04 Mayıs 2016
Cem Vakfı Onursal Başkanı Prof. İzzettin Doğan, AİHM Büyük Daire’nin kararının bağlayacı olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin karşısında kararın uygulanmasını denetleyecek 47 ülkenin bulunduğunu söyledi.
AİHM Büyük Dairesi’nin kararını değerlendirmek üzere dün Cem Vakfı Onursal Başkanı İzzettin Doğan, Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner, AVF Genel Başkanı Remzi Akbulut, Türkiye Caferileri lideri Selahattin Özgündüz ve Cem Vakfı’ndan bir grup avukat ile The Marmara Oteli’nde basın toplantısı düzenledi. Burada kararı değerlendiren Prof. İzzettin Doğan, mahkemenin kararının Cumhuriyet tarihinde uluslararası mahkemelerce verilen tarihi bir karar olduğunu ve 25-30 milyon Alevi yurttaşı ilgilendirdiğini söyledi. 90 sayfalık mahkeme kararında Alevilerin devletle ilişkisinin ele alandığını söyleyen Doğan,“ Malesef Alevi kelimesini devletin hiç bir resmi belgesinde göremiyoruz. Ne bir yasada, ne bir genelgede ne de hukuki tasararufunda göremezsiniz. Aleviler bu ülkede Alevi kimliğiyle yok hükmündeydiler. AİHM Büyük Dairesi devletin dini toplulukların niteliklerini ve sınıflandırmasını yapma yetkisi yoktur diyerek son noktayı koydu. Devletin avukatları ‘Alevilik İslamın bir tarikatı’ diyerek savunma yaparken, mahkeme yine ‘Toplumun ne şekilde niteleneceğine , inancının ne olduğuna o toplumun inanç önderleri karar verir’ diyor. Divan kararı sadace Alevileri değil, belirli bir örgütlenmesi ve felsefi derinliği olan bütün inançları bağlıyor” dedi. Hükümetin kendine göre bir üst kuruluş oluşturmaya çalışacağını düşündüğünü anlatan İzzettin Doğan,“ Hükümet inisiyatif oluşturamaz. Buna ancak ocaklar toplanıp oluşturacakları heyetle hükületme görüşebilir. Aksi halde hükümet hukuk anlamında uluslararası mahkemelerde yine zor durumda kalacaktır” diye konuştu. Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Doğan,“ Yeni anayasada devlet-din ilişkisinin bu mahkeme kararı doğrultusunda şekillenmesi gerektiği ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Cem Vakfı Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan
Divan bu son kararında, daha önce de söylemişti ama bu sefer çok altını çizerek söylüyor. Diyor ki, 'Devletin dini toplulukların niteliklerini ve sınıflandırılmasını yapma yetkisi yoktur'. Çok net...
SÜNNİ OYLARI KAYBEDERİZ
Açıklamasının başında, dava açılmasından önceki süreci anlatan Doğan şöyle devam etti
Kendi içimizde Mevleviliği, Caferiliği, Bektaşiliği ve kendilerini buna yakın kabul eden başka düşünce ekollerini de Aleviliğin birer parçası olarak kabul ettik ve Alevi olarak bütün bu gruplara inanç özgürlüğünün, vicdan özgürlüğünün diğer kesimlere, özellikle Sünni kesime tanındığı gibi ve tanındığı kadar tanınmasını istedik. Koalisyon hükümetleri döneminde önemli adımlar atılmasına rağmen, sonuca bir türlü varmaya cesaret edemediler. ve her seferinde de siyasi parti liderleri, başbakan düzeyinde, cumhurbaşkanı düzeyinde, 'Hocam biz bu adımları atarsak Sünni oyları kaybederiz dediler' ve sadece Sünni oylarını kaybetme kaygısı Türkiye'de büyük haksızlıkların yapılmasına ve yıllar yılı, aşağı yukarı 90 yıllık Cumhuriyet döneminin her safhasında bu kesime büyük haksızlıklar yapılmaya devam edildi. Bunun böyle devam etmesi halinde yargı yoluna başvurmaktan başka çaremiz kalmıyordu.
