Konuyla ilgili Lübnan Es-Sefir gazetesinde çıkan yazı şöyle: Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, “Bir gözümüz güneyde ve diğer gözümüz Halep’te” diyerek direnişin gelecek aşamadaki stratejisini bir cümlede özetledi. Bu mevzu, bir yandan Halep savaşının önemini, dinamik ve belirleyici oluşunu ve diğer yandan ise direnişin İsrail’le olan güney cephesi boyunca, özellikle Siyonist rejimin tanıklık ettiği son siyasi gelişmeler ışığında bakılırsa bütün ihtimallere karşı hazırlıklı olduğunu göstermektedir. Dolaysıyla, direnişin aynı anda iki cephede savaşa girme ihtimalini –dahili ve bölgesel bütün sonuçlarıyla birlikte – kendi muhasebelerinden silmediği ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah’ın dahili toplantılarında dahi birleştirici ve kapsayıcı İslami ve milli söylemin tahkim edilmesini özenle vurgulamaktadır. Bu vurgu, Hizbullah’ın sürekli Şii-Sünni fitnesinin alevlenmesini yada kızışmasını önleme eğiliminde olması doğrultusunda yapılıyor.
Seyyid Hasan Nasrallah, geçen hafta Suriye ve güney Lübnan’da her iki cephede savaşan elit savaşçılarla yaptığı toplantıda, “Direnişin yaşanabilecek her türlü ihtimal ve gelişmeye karşı hazırlıklı olduğunu” bir kez daha vurguladı.
Hizbullah Genel Sekreteri, Suriye kriziyle ilgili gelişmeler, özellikle bölgesel ve uluslararası kimi müdahalelere açıklık getirirken, Türkiye’nin rolüne değindi ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Emevi Mescidi’nde namaz kılma rüyasını anımsatarak, “Erdoğan için Halep’te dahi namaz kılmanın zorlaştığını” söyledi.
Seyyid Hasan Nasrallah daha sonra Batı ve Arap mahfillerinde direnişin çehresini yıpratma amaçlı müdavim çalışmalara değinerek, savaşlarda Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ve Eimme-i Ethar’ın siresine bağlı kalmanın zaruretini vurguladı ve Hizbullah’ın Suriye’deki savaşçılarının davranışı ve ahlakı konusunda, özellikle kamusal ve kişisel malların korunmasına yönelik gösterdikleri özen ve duyarlılık ve mümkün olduğu kadar zarar görmesinden kaçınmalar, bilhassa evlerin, ticari kurumların ve tarım alanlarının hasar görmesinden kaçınmalarından dolayı onlardan övgüyle söz etti.
Sahabelere hakaret edenlerle mücadelenin zarureti
Sayıları fazla olmayan bazı kişilerin sahabeye hakaret etme konusuna değinen Nasrullah, bu girişimi kınadı ve bu tür girişimlerin onların sırf kişisel bir davranışı olduğunu belirterek, savaşçılardan bu tür haram lafızları dile getiren her kesle mücadele etmelerini istedi.
Seyyid Hasan Nasrallah, İŞİD gurubu ve diğer tekfirci akımların bu meseleyi kullanarak başkalarını direnişe ve direnişi destekleyen kitleye karşı kışkırtma ve seferber etme girişiminde bulunduklarını belirterek, “Onlar (normal halde) bin savaşçıyı bir araya getirmeyi hedeflediklerinde, bir kişinin sahabeye ihanetiyle ilgili videosunu yayınlar yayınlamaz bu sayı beş bine çıkıyor” diye tasrih etti.
Bu savaş, tekfircilere karşıdır
Hizbullah Genel Sekreteri, “Bazılarının yansıtmak istedikleri şeyin aksine Sünni-Şii savaşı söz konusu olmadığını; belki bu savaşın, milletlerin ve ülkelerin sınırlarını resmi olarak tanımayan tekfirci guruplara karşı ve onların varlığına yönelik bir savaş olduğunu” vurguladı.
Suudi Arabistan, Filistin’in özgürleşmesi önünde bir engeldir
Arabistan’ın bölgedeki politikalarını da değerlendiren Seyyid Hasan Nasrullah, Arabistan’ın Filistin’in özgürleşmesi karşısında bir engel haline geldiğini vurguladı.