Mavi Marmara şehitlerinin yakınları, yolcuları ve avukatları, Türkiye – İsrail arasındaki olası bir anlaşmayla ilgili bir açıklama yaptı
Açıklama şu şekilde:
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) öncülüğünde uluslararası Sivil Toplum Örgütlerinin Gazze Ablukasına dünya kamuoyunun dikkatini çekmek ve insani yardım götürmek amacıyla organize ettiği “Gazze Özgürlük Filosu”nda, sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara ve diğer gemiler, 31.05.2010 günü tüm dünyanın gözleri önünde, İsrail askerî güçlerinin insanlık dışı ve hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kalmıştır. Gemilere silahlı ve fiilî saldırıda bulunulmuş, bu müdahale esnasında ve devam eden süreçte 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetmiş, onlarca insan yaralanmış, katılımcılar hiçbir yasal dayanağı olmadan gözaltına alınmış, yaralı insanlara kelepçeler takılarak günlerce hücrelerde alıkonulmuş ve kendilerine kötü muamelede bulunulmuş, katılımcılara ait şahsi eşyalara el konulmuş ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilmek suretiyle birçok haksız fiil gerçekleştirilmiştir.
Mavi Marmara Şehitlerinin yakınları olarak, son günlerde İsrail tarafından kamuoyuna servis edilen “Türkiye ile anlaşma şartları” olarak sunulan maddelere ve anlaşmanın geneline ilişkin tarafımıza hiç danışılmadığını, görüşmelerin tamamen rızamız dışında yürüdüğünü öncelikle belirtmek isteriz.
Mavi Marmara ve Gazze Özgürlük Filosu’nun ve şehid olan yakınlarımızın yola çıkış amaçları görmezden gelinerek, “tazminatı” önceleyen görüşmeleri ve yapılan tartışmaları üzüntüyle karşılamaktayız.
Daha önce, Türkiye üst düzey yetkililerine “tazminatla ilgili İsrail tarafıyla yapılan görüşmelerden ve İsrail’in tutumundan rahatsızlığımızı” beyan etmiştik. O görüşmedeki “muhatap alınmama” beyanımıza rağmen, Dışişleri Müsteşarı Feridun SİNİRLİOĞLU öncülüğünde İsrail tarafıyla yapılan GİZLİ görüşmelerden İsrail medyası üzerinden haberdar olmamız kabul edilemez. Türkiye Devleti onay vermediği halde PALMER raporunu BM’de yayınlatan ve raporun imzalandığını Türkiye Devleti’nden ve seçilmiş siyasi sorumlulardan gizleyerek Türkiye aleyhine bir sonuç doğmasına sebebiyet veren Feridun SİNİRLİOĞLU ve ekibinin bu meseleden derhal el çektirilmesini talep ediyoruz.
Yakınlarımızı şehid eden İsrailli sorumlular hakkında açtığımız davalarımıza dair İsrail “tiyatro” benzetmesi yapıp ciddiye almadığını beyan etmişken, şimdi anlaşmanın olmazsa olmaz şartı olarak “davalardan vazgeçilmesi veya düşürülmesi” şartını öne sürmesi, Türkiye tarafının da biz Şehid ailelerine ve mağdur yolculara danışmadan davaları pazarlık konusu yapması, bir hukuk devletinde kabul edilebilir değildir. İsrailli komutanlar hakkında devam eden ceza davamız ve tüm diğer hukuki süreçlerden tazminat karşılığında vazgeçeceğimiz iddiasını, bizlere yapılmış bir hakaret olarak görmekteyiz.
Hukuki mücadelemiz, Türkiye’de Ceza ve tazminat davaları, Hollanda’nın Lahey şehrindeki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki (UCM) davamız ve gemilerdeki diğer ülke vatandaşlarının kendi ülkelerinde açtıkları davalar olmak üzere üç koldan yürümektedir. Bu davalardan Türkiye, İspanya ve Güney Afrika’da İsrailli sorumlular hakkında YAKALAMA ve TUTUKLAMA kararları çıkmış, UCM de İsrail’in Mavi Marmara gemisinde “savaş suçu” işlediğini tespit etmiştir.
Şehid aileleri ve gemi yolcuları olarak taleplerimizi aşağıda sıralıyoruz;
1. Gazze’ye uygulanan abluka ve ambargo kaldırılmalıdır: Gazze’ye Özgürlük Filosunda yer alan yakınlarımızın şehadet gerekçeleri olan bu şart olmazsa olmazımızdır. Açık hava hapishanesinde tutulan Gazze’deki Filistinli kardeşlerimize uygulanan abluka kalkmadan yapılacak görüşmeleri ve anlaşmaları kabul etmemiz mümkün değildir.
