Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

İzzettin Doğan'dan Önemli Açıklamalar

Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan, Cem TV?de İsmail Saçlı ile Özel Gündem programına konuk oldu. Doğan Alevi Çalıştayı ve Alevi sorunu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

09 Haziran 2009
İzzettin Doğan'dan Önemli Açıklamalar

İsmail Saçlı (İ.S.): İktidarlar 50 yıldır sağcı. Çalşıtayı da düzenlediler, nasıl geçti, neler oldu?

İzzettin Doğan (İ.D.): Devlet kamu erki dediğimiz gibi serbest seçimlerle kazanır, koalisyon kurarak hükümet oluştururlar. Bu hükümetler uluslar arası ilişkilerde o toplumu temsil ederler. Biz iktidar olarak değil hükümet nezdinde bu girişimler yürüttük. Onlarla diyalog içinde olduk. Benim bu diyaloglarıma yıllar yılı şiddetle karşı çıkan arkadaşlar oldu ama 3 Haziran’daki toplantıya arkadaşlarımın hemen hemen tümü, bu diyaloga girmek için hazırdılar. Alevi meselesinin barışçıl yönden çözümüne yönelik bir adım atıldı. Sadece yürüyüş yaparak, bağırıp çağırarak, menfi davranışlar sergileyerek, yok biz bu devletin parasını istemiyoruz diyerek bir yerlere varılmaz. Orda bulunan sayın bakan da kimsenin sözüne müdahale etmedi, moderatör arkadaş da herkese incitmeden söz hakkı verdi. En azından hükümet artık Alevilere, “Siz bir araya gelemiyorsunuz” diyemez, 3 Haziran toplantısının en önemli yönü bu oldu. Bundan böyle arkadaşlar gördüler ki, yüz yüze geldiğimizde Alevi İslam inancının su yüzüne çıkarılması gündeme geldi.

İ.S.: Siz toplantıda daha da ileri giderek müzenin ne anlama geldiğini söylediniz, siz Madımak’ın tamamen yıkılması gerektiğini, anıt olması gerektiğini söylediniz?

İ.D.: Şimdi o arkadaşlar, bu kadar alçakça bir hareketin utancını insanlar duysun diye, unutmasın diye müze olmasını istiyorlar, haklılar ama bizim inancımızda böyle incitici bir şey yok. Yani bu olay, müze olması kin ve nefreti ayakta tutar. Bu otel kamulaştırılmalı, sonra sıfırdan anıt yapılmalı. Yabancı sanatçıların katılacakları, 37 kişinin de portresinin çizileceği bir anıt dikilmeli, o anıt öylesine yükseltilmeli ki, çok uzaktan da görülmeli, onun içine bir ışık konur, uzaktan da görülür, ebedileştirilir. Bu da çok zor değildir. Arkadaşlar da bu düşünceye katılıyoruz dedi, sizin düşüncenizin böyle olduğunu bilmiyorduk dedi, katılıyoruz dediler. Kur’an’da bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek demektir. Gördüler ki aramızda bir ayrım yok. Beni dinleyerek değil, benim üzerimde yapılan dezenformasyonlarla bilgileniyorlardı.
Arkadaşlar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasından yana. Ben ise demokratik açıdan bunun zor olduğunu söyledim ama imkansız değil. Ama siz Diyanet’te 117 bin insanın çalıştığı, devlet imkanlarının olduğu, propaganda olacak bir yapı görürseniz ve partiler burayı oy alanı olarak görüyorsa bunu kaldırmak çok zordur. Bunun tersini savunuyorlarsa ben de onlara katılıyorum. Bu istek biraz romantik kalıyor. Bu kurum bizim aleyhimize de çalışan bir kurum ama kaldırılması mantıklı değil. Alevilerin bu konudaki en büyük zaafı, bana göre en büyük faziletleri, “İkrar verdik, biz bu ikrardan dönmeyiz”. Siyaseti de böyle düşünüyorlar ama günümüzde böyle değil. Oy verirken işsizlik sorununa, refaha, sağlık sistemine vb. bakıyorsunuz. Aleviliğin “Eline, beline, diline” sahip olan bir insan tipi yarattığınızda o toplumu kullanıyorlar.

