Çok kıymetli protokol, değerli hanım efendiler, beyefendiler.
14 asır önce Kerbela da yaşanan, ciğerlerimizi parça parça eden o aslan başlı Hz. Hüseyin olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, Muharrem’in onuncu gününde bir arada olmaktan, beraberce Kerbela olayında bir arada bulunmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Muharrem, Aşura, Kerbela bu ümmetin ortak konularıdır. Kerbela, dünyada ırkı, rengi, coğrafyası, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun kendisini Müslüman kabul eden her kardeşimizin ortak elemidir, ortak hüznüdür, ortak kederidir. Hz. Peygamber in Cennet gençlerinin efendisi, şehitlerin ser çeşmesi olarak ilan ettiği Hz. Hüseyin ve beraberinde Ehl-i Beyt-i Mustafa’dan, içinde kadınların, çocukların, büyüklerin olduğu yetmişi aşkın büyük insanlar canlarını feda ettiler.
Allah bizleri onların şefaatine nail eylesin. Muharrem, Kerbela, Aşura bize iki önemli ders veriyor. Bu tür büyük hadiseler daima bir tehlike ile karşı karşıyadır. Eğer biz Muharrem’i, Kerbela’yı, Aşura’yı sadece bir yas ve mateme dönüştürürsek, senede bir defa bir araya gelerek yâd ettiğimiz bir dini törene dönüştürdüğümüz zaman, Kerbela da can veren şühedaya haksızlık etmiş oluruz. Kuran bize tarihte yaşadığımız büyük hadiselerden nasıl ders ve ibret almamız gerektiğinin yolunu gösterir. ‘’Yeryüzünde dolaşmaz mısınız? Dolaşınız ki akleden kalpleriniz olsun’’ akleden kalplerle bu hadiseleri düşünmemiz lazım, ibretler, dersler çıkarmamız lazım ki daha sonra İslam ümmeti tekrar Kerbelalar yaşamasın.
Ama biz İslam ümmeti olarak ibret ve ders almadık. Kerbela’nın İslam tarihinde farklı bir yeri vardır fakat Kerbela manasına orada yaşadığımız o büyük acının binlercesini yaşadık ve yaşama devam ediyoruz. Hep beraber eğer ders alsaydık bu acıları yaşamazdık. Kerbela ‘dan alacağımız en büyük ders İslam ümmetinin karşı karşıya kalacağı en büyük tehlikenin dine karşı din, nifak, fitne ve fesat hareketlerine karşı uyanık olacağız. Kerbela da Hz. Hüseyin’in ve Ehl-i Beyt’i katledenler de Müslüman olduklarını söylemiyorlar mıydı? Din adına yaptıklarını söylüyorlardı. Müslümanları kötülüklerden koruyacaklarına inanıyorlardı. Hala karşı karşıya kaldığımız en büyük tehlike olmaya devam ediyor, Müslümanların açık düşmanlarla mücadele etmek konusunda herhangi bir problem olmaz çünkü onlar ölümün de, hayatın da Allah’tan olduğuna inanırlar.
Düşünelim ki çok değerli konuşmacılar var, ben aslında bugün burada birkaç dakikanızı daha almak istiyordum ama çok sözlerimi uzatmak istemiyorum. O Ehl-i Beyt in aslanlı Hz. Hüseyin, Allah’ım eğer burada şehit olacaksam benim şahadetimi ümmetin vahdetine vesile kıl diyordu. Bizim yapacağımız Kerbela’nın muallimi Hz. Hüseyin’in uğuruna canını verdiği değerler üzerine durmaktır. Hz. Hüseyin üzerine duracaksak Hz. Hasan’ı da unutmamak gerekir. Çünkü Hz. Hasan’ın vefatının yıl dönümü Hz. Hüseyin adaletin ve özgürlüğün mektebidir fakat Hz. Hasan sulhun, salahın mektebidir. Hüseyini tavra ne kadar muhtaçsak Hasani tavra da o kadar muhtacız. Mahi Muharrem’in birliğimize ve beraberliğimize vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. İslam âleminde akan kan ve gözyaşlarının dinmesine vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyor, kalbinizden Hz. Muhammed’i, Ehl-i Beyt muhabbeti eksik olmasın. Var olun, sağ olun, Allah’a emanet olun.