Prof. Robert Forison, “VHO. Org” İnternet Sitesinde yayınlanan son yazısında, son günlerde gündeme gelen Kilisenin holokast olayına yönelik bakış açısını incelerken, Aşovitz kampında gaz odalarının bulunmadığına dair ayrıntılı bilgi sundu.
Forison söz konusu yazısının bir bölümünde şöyle yazdı: “Gerçekte, yerli Aşovitz kampında Yahudileri öldürmek için gaz odalarının bulunduğu bir yalandan ibaret. Fakat bundan daha büyük olan bir yalan daha var. O da şu ki, bu mekanda bulunan gaz odalarının dünya savaşından sonra onarıldıkları veya, bu binanın iyi yapılmamakla birlikte aslına benzer bir örnek olduğu söyleniyor. Bu gaz odalarının 2. dünya savaşından sonra yapıldığının söylenmesi, aslında tehlikeli bir yalan.”
Forison’a göre, Aşovitz kampı Nazi hastanesine yakın bir yerdeydi ve Ağustos 1945 yılına kadar orası cesetleri saklama mekânı olarak kullanılıyordu. Bu mekân daha sonra 1944 yılından itibaren, Nazi hastanesi için, içinde bir ameliyat odasının da yapıldığı bir sığınağa dönüştü.
Savaştan sonra Polonyalı Komünistler, söz konusu binayı bir gaz odasına benzetebilmek ve oranın insanların öldürüldüğüne has bir yer olduğu konusunda herkesi inandırabilmek için bir hayli gayret gösterdiler. Tabi onların yaptıkları asla, bir yeniden onarma işine benzemiyor. Yani daha çok, kendi hayal ürünlerinden kaynaklanan yeni bir inşaat girişimine benziyor.
Prof. Forison daha sonra şöyle ksydetti: “Ben bu bilgileri, 19 Mart 1976 yılında Aşovitz kampı arşivlerinde bulduğum bir takım inşaat planlarıyla birlikte elde ettim. O planlar, hiçbir zaman yayımlanmamıştı. “Birkenau” kampında insan yakılmasına dair 4 fırın planı daha vardı. 2 ve 3 no.lu fırınlarda cesetlerin saklanması için özel yerler vardı. Bunların tavanında havalandırma deliği veya benzeri bir delik yoktu. Tabi bugün belki bazı uzmanlar, bu meseleyi incelemekle meşgullerdir. Nitekim ben bugüne kadar defalarca bunu söylemişimdir: Tavanlarda delik yoksa demek ki holokast diye de bir şey yok.”
Bu yazının devamında yine şöyle okumaktayız: “4 ve 5 no.lu fırınların yapı ve konumlarını göz önünde bulundurduğumuz zaman, bunların hiçbirinin gaz odasına dönüştürülme kapasiteleri olmadığını fark ediyoruz. Ben, Aşovitz kampını inceledikten sonra, “Yeniden Gözden Geçirenlerin Zaferi” adı altında yazdığım 22 sayfalık bir raporu yayımlayabilmek için 1995 yılını beklemek zorunda kalmıştım. O yıl, Fransız tarihçi ve gazeteci “Erice Conan” da, Aşovitzle ilgili internet araştırmalarını bitirdikten sonra, tanınmış bir Fransız haftalık dergisinde uzun bir makale yayımladı. Conan, “Gaz Odaları” adı altında yayımladığı bu makalesinde, “Bu odaların her şeyi uydurma” diye vurguladı.
