10 Ocak 2016
Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde Müslümanların cahiliye alışkanlıklarından kurtulamadıkları için kendilerinden olanları zalim de olsa savunma gafletine düştüklerine dikkat çekti.
Şeyh Mahir Hammud’un 8 Ocak 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et!” Cahiliye devrine ait olan bu söylem Rasulullah(sav) tarafından düzeltilerek “Zalim kardeşine yardım et ve onu zulümden vazgeçir” olarak değiştirilmemiş miydi?
Bugün cahiliyenin bu tavrını benimseyerek kendi mezhebinden, kendi grubundan, kendi ulusundan olduğu için zalim ya da mazlum ayırt etmeden savunan tarafların varlığına şahit oluyoruz.
Bugün bizden aynı mezhepten olduğumuz için mazlum Yemen halkına saldıran Suud’un yanında yer almamız isteniyor. Bugün aynı sebepten dolayı Suriye’de olan biten karşısında sessiz kalmamız isteniyor. Yine aynı sebepten dolayı bizden direnişe karşı bir tavır ortaya koymamız isteniyor
.
Durum ortada… Fazla söze gerek yok. Ancak bu fitnenin yayılması için maddi anlamda ciddi bir çaba ortaya konulduğunu ve medyanın bu hususta aktif kullanıldığını söylemeliyiz. Cahiliyenin kötü alışkanlıklarını ne kadar üzerimizden atmaya çalışsak da bugün alimlerin, siyasi önderlerin, düşünürlerin, gazetecilerin bu kötü alışkanlıklara kapılıp gittiklerine şahit oluyoruz. İçlerinden bazıları duygusallıkları sebebiyle bu gaflete düşerken bazıları ise tamamıyla maddi hırslarından dolayı bu yola sapıyorlar.
Açık bir şekilde ifade ediyoruz: Şia'ya karşı Ehl-i Sünnet’i savunma iddiasının aslı yoktur! Zira bu iddiayla yola çıkanların eleştirdikleri Safeviler uygulamada kılıç kullanmaları, kendilerine muhalif olan herkesi öldürmeleri gibi hususlarda Vahhabilerle bire bir benzerliklere sahipler… Yine Vahhabilerin kabir ziyareti gibi hususların karşısında yer aldıkları ve bunu yapanları şirkle suçladıkları biliniyor. Ancak kendileri dışındaki hiçbir mezhep bunu kabul etmiyor ve bu hususta kesin çizgilere sahip değil… Dolayısıyla onlara göre sadece Şia değil kendilerinin dışındaki tüm mezhepler şirk içerisinde…
Biz her zaman söylediğimiz gibi yine söylüyoruz ki, bizim mezhebimiz tarih boyunca en kapsamlı, en güçlü ve en geniş katılıma sahip mezhep olmuştur. Ancak bugün Ehl-i Sünnet’i temsil edenler kimler? Bugün Ehl-i Sünnet’i temsil edenler bölgede Amerika’nın siyasetinin bir parçası haline gelen ve Suriye’de, Yemen’de ve diğer bölgelerde insanların kanına girenler değil mi? Bugün Ehl-i Sünnet’i temsil edenler kendilerinden başka hiçbir mezhebi kabul etmeyenler ve yok sayanlar değil mi?
Bizi temsil etmek istiyorlarsa Filistin’i öncelikleri haline getirmeleri, Filistin’in ancak ve ancak direniş ve cihad yoluyla özgürlüğüne kavuşabileceğini kabul etmeleri ve direnişi desteklemeleri gerekiyor. Eğer bizi temsil etmek istiyorlarsa herkese karşı kapsayıcı olmaları gerekiyor. Eğer bizi temsil etmek istiyorlarsa parayla ilişkilerini Allah Rasulü’nün ve sahabenin örnekliğini göz önünde tutarak kurmaları gerekiyor.
Öte yandan “Netenyahu ne derse desin ezanlar susmayacak” diyen İsrail parlamentosu milletvekillerinden “Ahmed Et-Tayyibi’yi de bu vesileyle selamlamak istiyoruz. Arap ve İslam ülkesinde yaşayan Müslümanlar en küçük bir hata karşısında bile kendi yöneticilerini eleştirme cesareti gösteremezlerken Ahmet et-Tayyibi’nin bu tavrı gerçekten ayrıcalıklı bir konuma sahip…”
islamanaliz