Haşdi Şabi’nin “Horasan” birliklerinin komutanı olan Seyyid Ali el Yasiri, İslam İnkılabı Rehberinin ve merciyetin teröristler karşısında elde edilen zaferlerdeki üstün rolüne ve desteğine işaret ederek “Musul’da ve Irak’ın farklı bölgelerinde IŞİD terör örgütüne karşı elde edilen zaferler merciyetin bereketi ve verdiği cihat fetvasıyla gerçekleşmiştir. Geçmişte İslam düşmanları karşısında da İslam İnkılabı Rehberinin ve merciyetin Lübnan Hizbullah’ına verdiği destek sayesinde Siyonist rejim yenilgiye uğratılmıştır. Kazanılan bu zaferler sadece Şiilerin veya bir grubun değil tüm Müslümanların ve Arapların zaferidir” açıklamasını yaptı.

 

Dünya istikbarlarının İslam karşıtı söylemlerine değinen Seyyid el Yasiri kazanılan zaferlerin İslam’a güç kattığını belirterek; “Batı medyası İslam’ı öfke ve tekfir dini olarak tasvir ediyor. Elimize aldığımız silahlarla tekfir karşısında elde ettiğimiz zaferler, İslam’ın barış dini olduğu ve teröre karşı olduğumuzu göstermiş oldu. Bu şekilde İslam’ın gerçek yüzünü gösterdik” ifadelerini kullandı.

 

Iraklı mücahitleri ve gençleri Haşdi Şabi saflarında savaş meydanına iten asıl etkenin merciyetin verdiği cihat fetvası olduğunu vurgulayan el Yasiri; “Mücahitler, merciyetin verdiği cihat fetvası ile savaş meydanlarına inerek dinlerini ve vatanlarını canları pahasına korudular. IŞİD terör örgütü her ne kadar bölge halkı ve ülkeler üzerinde etki bırakmış olsa da bu etki Haşdi Şabi ve direniş güçleri sayesinde etkisini artık kaybetmiştir” dedi.

 

“Dünya istikbarları IŞİD terör örgütünü bölgede kendi varlıklarına bahane göstermek için kullanırken bu bahaneyi ortadan kaldırmış olduk” diyen el Yasiri, Amerika’nın işlediği cinayetler ve katliamlar sonrasında IŞİD terör örgütünü ortaya çıkarttığını vurguladı.

 

Haşdi Şabi komutanlarından Seyyid el Yasiri son olarak asıl meselenin bundan sonra IŞİD terör örgütünü ortaya çıkartan düşünce ile mücadele olduğunu vurgulayarak; “Allah’ın izni ile IŞİD terör örgütünü ortadan kaldırdık. Ancak yanlış ve hatalı düşünceler sonucu IŞİD’i ortaya çıkartan tefekkür ve düşünceler varlığını sürdürmekte. Bundan sonrası için dini kurumların ve devletlerin bu düşünceler ile ciddi bir mücadeleye ve reforma gitmesi gerekir” ifadelerini kullandı.