamın selefi kökenlerine bağlıyor.
Çarşamba günü Flemenk bölgesinde yayımlanan De Standaard gazetesinin başlığı şöyle idi: "Selefist veya oportünist". Selefi olduğu kabul edildiğinde "çağ dışı yorumları" sebebiyle bir talibana benzetiliyor ve buda onu "terörist" olarak kabul etmeye yetiyor. Terörist olmasını ise Suudi Arabistan'da okumasına bağlıyorlar. Zaten "terörist" olması "çağ dışı" olmasını da anlaşılır kılıyor zihinlerde. Ve tabii bu denli "tehlikeli birinin" bu okulların açılmasına destek verdigini açıklaması , okulların okul olmaktan çok "terör yuvaları" olacagı sonucunu Flemenklerin aklına getiriyor.
Başörtüsü tartışması anlaşılacağı gibi sınırlarının dışına taştı. Müslümanlar bir kez daha mercek altında. Bir takım korkular pompalanıyor. Zaten ırkçılığın yüksek olduğu yerlerde huzursuzluğun artması için çok büyük bir çabaya gerek yok. Korkunun oluşturduğu psikoz ile ilk işini kaybeden imamın eşi oldu. Kind en Gezin (çocuk ve sağlık) derneği için çocuk bakıcılığı yapıyordu. Kocasının son çıkışından sonra (okul açılmasını desteklemesi ve bu bağlamda başörtüsünü) dernek idaresi çocuklarının emanet edilemiyeceği kararına vardı. Nordine Taouil'in eşi ve başörtülü olmasının ötesinde konuyla doğrudan bir ilgisi yoktu. Bunun başkalarına örnek olup olmayacağını zaman gösterecek.
Medyanın tartısmaların büyümesinde oynadığı rol da önemli. Örneğin burka tartışmalarını medya üzerinden takip eden biri Belçika'da binlerce burkalının olduğunu düşünme noktasına gelir. Geçenlerde bir Belçikalı tanıdığımın bana :" Son zamanlarda çokça burkalı görmeye başladım... !" demesi de bununla alakalı. Yani Fransa'da (nüfusu 63 milyon) bile 4,5 milyon müslümanın olduğu bir ülkede burkalı kadın sayısı yüzü geçmiyor. Bu sebepten görme şansımız çok yüksek değil. Ama burada önemli olan artık görmemiş olsa da , medyadan gördükleri ile var olduğunu düşünüp üzerinden Doğu/Batı – Islam/terör tartışması yapmaya çalışması.
Anvers bölgesinde yasağın durdurulması için yüksek mahkemeye yapılan başvuru mahkemece geri çevrildi. Mahkeme başörtüsü konusunda her hangi bir karar vermedi, öyle anlaşılıyor ki vernek de istemiyor. İşi yasamaya da bırkmış olabilir. Çünki yasağın hiç bir kanuni dayanağı yok.
Parlamentoya bu konuyu taşımak isteyen partiler de yok değil ama bir konsensüsün çıkması zor görünüyor. Güney'de yani Valonya ve Brüksel'deki partiler meselenin şubat 2010'dan sonra gündeme alınmasını istiyor. İşin ilginç tarafı liberal partilerin çabası diğer partilere bakarar (ırkçı partilerin dışında) daha büyük. Mahinur Özdemir'in seçilmesinden sonra yemin etmesini önlemeye çalışan, Fransa'dan esinlenerek burkanın yasaklanması için yasa teklifinde bulunan ve okul/başörtüsü tartışmasında başörtüsünün yasaklanması için çaba sarfeden onlar.
Akif Emre'nin 25 Haziran 2009 tarihinde Yeni Şafak'ta yayımlanan "Tarihin hatası" Belçika'da örtü meselesi… (Mahinur Özdemir'in yemin ederek görevine başlaması ile ilgili idi) başlıklı yazısında Akif Emre'nin sorduğu soruyu tekrarlamak istiyoruz: "Bu olayı Avrupa tarihinin doğal akışı mı yoksa "tarihin hatası" olarak mı okumalıyız?" Bu soruya son yaşananların ışığında vereceğimiz cevap bu yasağın bu "hataya" misilleme olarak geldiği izlenimini uyandırdığı ve yaşananların/tartışmaların bununla sınırlı kalmayacağını gösterdiğidir.
Dünyabülteni
Irkçılığın en yüksek olduğu şehirlerden biri olan Anvers'te bütün okullar birlik içinde hareket edip yasağı uygulamaya başladılar. Tabii bu yasak sadece şuan için Flemenk bölgesinde ki okulların yüzde 15'i için geçerli. Diğer okulların önemli bir kısmı "klise" okulu veya laik bir öğrenim sunmayan okullardan oluşuyor. Bu okullarda bu konu şuan için gündemde değil.