2. Suçlular cezalandırılmadan davalarımızın hiçbirisinden vazgeçmemiz söz konusu değildir. Siyasi bir kararla davaların düşürülmesi yollarını arayanları Türkiye ve Dünya kamuoyunun asla affetmeyeceğini, bu girişimlerinin kendileri adına tarihe kara bir leke olarak düşeceğini belirtiriz.
3. Her ne kadar tazminat konusunun tartışılmasını, öncelikli talebimiz olan ablukanın kaldırılması gerçekleşmeden doğru bulmasak da, eğer taraflar kendi aralarında anlaşacaklar ve mağdurlar adına bir tazminat belirleyecekler ise; dünyada benzer hadiselerde uluslararası hukuk normları çerçevesinde belirlenmiş tazminat bedelleri emsal alınmalı ve bu tazminat “haksız fiil tazminatı” olarak tüm gemi katılımcılarına ve yakınlarına ödenmelidir. İsrail’in suçlarını ve haksızlığını kabul etmeden yapacağı bir “lütuf tazminatı” ödemesine kesinlikle rızamız bulunmamaktadır.
4. Mavi Marmara Olayı, Filistin davasının ve “Özgür Kudüs” mücadelesinin bir aşamasıdır. Bu sebeple kutsal mâbedimiz olan Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrail askerlerinin yapmış olduğu saldırıların sonlandırılması da anlaşmanın bir maddesi olmalıdır. Ayrıca Mescid-i Aksa muhafızı ve Mavi Marmara yolcusu Raed Salah ile “İslami Hareket”in diğer liderleri ve kurumlarına karşı yapılan saldırıların sonlandırılması da anlaşmanın maddeleri arasında bulunmalıdır.
5. İHH’nın ve Mavi Marmara katılımcılarının tamamının İsrail tarafından terörist olarak nitelendirilmesine son verilmelidir.
Sonuç olarak; buradan sesleniyoruz:
Türkiye’nin tüm sivil toplum kuruluşlarına, aydınlarına, tüm siyasi partilere sesleniyoruz. Mavi Marmara meselesi Türkiye’nin onurudur. Türkiye’nin milli meselesidir. Katledilen her Türkiye vatandaşı karşılığında suçlular tazminat ödeyerek suçtan kurtulabilecek midir? Kaldı ki, İsrail’in hiçbir zaman Türkiye halkının, Filistin halkının ve Ortadoğu halklarının menfaatine bir tutum içinde olmayacağı aşikardır. Hal böyleyken bu halkların vicdanı doğrultusunda tutum almak olması gerekendir.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız; Siz sadece Filistin halkının yanında duruşunuzla değil, zalim İsrail karşısındaki duruşunuzla dünya halklarının vicdanlarında mâkes buldunuz. Şimdi insanlık vicdanın sesi olan ‘one minute’ duruşuna diz çöktürülmek istenmektedir. Zira İsrail, Kuran-ı Kerim’de de Rabbimizin belirttiği gibi “asla hiçbir anlaşmaya ve hukuka uymaz.” İlk fırsatta İsrail, Mescid-i Aksa’ya, Filistin halkına ve Gazze’ye yapacağı saldırılarla ve ihlallerle Mavi Marmara’nın, Türkiye halkının ve liderlerinin onurlu duruşunu ezecek ve dünya kamuoyunda bizleri ve sizleri zillete düşürecek şekilde propaganda yapacaktır.
Dolayısıyla Mavi Marmara’yı, Filistin ve Kudüs davasının bir parçası ve şehitlerimizin emaneti olarak gördüğümüzü ve bu davanın, hayatımız boyunca yılmaz savunucusu olarak mücadelemizi sürdüreceğimizi, İsrailli asker ya da sivil sorumluların cezalandırılmasını talep eden davalarımız dâhil olmak üzere hiçbir talebimizden vazgeçmeyeceğimizi de kamuoyuna duyururuz. 11.01.2016
MAVİ MARMARA ŞEHİT AİLELERİ ADINA;
1) Şehid Furkan DOĞAN’ın ailesi,
2) Şehid Uğur Süleyman SÖYLEMEZ’in ailesi,
3) Şehid Ali Haydar BENGİ’nin ailesi,
4) Şehid Cengiz AKYÜZ’ün ailesi,
5) Şehid Cengiz SONGÜR’ün ailesi,
6) Şehid Cevdet KILIÇLAR’ın ailesi,
7) Şehid Çetin TOPÇUOĞLU’nun ailesi,
8) Şehid Fahri YALDIZ’ın ailesi,
9) Şehid Necdet YILDIRIM’ın ailesi,
10) Şehid İbrahim BİLGEN’in Ailesi