Son günlerde bazı basın mensuplarının katıldıkları toplantılarda kullandıkları ifadeler, bazılarının da köşe yazıları ile başlatılmış bir yeni Anti-Alevi girişim dalgasını bazen gülerek, bazen hayret, bazen de hüzünle izliyoruz.

Amaçları toplumumuzun çok geniş bir kesiminin dileği olan inanç özgürlükleri, inançta ve eğitimde eşit haklar gibi konuların çözüme ulaştırılmasını ellerinden geldiğince geciktirmek olan bazı odakların temsilcileri, duruma göre inançlı, inançsız, milliyetçi, goşist, laik, fanatik, demokrat, yurtsever ve liberal rollerine soyunanarak, bazı çarpıklıkları sürdürebilmek için yalan, iftira, gerçek olmayan iddia ve isnatlar gibi çok çeşitli yollara başvuruyorlar.

Sorunlardan beslenen çevreler vaktiyle silahla, bombayla, kundaklamalar ile yaptıklarını, koşullar değiştikçe söylentilerle, iddialarla, medyadaki yandaşlarını kullanarak farklı biçimlerde sürdürmeye ve böylelikle ayrımcı uygulamaların kendilerine sağlamış olduğu hareket alanlarını korumak için uğraşmaya devam etmektedirler.

Ancak artık farkına varmaları gereken bir gerçek var: Ülkemizde toplum bireysel özgürlükler ve eşit haklar konusunu kabul etmiş ve sahip çıkmıştır. Alışılmış bilinen ve bilinmeyen odaklar ne kadar gayret ederlerse etsinler toplumumuz bu yoldan dönmeye niyetli değildir. Bundan yirmi – otuz yıl önce başvurulan yöntemler artık geçersizdir. Halkımız Alevisi ve Sünnisi ile Cami kundaklama girişimlerini nasıl boşa çıkarttı ise, Aleviler ve Alevilik üzerinde yapılmaya çalışılan spekülasyonları da öyle boşa çıkartacaktır.

Toplumumuzun çok geniş kesimlerinin ortak dileği inanç özgürlüklerinde eşitlik sağlanması ve uygulamalardaki ayrımcılıkların yok edilmesidir. Bu hedefe doğru, bazıları istemese de, bazıları dirense de gidilecektir. Bu yoldan bu milleti kimse çeviremeyecektir, bireysel ve kamusal özgürlük alanları genişleyecektir. Her konu ve alanda eşit haklar yaşamımıza hakim olacaktır. Hükümetin girişimi ile başlatılan Alevi çalıştayları üzerinde olumlu ya da olumsuz spekülasyon yapacak veriler henüz oluşmamıştır. Ancak kamuoyumuzun anayasal ve yasal haklara sahip çıkmaktaki kararlılığı, bugüne kadar “Tavşana kaç, tazıya tut” diyerek geçinenlerin kafasını karıştırmakta ve zaman zaman “ Tavşana tut, tazıya kaç “ diyecek kadar şaşkın ve tutarsız söylemlerle gündemde kalmaya çalışmakta, ayrımcılıkları sürdürmek için her yönteme başvurmaktadırlar. Bilmelidirler ki, bu çalıştay başarısız olursa gelecek çalıştaylarla, bu hükümet başarısız olursa gelecek hükümetlerle eşit haklar sorunları demokrasi içinde mutlaka ve mutlaka aşılacaktır.

Ülkemizde önemli ekonomik ve sosyal sorunlar, eğitim sorunları, bireysel ve kamusal özgürlük sorunları vardır. Demokrasi içinde bu önemli sorunlara iyi niyetle çözüm arayanların, hangi çıkar odaklarını temsil ettikleri bilinmeyen gerçekdışı, akıldışı söylem sahipleri ile uğraşacak zamanları yoktur.

Bazılarının bir ‘Alevi Çalıştayı’ toplantısında ortaya attığı “Aleviler darbecidir” sözü ile başlayan süreçte, bir gazeteci de, son günlerde yaşanan özellikle yargı eksenli siyasi tartışmaları Alevilerin çıkardığını söyleyecek kadar fütursuzca ileri gitmiştir. Yasalar önündeki eşit haklarını istemekten başka kaygısı olmayan Alevi toplumunu çeşitli şekillerde suçlayarak, içlerindeki ‘ayrılıkçı’ dürtüleri ortaya çıkaran bu kişiler geçmişte de olduğu gibi, toplumu kutuplaştırmaya çalışmaktadırlar.
Aleviler, 1.400 yıllık tarihleri boyunca demokrasiden, eşitlikten ve özgürlüklerden yana olmuşlardır. Ne geçmişte ne de bugün kimseye karşı anti demokratik uygulamaları benimsememişlerdir. Aksine darbelerin ve fişlemelerin mağduru olagelmişlerdir. Bu gerçek bilinirken, toplum mühendisliğine soyunan bazı kişilerin Alevileri darbecilikle suçlamalarının, ya da ülkedeki hangi kurumda ne kadar Alevi olduğunu ölçüp biçmeye kalkışmalarının hangi amaca hizmet ettiğinin değerlendirilmesini kamuoyumuzun özgür vicdanına bırakıyoruz.
Kamuoyumuzun bilgilerine saygı ile sunarız.

ALEVİ VAKIFLARI FEDERASYONU (AVF)
ALEVİ DERNEKLERİ FEDERASYONU (ADFE)