Washington merkezli bir düşünce kuruluşu tarafından yayımlanan analizde; Amerikalı yetkililerin Beyaz Saray'ın Suudi koalisyona yardımlarını artırmaya devam edeceğini belirtildi.
Yazının bir başka bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: Donald Trump hükumeti Yemen'i İran'ın Arap dünyasındaki etkinliğini sona erdirmek için hayati önem taşıyan bir alan olarak görmektedir. Washington İran'ın özellikle de Kızıl Deniz'deki dünya enerji piyasasında büyük önem taşıyan nakliye gücü nedeniyle endişelidir.
Amerikalı yetkililerin açıklamalarına göre; Yemen'deki krizi sona erdirme çabaları Beyaz Saray için hem tehlike hem de yeni fırsatlar demektir ve özellikle de İran ile sözlü savaşın artmasına neden olmaktadır. Bu arada koalisyon güçlerinin Yemen'de başlıca Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından askerlerin ağır bir biçimde konuşlandırılması İran'ın desteklediği milis güçlerinin Amerika'nın en az müdahalesiyle durdurulmasını sağlayabilir. Amerika şuana kadar bu koalisyona verdiği lojistik ve istihbarat desteğini artırdı ve Yemen'de el-Kaide'ye yönelik füze saldırıları başlattı. Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri Yemen'deki savaşta yenilgiyle karşı karşıyadır.
Öte yandan İran ve müttefikleri son aylarda bölgede büyük başarılara imza attılar ve onların en yeni iddiası Irak'ın Kürdistan bölgesindeki Kerkük kentinin fethidir. Suriye'de ise Beşar Esad hükumeti İranlıların desteğiyle Şam'da yönetimini devam ettirmektedir ve yine Hizbullah ve İran güçleri sınırlarda İsrail'e karşı caydırıcı bir tehdit oluşturmaktadır.
Yazının devamında şu ifadelere yer verildi: Geçtiğimiz hafta görüldüğü gibi Amerika'nın İran'a yeni stratejisinde odak noktalar; bu ülkenin bölgedeki etkinliği, Şii güçlerini silahlandırması ve ülke dışında askeri müşavir bulundurmasıdır.
Amerikan hükumetine göre; böyle bir yardımın kısıtlanması gerekmektedir çünkü Husiler gemisavar füzelerle Yemen sularından geçmekte olan Amerika ve müttefiklerine ait gemileri hedef almaktadırlar. Yine Babul Mendep boğazından günlük yaklaşık 3 milyon varil petrol geçmektedir. Husilere bu füzelerin verilmesi ve İran'ın Hürmüz Boğazı'na olan yakınlığı, İran'ın bölgedeki hayati önem taşıyan 2 enerji hattına sahip olma ihtimali yönündeki endişelerin artmasına neden olmaktadır. Trump göreve geldiği günden bu yana Suudi koalisyona yönelik yardımları sürekli olarak artırarak sürdürmektedir. Amerikan ve Arap yetkililerin açıklamalarına göre; Pentagon'un Riyad ve Abu Dabi'ye lojistik ve istihbarat desteği son aylarda gözle görülür bir oranda arttı.
Amerikalı bir üst düzey yetkili konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: Suudiler hiçbir zaman tam bir ortak olmadılar ancak şuan onlarla istihbarat paylaşımı yapabiliriz.
Yazının bir başka bölümünde ise İran ve Husilerle denizde mücadelenin askeri çatışmalara neden olabilecek büyük bir sorun olduğu vurgulanarak şu ifadelere yer verildi: Amerikalı üst düzey yetkililerine göre; İran geçtiğimiz hafta Trump tarafından sunulan politikadan daha katı bir politika açıklayabilir. Elbette Amerikan hükumetine göre bu gidişat son yıllarda bölgenin tamamında ortaya çıkmış ve İran şuan Suriye, Kuveyt, Bahreyn ve Suudi Arabistan'ın doğusundaki Şiileri desteklemektedir. Amerikan yetkililerin açıklamalarına göre; bu faaliyetler nükleer anlaşmanın imzalandığı 2015 yılında arttı ve bununla birlikte büyük ihtimalle İran tarafından bu yöneliş sonlandırılmayacaktır.
Analizin sonunda Amerika'nın Yemen'deki savaşa müdahalesinin artmasının kar ve zararlarıyla ilgili olarak şu ifadelere yer verildi: Suudi koalisyonun takviye edilebilmesi çok zordur. Amerikan ve Arap yetkililer bu savaşı sadece siyasi çözümün sonlandırabileceğini iddia etmektedirler. Gerçi Amerika'nın kapsamlı müdahalesi Husileri diplomatik çözümü kabul etme konusunda baskı altına alabilir, bu adım aynı zamanda Riyad'ın askeri operasyonu durdurma isteğini de artırabilir.