Bu karara karşı Anvers şehrinde bulunan "özgür şeçim" (vrij keuze) derneği kendi okullarını açacaklarını duyurdu. İlkini de Anvers'te açmayı hedefliyorlar. Diplomanın Beliçika'da geçerli olması için okulun Flemenk makamlarınca da tanınması gerekiyor. Ancak tartısmalar tanınmanın geciktirileceğini veya gerçekleşemiyeceğini gösteriyor. Öyleki Anvers şehrinde görevli Faslı imam Nordine Taouil'in açılması hedeflenen okulları desteklediğini açıklamasıyla ismi bir anda tekrar gündeme geldi. İmam o bölgede bilinen bir isim. Yorumlarıyla sık sık gündeme gelen biri. Basın yorumlarının "çağ dışı" olmakla suçluyor ve imamın selefi kökenlerine bağlıyor.
Çarşamba günü Flemenk bölgesinde yayımlanan De Standaard gazetesinin başlığı şöyle idi: "Selefist veya oportünist". Selefi olduğu kabul edildiğinde "çağ dışı yorumları" sebebiyle bir talibana benzetiliyor ve buda onu "terörist" olarak kabul etmeye yetiyor. Terörist olmasını ise Suudi Arabistan'da okumasına bağlıyorlar. Zaten "terörist" olması "çağ dışı" olmasını da anlaşılır kılıyor zihinlerde. Ve tabii bu denli "tehlikeli birinin" bu okulların açılmasına destek verdigini açıklaması , okulların okul olmaktan çok "terör yuvaları" olacagı sonucunu Flemenklerin aklına getiriyor.
Başörtüsü tartışması anlaşılacağı gibi sınırlarının dışına taştı. Müslümanlar bir kez daha mercek altında. Bir takım korkular pompalanıyor. Zaten ırkçılığın yüksek olduğu yerlerde huzursuzluğun artması için çok büyük bir çabaya gerek yok. Korkunun oluşturduğu psikoz ile ilk işini kaybeden imamın eşi oldu. Kind en Gezin (çocuk ve sağlık) derneği için çocuk bakıcılığı yapıyordu. Kocasının son çıkışından sonra (okul açılmasını desteklemesi ve bu bağlamda başörtüsünü) dernek idaresi çocuklarının emanet edilemiyeceği kararına vardı. Nordine Taouil'in eşi ve başörtülü olmasının ötesinde konuyla doğrudan bir ilgisi yoktu. Bunun başkalarına örnek olup olmayacağını zaman gösterecek.
Medyanın tartısmaların büyümesinde oynadığı rol da önemli. Örneğin burka tartışmalarını medya üzerinden takip eden biri Belçika'da binlerce burkalının olduğunu düşünme noktasına gelir. Geçenlerde bir Belçikalı tanıdığımın bana :" Son zamanlarda çokça burkalı görmeye başladım... !" demesi de bununla alakalı. Yani Fransa'da (nüfusu 63 milyon) bile 4,5 milyon müslümanın olduğu bir ülkede burkalı kadın sayısı yüzü geçmiyor. Bu sebepten görme şansımız çok yüksek değil. Ama burada önemli olan artık görmemiş olsa da , medyadan gördükleri ile var olduğunu düşünüp üzerinden Doğu/Batı – Islam/terör tartışması yapmaya çalışması.
Anvers bölgesinde yasağın durdurulması için yüksek mahkemeye yapılan başvuru mahkemece geri çevrildi. Mahkeme başörtüsü konusunda her hangi bir karar vermedi, öyle anlaşılıyor ki vernek de istemiyor. İşi yasamaya da bırkmış olabilir. Çünki yasağın hiç bir kanuni dayanağı yok.
Parlamentoya bu konuyu taşımak isteyen partiler de yok değil ama bir konsensüsün çıkması zor görünüyor. Güney'de yani Valonya ve Brüksel'deki partiler meselenin şubat 2010'dan sonra gündeme alınmasını istiyor. İşin ilginç tarafı liberal partilerin çabası diğer partilere bakarar (ırkçı partilerin dışında) daha büyük. Mahinur Özdemir'in seçilmesinden sonra yemin etmesini önlemeye çalışan, Fransa'dan esinlenerek burkanın yasaklanması için yasa teklifinde bulunan ve okul/başörtüsü tartışmasında başörtüsünün yasaklanması için çaba sarfeden onlar.
Akif Emre'nin 25 Haziran 2009 tarihinde Yeni Şafak'ta yayımlanan "Tarihin hatası" Belçika'da örtü meselesi… (Mahinur Özdemir'in yemin ederek görevine başlaması ile ilgili idi) başlıklı yazısında Akif Emre'nin sorduğu soruyu tekrarlamak istiyoruz: "Bu olayı Avrupa tarihinin doğal akışı mı yoksa "tarihin hatası" olarak mı okumalıyız?" Bu soruya son yaşananların ışığında vereceğimiz cevap bu yasağın bu "hataya" misilleme olarak geldiği izlenimini uyandırdığı ve yaşananların/tartışmaların bununla sınırlı kalmayacağını gösterdiğidir.
Dünyabülteni