Birgün Gazetesi yazarı Enver Aysever'in yazısı...

Her siyasi hareket örgütlenme hakkına, hoşumuza gitmese bile, görüşlerini dile getirme olanağına sahip olmalıdır. Ancak bunun ilk ve belki en önemli koşulu, bu hareketin kendini tanımlaması gerekliliği ve meclise yönelik bir çalışma mı (parti olarak) yürüteceğini, yoksa baskı grubu olarak mı varlığını sürdüreceğini açıklıkla ortaya koymasıdır.

Kuşkusuz siyasi parti toplumsal sorunlara iktidar isteyerek çözüm üretmek için kurulur. Ama toplumsal, siyasal sorunlara mutlaka bir siyasi parti olarak katkı yapma zorunluluğu da yoktur. Diyeceğim eğer siz, bir dünya görüşünü savunuyorsanız bunu açıkça, dürüstçe ifade etmeli ve baskı topluluğu olarak çıkarlarınızı tarif etmelisiniz. Bu suç değildir. Hele günah, asla değildir!

İKİ YÜZLÜLÜK ÜSTÜNE

Feşullah Gülen cemaatini nasıl algılamamız gerektiğini bilmiyorum. Benim gibi pek çokları da bilmiyor. Eğer dini bütün kimi yurttaşlarımızın bir araya gelip ibadetlerini özgürce ve bir arada yapmak için toplandıkları ortama verilen bir isimse bu, diyeceğimiz bir şey olamaz. Allah ibadetlerini kabul etsin!

Yok, eğer bu insanlar gençlerimize, çocuklarımız eğitim olanağı sağlamak, destek olmak için kurulmuşsa, buna da bir diyeceğimiz yoktur. Ancak böyle bir durumda yasalara saygı bekleriz. Kaynaklarını nereden elde ettiklerini ve bu öğrencilere dini eğitim verip vermediklerini de sorarız. Niye? Yanıtı açık hukuk bunu emreder.

Kuşkusuz bu hareket siyasi bir anlayışla da kurulmuş olabilir. Yeni-Osmanlı’cı bir öğretiyi savunabilir, hilafeti isteyebilir, İslam şeriatının egemen olduğu bir ülke de hayal edebilir. Bunu da bir şey demeyiz. Hukuki sorunlara mahkemeler bakar. Biz siyasi kavgamızı veririz. Ya bileğimiz bükülür, sandıkta yeniliriz ya da kazanırız.

Ama sorun şudur karşımızdaki hayalet gibi her yanda beliren örgütlenme (cemaat) biraz laik, biraz dindar biraz İslamcı, biraz neo-liberal biraz demokrat, biraz baskıcı v.b… Dahası medyaları var, işletmeleri, büyük sermaye grupları var… Siyasetin içinde farklı partilerde mensupları var… Soluduğumuz havada, yediğimiz ekmekte, gittiğimiz banka da varlar…

Sorsanız siz kimsiniz diye, çıt yok!

Soralım Feşullah Gülen cemaatindeki dostlar sizi nasıl tanımlamak gerekir?

KORKUTMAK MÜSLÜMANLIKTA VAR MI?

Allah rızası için yapılan işlerde herhalde gönülden bağlılık esastır. Düşünün, koca ülkede milyonlar sizden çekiniyor, korkuyor. Niçin? Şeffaf değilsiniz. Her kıtaya tayin ettiğiniz imamlarınız, dev boyutlara gelmiş ve kimi ülkelerde kapatılmakta olan okullarınız, gizemli bir şatoda yaşayan bir önderiniz var. Sır perdesinin ardındasınız!

Devletin polisinin sizden olduğunu söyleniyor, korkuyor insanlar… Özel yaşamları yayınladığınız gazeteleriniz var, korkuyor insanlar… Siyasi aktörleriniz var, emelleri açık değil, korkuyor insanlar… Küresel kurum, kuruluşlarla ilişkileriniz var, korkuyor insanlar… Hep bir ötekileştirme, tedirgin etme, yalnızlaştırma hali egemen saydıklarımda!

Söyleyin Allah aşkına insanların sizi sevmesini mi istersiniz korkmasını mı?

SORULAR

Biz bu ülkede demokratik, laik ve çoğulcu yapının ortak zemin oluşturacağına inanıyoruz. Burada bir muhalefetiniz var mı?

Başka türlü soralım, laikçiler, sosyalistler, diye tanımladığınız insanlara tepeden bakmaya devam edecek misiniz, onları anlayacak mısınız? Yoksa fırsatını bulduğunda sırtlarını mindere getirmek için mi bu hazırlığınız?

Siz, öteki dünyada Allah’ın rızasını, sevgisini mi istiyorsunuz, yoksa bu dünyanın nimetleri ve iktidarı da ilginizi çekiyor mu?

Dünyanın pek çok ülkesi, en son Azerbaycan, sizden niçin kuşkulanıyor? Sizi niçin bir tehdit olarak algılıyor, biliyor musunuz?

Yeni bir toplumsal sözleşme isteğinizi ve uzlaşma için zeminin uygun olduğu görüşünü dile getiriyorsunuz, bununla neyi kast ediyorsunuz?

Siz siyasi bir örgütlenme misiniz, yoksa bağımsız bir toplum kuruluşu mu?

Hiçbir manevi hareket bu kadar zenginleşmemiş, kapitalistleşmemiş, dünyevileşip, iktidarlaşmamıştır. Bundan korkmuyor musunuz?

DEVRAN DÖNERSE

Bu dünya sultan Süleyman’a bile kalmamış. Size de kalmaz elbet. Bu ülke darbelerden, işkencelerden, insana yakışmayan uygulamalardan çok çekti. Gelin kendinizi tarif edin. İnşa ettiğiniz korku imparatorluğunun kapılarını aralayın.

Devran döner, birileri güçlenir ve cadı avı sizin için başlarsa, biz, demokrat olanlar, yurtsever, insan severler sizin için savaşacağız. Üstelik Allah rızası için değil. İnsan olduğunuz için…

Kapıları aralayın… Şeffaflaşın… Her türlü haksızlıkla, hukuksuzlukla, en başta Ergenekon türü örgütlenmelerle birlikte savaşalım!

Korkmayın!
Korkutmayın!

İşte yeni anayasa bu olsun!