Gündemdeki konuları değerlendiren Karamollaoğlu, Zeytin Dalı Harekâtı, ÖSO tartışmaları, Ege adaları ve Bylock mağduriyetlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
ABD’NİN İPİ İLE KUYUYA İNİLMEZ
Karamollaoğlu, son günlerde Afganistan’da tırmanan terör olaylarını kınayarak, “Amerika’nın ipiyle kuyuya inilmez. Amerika’nın sözüne güvenilmez. Bunun en somut örneklerinden birisi de Afganistan’dır. 11 Eylül sonrası terörle mücadele bahanesiyle işgale uğrayan Afganistan’da tam tersine terör daha da azmış, insanlar daha da yoksullaşmıştır. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi, Afganistan’a huzur ve güvenlik getireceğiz diyenler, tam tersine Afganistan’da kaos ve çatışma ortamının mimarı oldular” ifadelerini dile getirdi.
ABD'NİN GÜVENLİ BÖLGE OYUNUNA GELİNMEMELİ
Suriye sınırında oluşturulması planlanan güvenli bölge tartışmalarına değinen Karamollaoğlu, “Bilindiği gibi Afrin operasyonu sonrası Amerikan yönetimi Türkiye'ye güvenli bölge oluşturma teklifinde bulundu. Buna göre, Suriye sınırında 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturulacak. Çok açık söylüyorum; bu öneri ABD’nin yeni bir şark kurnazlığıdır. Biz Güvenli Bölge’nin ne demek olduğunu Kuzey Irak’tan da çok iyi biliyoruz. Çekiç Güç’ün faaliyetlerinden çok iyi biliyoruz. Şimdi aynı tezgâhı Kuzey Suriye için kurmaya çalışıyorlar. Türkiye bu oyuna gelmemelidir. Bizim kabul edebileceğimiz tek güvenli bölge önerisi, ABD’nin bölgeden tamamen çıkmasıdır. ABD İslam dünyasından elini ayağını çektiği gün, sadece Türkiye değil sadece Ortadoğu değil bütün dünya çok daha güvenli hale gelecektir” ifadelerini kullandı.
KIZIL ELMANIN DEĞİL ADALETİN PEŞİNDEN GİDİLMELİ
Karamollaoğlu, Zeytin Dalı Harekâtı’nın siyasi bir çıkar amacıyla kullanılmaması gerektiğini bir kez daha belirterek, “Böyle bir durum bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Afrin, sadece bir partinin değil Türkiye’nin meselesidir. Bu yüzden Kızılelma gibi hamaset yüklü sloganlarla değil, iyi düşünülmüş, iyi planlanmış stratejilerle yürütülmelidir. Ecdadımız kızıl elmanın peşinden değil adaletin peşinden gitmiştir. Eğer tarihi yanlış okursanız geleceği yanlış belirlersiniz. Burnumuzun dibindeki adalardan oluruz” değerlendirmesinde bulundu.
EGE ADALARI BEKA SORUNUDUR
Karamollaoğlu, Türkiye’nin çok hassas ve kritik bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, konuşmasına, şöyle devam etti: “Dört bir yandan kuşatma altındayız. Türkiye üzerinde emelleri bulunan herkes adeta fırsat kolluyor. Bunun son örneği Ege’deki adalarda yaşananlardır. Yunan Savunma Bakanı’nın Kardak adasına çıkarma yapmaya kalkıyor. Burnumuzun dibindeki adalarda yunan askerleri kuzu çevirme partisi düzenliyor. Adalara Kiliseler, Karakollar inşa ediyor. Askeri birlikler yerleştiriyor. İşte Türkiye için gerçek beka sorunudur budur.”
ÖSO TARTIŞMALARI YERSİZ VE GEREKSİZDİR
ÖSO oluşumuna ilişkin tartışmaların yersiz ve zamansız olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, şunları kaydetti:
“Muhalefetin, YPG saflarında Mehmetçiğe karşı savaşan Amerikalı, İngiltereli, Almanyalı, hatta Çinli unsurları görmeden, ÖSO’nun içindekileri sorgulamasını doğru bulmuyoruz. Muhalefet açısından bu yaklaşım ne kadar yanlışsa, iktidar açısından da dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Ordusu’nu sürekli ÖSO ile birlikte anmak o kadar yanlıştır. TSK, 40 yıldır teröre karşı mücadele etmektedir. Terörle mücadele konusunda her türlü tecrübeye sahiptir ve tarih boyunca kendisini her zaman ispat etmiş bir ordudur. Böyle bir orduyu sürekli ÖSO oluşumuyla birlikte anmak, sanki ÖSO olmasa bu harekât başarısız olacakmış bir algıya neden olur. Bu da Mehmetçiğe yapılacak en büyük haksızlıktır.”