İ.S.: Alevi kurumları arasındaki birlik büyük bir mutluluk yarattı. Amacımız aynı ama yöntemler farklı. Dolmabahçe Zirvesi’ni takip eden bir süreç bu. Alevi sorunlarının sulandırıldığını düşünüyorum. Bazı önemli Alevi vakıflarından bir temsilci çağrılmıyor ama AKP’den bir kişi çağrılıyor, olabilir. Alevi derneklerinin bazıları çağrılmıyor. Bir ilke ve düzen yoktu. Neden itiraz ediyorum, diyorlar ki Aleviliğe emek veren kuruluşlar toplanacaktı, Alevi önderleri toplanacaktı denildi. Ama böyle bir şey olmadı. Ben bu listeyi sulandırılmış buldum.

İ.D.: Tespitiniz doğrudur İsmail Bey, Bir arkadaş vardı, ben iyi niyetle yorumlamaya çalıştım, herkes katkı sunabilir dedim. Ben sayın Bakan’a ifade ettim, çok önemli 3 grup devre dışı bırakılmış. 3. Neyse olabilir ama. Güney’de bulunan ve Arap Alevileri dediğimiz Alevi kardeşlerimizden hiç kimseyi çağırmamışlar. Nusayriler ismi takılmak suretiyle onlar ayrı, bunlar ayrı diyerek bölme siyaseti yapıyorlar. Bunlar Alevidir, birbirlerinden farklıdır derler. Mevleviler’den Hasan Çıkar dede yoktu, İstanbul’daki Mevleviler yoktu. Bu büyük bir noksanlıktı. Bunu da kendilerine söyledim, onun için bu toplantı topal bir toplantıdır, Alevi kurumlarının katıldığı çalıştay olarak nitelendirilemez. Moderatör, hocam biz onlarla ayrı bir toplantı yapacaktık dedi, Caferiler de bulunmalıydı dedim. Biz bunları ayrı düşünmüyoruz. Alevilik altında bunlar toplanabilir dedim.

İ.S.: Hükümetin yaklaşımından sonuç çıkar mı?

İ.D.: Doğrusunu isterseniz bu sonucu çıkarmak zorundan görünüyorlar. Sayın Başbakan, iki değerli bakan ve Reha Çamuroğlu ile Dolmabahçe’de enine boyuna bu konuları tartıştık. Alevileri yok sayarak bir ülkeyi barış içinde yönetemezsiniz dedim, değil ulusal, uluslar arası politikanın dinamikleri de buna izin vermez dedim, biz kenara çekilsek bile kargaşa çıkar dedim. Maraş’ta, Çorum’da, Gazi Mahallesi’nde kullandılar. Bugüne kadar ölenlerin hepsi Alevi, bakın Sünni yok dedim, bu rastlantı değildir. Arkadan sayın Başbakan olayın önemini kavramış olarak, biz bu meseleyi seçimden sonra mutlaka çözeceğiz dedi. Hatta “Siz hazırlayın Alevilik ile ilgili bilgileri, biz aynen koyacağız” dedi. Biz o konuda da samimi olmayacağına inanmak istemiyoruz. Arkadan bu toplantının yapılmasını düğmeye basmak olarak algılıyorum. Sonuçta Meclis’te kararlar alınacak.

İ.S.: Başbakan konuşurken "Ermenilere ve diğer azınlıklara bazen faşizanca uygulalar da yaptık" dedi, Aleviler de buna girer mi?

İ.D.: Olur mu faşizan kelimesi hafif kaçar, resmen işkence etmişler. Bizim felsefemiz var, "incitsen de incitme" diyor ama bunları siyaset bilimi olarak çerçeveleye kalksanız adı işkencedir.

İ.S.: Hocam bu süreyi uzun tuttular. Bu görüşmeleri kitapçık haline getireceğiz dediler, sunacağız dediler. Bu sorun ne zaman Meclis’e gelebilir?


