Anlaşma Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK), Katar’a askeri birlik konuşlandırma; taraflara ortak askeri tatbikat ve eğitim programı gerçekleştirme ve birbirlerinin her türlü askeri tesis, birlik ve kamplarından ayrıca hava sahasından yararlanma hakkını veriyor. İki ülke savunma bakanlarının 19 Aralık 2014’te imzaladıkları, “Askeri eğitim, savunma sanayi ile Katar topraklarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlandırılması konusunda işbirliği anlaşmasının” ayrıntıları Resmi Gazete’de dün yayımlandı. 10 sene yürürlükte kalacak anlaşmada şu unsurlar sıralanıyor:
Türk kuvvetleri eğitim ve tatbikat amacıyla Katar topraklarında konuşlandırılabilir.
Taraflar anlaşmanın uygulanması amacıyla birbirlerine liman, havalimanı, hava sahası kullanma, topraklarında kuvvet konuşlandırma ve tesis, kamp, birim, kuruluş ve askeri tesislerinden yararlanma izni verirler.
Ziyaretler, heyet değişimi, manevralara katılım ve bilgi değişimi, lojistik alanında işbirliği yapılması, insani yardım sağlanması, personel ve askeri ekipman takası ve savunma sanayi alanında işbirliği yapılabilir.
Taraflar birbirlerinin askeri kurumlarında danışman personel görevlendirebilirler.
MAHKEMEYE GİTMEK YOK
Dikkat çeken bir unsur, anlaşmanın uygulanması sürecinde ortaya çıkabilecek olası anlaşmazlıkların çözümü konusunda. “Anlaşmazlık ortaya çıktığı takdirde, bu anlaşmazlık istişare ve müzakerelerle çözülür. Bir yerel veya uluslararası mahkemeye ya da üçüncü tarafa başvurulamaz” ifadesine yer verilen metinde, sorunun çözümü için 60 günlük müzakere süreci belirleniyor. Anlaşmazlık çözülemezse anlaşma yazılı bildirimle bitirilebiliyor.
Suriye’de işbirliği yolunu açar mı?
Anlaşmanın bir başka önemi de Türkiye ile Katar ve Suudi Arabistan’ın Suriye’de devlete karşı savaşan muhalif gruplara desteğini artırdığı bir döneme denk gelmesi. Muhalif grupların rejime karşı savaşırken havadan korunması konusunda aynı çizgide olan Türkiye ve Katar’ın böyle bir süreçte bu anlaşmaya varmaları dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Hükümet, ABD ve diğer Batılı müttefiklerinin yanaşmaması durumunda diğer bölgesel aktörlerle birlikte no-fly zone (uçuşa kapalı bölge) uygulamasını gerçekleştirebileceği mesajını vermişti.