ALGI OPERASYONU YAPIYORLAR
Türkiye’nin sürekli yeni kumpaslarla karşı kaşıya kaldığına vurgu yapan Karamollaoğlu, “Özellikle uluslararası medyada Afrin operasyonu ile ilgili gerçek dışı resim ve haberlerle Türkiye savaş suçlusu gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Akla ziyan saçmalıklar var. Ama kesin olan bir şey var ki Türkiye’ye karşı bir algı operasyonu yürütülüyor. Türkiye bu tehlikeye karşı atağa geçmeli ve uluslararası hukukta meşruiyet ve haklılığını anlatmalıdır. Haklıyken haksız duruma düşmemeli, arazide şehit vererek kazandığını, masada ayak oyunlarıyla, algı operasyonlarıyla kaybetmemelidir” diye uyardı.
TARIMA HAYVANCILIĞA ZEYTİN DALI UZATILMALI
Karamollaoğlu, her alanda bir Zeytin Dalı’na ihtiyaç olduğunun altını çizerek, konuşmasını, şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin sadece terörle mücadele de değil, ekonomiden dış politikaya, eğitimden, sanayiye, tarımdan hayvancılığa hemen her alanda bir zeytin dalı harekâtına ihtiyacı var. Ama bu ‘zeytin dalı’na en çok siyasette ihtiyacımız var. Birbirimize zeytin dalı uzatmak zorundayız. Siyasi kavgaları, çekişmeleri, polemikleri bir kenara bırakmalıyız. Siyasi geleceğimizi düşünerek değil, ülkemizin geleceğini düşünerek hareket etmeliyiz. Her zaman olduğu gibi bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.”
BÜTÜN OYUNLARIN ARKASINDA BOP PROJESİ VAR
BOP projesinin bölgemizde adım adım işlediğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bölgemizdeki saldırıların arkasında ırkçı emperyalizm ve Siyonizm var. 40 yıldır söylediğimiz bu konular Türkiye’nin gündemine gelmeye başladı. Bu gelişmeler vakanın ta kendisidir. Bu oyunları hepimizin iyi bilmesi gerekiyor. Başarılarımızı günlük bir başarı gibi görmemeliyiz. Bütün oyunların arkasında ‘Büyük İsrail Projesi’ vardır. Yürütülen proje, bölgedeki bütün ülkelerin beka sorunu oluşturuyor. ABD ile birlikte hareket edenler bu tuzağa ve oyuna karşı dikkati olmalıdır. Herhangi bir parti ülkenin geleceğini kendi geleceği gibi düşünürse bu kabul edilemez bir durumdur. Bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir. Hiçbir partinin bekası ülkenin bekasının önüne geçemez” diye konuştu.
ADALET RAFA KALDIRILDI
Karamollaoğlu, Bylock’ta yaşanan mağduriyetlere değinerek, şunları kaydetti.
“Adaleti rafa kaldırmak çok zor bir iştir. Adalete haksızlık yapanlar sadece mazlumlara yapmaz Allah’a karşı da hesabı var. İnancımız gereği bu muhakkak sorulur. Adaletten ayrılmayın. Haksızlık aldı başını gidiyor. Bylock’tan binlerce kişi mağdur oldu. Bundan başka sıkıntıların olduğunu görüyoruz. 6 bin kişilik bir kesim ne için ihraç edildiklerini bilmiyor. Bu kesim hiçbir kurumda görev alamıyor. Toplum tarafından dışlanıyorlar. Sadece bir KHK ile görevden alındılar.
O KHK’ları imzalayanlar attıkları imzayı bir daha düşünmelidir. Suçsuz olduğu tespit edilenler göreve bir daha alınmıyor. Bu insanlar mazlum ve mağdur. Hükümetin buna biran önce müdahale etmesi gerekiyor. Kurulan komisyonun bunu biran önce sonuca ulaşmasını istiyoruz. Suçlunun ceza görmesine kesinlikle itiraz etmeyiz. Mazlumun bir gün bile ceza almasına rıza gösteremeyiz.38 bin civarında astsubay meslek lisesi öğrencisi mağdur. Bu öğrenciler hangi kapıya gideceklerini bilmiyor. Bu subaylara kimse iş vermiyor. Bu gençlerin 146’sı intihar etti. Yazık değil mi bu çocuklara”.