Mavi Marmara gazisi ve şehid Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu AA'ya konuştu.
AA'ya verdiği röportajda İtalya'dan Gazze'ye doğru yola çıkan fakat Siyonist Rejim tarafından engellenen Zeytuna gemisini anlatan Topçuoğlu Mavi Marmara'ya ilişkin de konuştu.
“Mavi Marmara’da ne hissediyorsam aynısını hissettim”
Mavi Marmara yolculuğu gibi aynı yolculuğa çıkma girişiminin kendisini olumlu etkilediğini, kalbinin pır pır attığını ifade eden Topçuoğlu şunları söyledi:
“O kadar korkunç bir olay değil. Aynı şeyleri yaşayacağımı hiç düşünmedim bile. Aklımın köşesinden dahi geçmedi. Orada mazlum insanlar var, mazlum bir halk var, orada insanlık dışı muameleye tabi tutulan bir kesim var, orası bir erzak davası değil, kutsal bir dava var. Eşimle ben nasıl ki Mavi Marmara’ya bindiğimde aynı duygulara sahipsem, aynı şekilde Zaytouna’ya da o şekilde binmek istemiştim.”
Ablukayı kırmak için bu kez kendisinin organize edeceği bir kadın gemisiyle Türkiye’den yola çıkacaklarını açıklayan Topçuoğlu, "Mavi Marmara’da erkek kardeşlerimizle bulunmuştuk. Bize saldıracaklarını düşünmüyorum. Bu sefer Avrupalı kadınlar değil, Türk kadınlarıyla karşılaşacaklar. Türk kadını ne kadar teslim olur onu da göreceğiz. Üstüne basa basa Türkiyeli kadınlar diyorum. Bu topraklar üzerinde yaşayan ben bu vatan uğruna kanım canım feda diyen aynı 15 temmuz ruhuna sahip kadınlarla yola çıkacağız Allah’ın izniyle.” değerlendirmesini yaptı.
"Eşimin kanı satılık değil"
Açıklamalarında Mavi Marmara sürecine de değinen Topçuoğlu, Mavi Marmara davasının 2 Aralık tarihine ertelendiğini belirterek yeni atanan hakimin davayı alelacele bitirmek niyetinde olduğunu gördükleri için reddi hakim talebinde bulunduklarını söyledi.
Topçuoğlu, “Bu dava sonuçlanmadı. Ben ceza davası açtım, tazminat davası açmadım. Benim eşimin kanı satılık değil, abluka kalkana Filistin işgal sona erene kadar mücadele edeceğiz. Benim Mescidi Aksa’mın davası satılık değil. Kim ki Mescidi Aksa’nın kalbine hançeri saplamış, buyursun bu tazminatı kabul etsin ya da bu bağışı kabul etsin.” dedi.
Türkiye ile Siyonist Rejim arasında yapılan anlaşmayı da eleştieren Topçuoğlu, İsrail’in dürüst olmadığını ifade etti.
Topçuoğlu, “Eğer Aşdot serbestse, ‘Abluka kalktı’ diyorlarsa hadi beni bırak o zaman gideyim Mescidi Aksa’ya özgür bir şekilde gireyim. Ben deport yiyorum, milli takım antrenörüyüm aynı zamanda sporcuyum. Kulübüm var, ben bu çocukları yurt dışında ve yurt içinde müsabakalara sokuyorum. Bu yurt dışı çalışmasının bir ayağı da puan toplayıp 2020 Olimpiyatları’na gençlerimizi kazandırmak. Ama İsrail karşıma çıkıyor. Filistin Ramallah'a hizmet pasaportuya gidiyorum, ‘Sen İsrail için tehlikeli bir kadınsın’ diyerek deport yiyorum. Ülkem 15 Temmuz’da kan gölüne çevrilmişti İsrail maşaları tarafından. Ben 17 Temmuz’da 9 saat gözaltına alınıyorum, 2,5 saat sorgulanıyorum. Burası Ramallah değil, Telaviv diyorlar, kabul etmediğim için oluyor bunlar ve orada çocuklarım her türlü engellemelere rağmen bir altın, iki gümüş aldılar.” diye konuştu.