Birince derecedeki isteğimiz genel bütçeden pay almaktı. İkinci derecedeki isteğimiz Alevi İslam anlayışının okul kitaplarında yer almasıydı. Üçüncüsü, cemevlerinin hukuki statüye kavuşturulmasıydı.
11 YIL ÖNCE AİHM'E GİTTİK
Siyaset sınıfının önemli sorunları çözebilecek kapasiteyi gösteremediğini savunan Doğan, iç hukuk yollarını tükettikten sonra, konuyu 11 yıl önce AİHM'e götürdüklerini söyledi. Doğan, AİHM üç ayrı davada çok önemli kararlar verdi. Türkiye'deki bu karmaşa içerisinde, Türkiye'nin hem demokratik hayatına hem din ve vicdan özgürlüğünün en iyi yaşanan ülkelerden birisi olması gerekirken hiçbir zaman, bin yıldır bir Alevi-Sünni çatışmasına tanık olunmamışken, bütün tahriklere rağmen Aleviliğin İslam anlayışının kendisi cebir ve şiddete, kin ve nefrete karşı olduğu için herhangi bir sorun çıkmamış olmasına rağmen, bunu siyasetçiler, ' Türkiye'de bir Alevi-Sünni kavgasına yol açar' adı altında, Sünni oyları kaybetmemek için Alevileri hep dışarıda tutmayı yeğ tuttular dedi.
ÇOK MUTLU VE GURURLUYUZ
Prof. Dr. İzzettin Doğan, Mesela camilerde sarfedilen elektrik ve sudan devlet herhangi bir para almıyor. Peki Alevilerin cemevlerinden niye alıyorsunuz Çünkü 'Alevilerin cemevleri ibadethane sayılmaz' diyor. Peki bu kararı kim veriyor Devlet organları veriyor. İşte Divan burada, bu son kararında, daha önce de söylemişti ama bu sefer çok altını çizerek söylüyor. Diyor ki, 'Devletin dini toplulukların niteliklerini ve sınıflandırılmasını yapma yetkisi yoktur'. Çok net... şeklinde konuştu.
Kararda, bir toplumun hangi şekilde nitelendirileceğine, inancının ne olduğuna, ne şekilde anlaşılması gerektiğine yalnız ve yalnız o toplumun kendi liderlerinin karar verebileceğinin belirtildiğini vurgulayan Doğan, AİHM kararının sadece Aleviler için değil tüm dini topluluklar için çok önemli kriterler getirdiğini, buna vesile oldukları için de çok mutlu ve gururlu olduklarını dile getirdi.
DİYANET'E BÜTÇE AYRILMASI AYRIMCILIK
Yüksek Mahkeme'nin, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ayrılan bütçeyi ayrımcılık olarak değerlendirdiğini; dedelik, babalık, şeyhlik ve dervişlik gibi unvanları yasaklayan 677 sayılı kanunun, bir inanç önderinin kendi sıfatını kullanmasını engelleyemeyeceğine karar verdiğini de söyleyen Doğan, kararı Türkçeye çevireceklerini ve bastıracaklarını açıkladı. Doğan ayrıca, bu kararları her vatandaşın okuması gerektiğini vurguladı.
İzzettin Doğan, toplantının soru-cevap bölümünde, bir gazetecinin, 'Karara uyulmaması durumunda neler olabileceği' şeklindeki sorusu üzerine ise Türkiye'nin karşısında 47 devletin yer aldığını, AİHM kararının yerine getirilmesinin bu devletlerin namus meselesi olduğunu söyledi.
Doğan, Hükümetin böyle bir riske gireceğini zannetmiyorum. Olursa yüzbinlerce, milyonlarca davaya muhatap olur dedi.
TBMM'deki siyasal partilerin bu konuda ortak tavır alması gerektiğini belirten Doğan, yapılması planlanan yeni anayasada AİHM'in verdiği kararların da gözönünde bulundurulması gerektiğini sözlerine ekledi.