Conan bu makalesinde ayrıca, “70’li yılların sonlarında, Robert Forison, bu uyduruk binaları tespit etmişti. Fakat o serginin sorumluları, Prof. Forison’un açıklamalarını resmen kabul etmekten kaçınıyorlardı. Eric Conan, Aşovitz Ulusal Müze sorumlusu Krystyna Oleksy’in sarsıntıya uğrayan güçsüz açıklamalarını basıp, yayımlamaya çalıştı. Kamuoyu için ikna edici bir cevabı olmayan Krystyna Oleksy, odalarla ilgili olarak şöyle bir açıklamada bulundu: “Mevcut şartlarda bu mekan, olduğu gibi kalacak ve müzeyi ziyaret edenlere bu konuda hiçbir ayrıntı verilmeyecek. Zira onunla ilgili meseleler çok karışık ve çetrefilli. Fakat daha sonralar, bu meseleyi bir çözüme kavuşturabilmek için bir şeyler düşüneceğiz.” ( Aşovits, Şeytan’dan Bir Hatıra- Say. 68)
1995 yılında, “Robert Jan Van Pelt” ile “Deborah Dwork” adlarında iki yazar ortak bir çalışmada bulunarak, “1270 Yılından Günümüze Kadar Aşovitz”(Auschwitz, 1270 to şe present) adında “Yiil Üniversitesi Yayınları” aracılığıyla bir kitap yayımlarlarken, Gaz odalarıyla ilgili temelsiz iddiaları yalanlamaya çalıştılar. Bu iki yazar, Aşovitz’in gaz odalarından söz ederlerken, “savaş sonrası”, “mübhem”, “gazap”, “yalan söylemek” ve “uydurma haberler” gibi sözcüklerden yararlandılar.
Bu arada en son bir televizyon kanalına verdiği demecinde holokast olayını yalanlayan keşiş Williamson bu konuda, “Aslında, Nazi gaz odaları diye bir yer yokmuş” şeklinde konuştu.
Forison’a göre, onun sözünün aksini ispatlamak pek zor bir şey değil. “Yeter ki, ona öyle bir yeri gösterin. Ama mesele şu ki, günümüzde böyle bir oda yok. Ve geriye baktığımızda da, görüyoruz ki geçmişte de öyle odalar olmamış. Hem değil Aşovitz’de, hiçbir yerde yokmuş. Ben hiçbir zaman istediğim cevabı alamadım. “Ya bana bir Nazi gaz odası gösterin, yahut da resmini çizin” diyorum. Ben bekliyorum ve hala bir cevap yok. Şimdi bugün Williamson da bekliyor” diyor.
Profesör Forison nihayet şöyle bir sonuca ulaşıyor : “Bugün İsrail’de Şaron ölüme doğru gidiyorsa, 20 yüz yılın bu büyük yalanı da ömrünün sonuna yaklaşmakta.”
1929 yılında Fransa’da dünyaya gelen Profesör Robert Forison, 1974 ila 1999 yılları arasında, Liven üniversitesinde öğretim üyesi olarak bulundu. Prof. Forison’a göre, gaz odaları ve Yahudilerin soy kırıma uğradıkları konusu, Siyonist Yahudi teşkilatların uydurdukları bir masal. Bu teşkilatlar, tamamen siyasi-ekonomik olan bir takım garezler uğruna bu tür masalları uydurmaktalar. Prof. Forison daha sonra şöyle diyor: “Ben 1960 yılına kadar, Gaz odalarında adam öldürüldüklerine inanırdım. Fakat Paul Racinie’nin konuyla ilgili kitabını okuduktan sonra, bu meseleye kuşkuyla bakmaya başladım. Böylece 14 yıllık bir şahsi tefekkür ve 4 yıllık da geceli gündüzlü bir tetkik ve araştırmaların ardından nihayet, tarihi bir yalanla karşı karşıya kaldığımdan emin oldum… Ben yıllarca savaş döneminden kalma ve gaz odalarını kendi gözleriyle görmüş olan sadece tek kişiyi bekledim. Bu mesele bağlamında ileri sürülen bir sürü belgeye itina göstermiyor, sadece tutarlı olacak tek bir belge ve delile rastlamaya razıydım. Fakat ne var ki, o tak belge bile bulunamadı. Bulduklarım sayısız miktarda kuşku götüren iddialardı.”
Prof. Forison ilk olarak 1978 yılında, “Le Monde” gazetesinde dizi halinde verilen makaleleriyle bu mesele hakkında ifşaata başladı. Forison bugün, bu hususla ilgili geçerli ve belgesel birçok kitap ve makaleye sahip. Onun bugün İngilizce ve Fransızca olarak yazdığı birçok eseri vardır.
Prof. Forison’un dizi yazıları “Le Monde” gazetesinde çıktıktan sonra kendisi, tarihi kasıtlı olarak saptırma suçlamasıyla mahkemeye çağırıldı. Prof. Forison bugüne kadar, defalarca mahkemelere çağırılmış ve bir yandan da, Siyonist Yahudi teşkilatların fiziki veya ajit-prop saldırılarına maruz kalmıştır.
FHA