İ.D. : Devlet bu işten belki çekinebilir, Sünniler karşı koyar, oylarımız Saadet’e gider diyebilirler. SP eski Genel Başkanı Recai Kutan, “Hocam bu tek başına hiçbir siyasi parti getiremez, tek başına olmaz, bütün siyasi partiler bu sorunu gündeme getirir, çözülür” dedi. Ben bunu dile getirdim, diğer partiler de bu çözüme taraf olmalılar. Ama bunun sonucu olumlu olmazsa, Aleviler kendi siyasi oluşumlarını kurar. Belki buradan bir Alevi siyasi hareketi başlatılabilir.

İ.S.: Evet, biz kendini siyasetimiz kurursak olur, başkası yönlendirmemeli. Bir de cemevi sorunu var tabi...


İ.D: CHP’nin önemli bir oranı Alevilerden alıyorlar, Çankaya Belediyesi cemevi arsasını verdi, “Biz verdik daha ne istiyorsunuz” diyorlar. Tek çivi çakmıyorlar ama bunun sonucunu da görürler. Aleviler dar gelirli insanlardır, şu an 800 küsur milyar toplandı, bunla borçları bile ödeyemiyoruz.

İ.S.: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek böyle bir teminat verdi.

İ.D.: Evet böyle bir şey söyledi, biz 3 ayda yaparız dedi. Hatta dediler ki “Belediyeler böyle işe girmezler”, olur mu öyle şey? Kartal Cemevi’nin temelini hükümet adına Yıldırım Aktuna attı, devlet para verdi, yaptırdı. En çok yaptıran Anavatan Partisi’ydi, İkitelli Cemevi’nin temelini sayın Cindoruk yaptı, bu normaldir, insani bir olaydır. İlla kavgayla bir şey çözülmez.

İ.S.: Hocam türban meselesi, Alevilik sorunu ve Kürt sorunu var. Hocam bunun üçünü aynı dimağ içinde toplumun önüne sunmak istiyorlar. Böyle bir yaklaşımda yanlışa düşülür mü?

İ.D.: Bu bir Anayasa meselesidir. Değişiklikle, 10. Maddesine uygun olarak, yurttaşlara eşit muamele yapılması öğrenilmeli. Ya faşist, ya komünist devlet olursunuz, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği bir sistem olmalı. Türkiye şeklen hukuk devletidir ama esasen değildir. Türkiye laik bir devlet de değildir, Sünni bir devlettir. Türkiye’nin değişmesi teklif edilmeyen laiklik ilkesi var. Türkiye fetvaların verdiği bir ülke haline geldi. Türk yargısı karar vermek için Diyanet İşleri Başkanı’nı bilirkişi olarak seçiyor, ulemaya gidiyor. Böyle bir ülke laik olur mu? Bu 10. madde var ya, her şeyin altında bu yatıyor. Rengi, dini, ırkı, siyasi kanaati, felsefesi ne olursa olsun yurttaşlar kanun önünde eşittir.

İ.S.: Avusturya’da Cem Vakfı, Avrupa’da Cem Vakfı anlayışı öne geçiyor? Ne diyeceksiniz? Medya konusunda fikirleriniz neler, yeterince yansıtmaya çalışıyoruz bu çalışmaları.


İ.D.: Doğru Avrupa’da bir Alevi vakfı vardı ama politize olmuştu, siyasi düşünüyorlardı. Ama aileler çocuklarının yavaş yavaş inancından uzaklaştığını düşündü. Basel, Zürich, Viyana Alevi merkezleri oldu. Hollanda’da önemli bir gelişme var. Avusturya’da bir Cem Federasyonu kurdular, oradaki insanların ihtiyaçlarını karşılıyorlar, Av. Hüseyin Kılıç var başında. Başarılı çalışmaları var.

Cem Tv, Cem Radyo, Habercem dünyadaki dengesizliklere direnen herkese açıktır, özelikle Alevilere de açıktır.

Haber: Savaş Güller/Habercem

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.