Öncelikle sevgi ve muhabbet annesi olan Hz. Fatıma (sa)’nın mübarek doğum gününü siz hanımefendi ve beyefendilere tebrik arz ediyorum. Bilhassa bu camianın lideri olan Sayın Selahattin Özgündüz hocamıza ve Zehra Ana Derneği’ne, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Dünya Caferi Alimler Birliği Derneği Başkanı’na ve İran İslam Cumhuriyeti Başkonsolosu Sayın Murtazaifer beyefendilere de tebrik arz ediyorum. Allah’a hamdolsun verdiği nimetler ve ilham ettiği ilhamlardan ötürü. O’na selamlar olsun sunduğu eşsiz ve benzersiz ihsanlarından ve kamil bağışlarından ötürü ve lütfettiği tam nimetleri için. Hz. Fatıma (sa)’nın Peygamber Mescidi’nde verdiği o güzel hutbesi bu sözlerle başlamaktadır. İslami toplumun inancını ortaya koymakta ve Müslümanlara kaderleri için yön vermektedir.
Bugün İslami toplumlar ve bizler, öyle bir hanımı örnek almışız ki, Peygamber O’nun için bütün peygamberlerin en ulusu, en üstünüdür ve babasının annesidir buyurmuştur. Çünkü kendisini O’nda görmekte, hareketinin devamını ancak onun evlatlarında kalıcı bilmektedir. Hz. Fatıma (sa) fedakâr bir eş olarak bütün siyasi ve iktisadi zorluklara rağmen eşinin ve çocuklarının yanında durmaktadır ve İmam Ali (as)’ın Allah yolunda en iyi yardımcısı olarak övgüsünü almaktadır. Diğer taraftan sabırla hanımların öğrenimi için ciddi bir çaba sarf etmektedir.
Fatıma (sa) Ehlibeyt eksenli eşsiz bir örnek olmasıyla beraber, Al-i Aba tanıtıldığı zaman Fatıma, Fatıma’nın babası, kocası ve çocukları olarak tanıtılmaktadır ve bu Hz. Fatıma (sa)’nın o yüce makamının bir işaretidir. Fatıma, infak, ibadet ve iffet yönüyle eşsiz bir örnek olup, ailesiyle birlikte kendisinin ihtiyacı olmasına rağmen, kendi yiyeceklerini sırf Hak’kın rızasını kazanmak için infak etmişlerdir. Müslüman hanımlarını temsilen Peygamberin hakkaniyetini cihana ispat etmek için Peygamberle birlikte mübahale meydanına gelmiştir. O’nun yüce makamına atıfta bulunarak O’nun rızasını kendi rızası, O’nun gazabını kendi gazabı saymıştır.
Peygamberimiz bu düşünce ve davranışıyla cahiliyye döneminin düşüncelerini yerle bir edip, kızlarını bir ayıp unsuru olarak gören ve onları diri diri gömen gidişata son vermiştir. Peygamber neslinin devamını sağlayan bu hanım için Kevser Suresi inmiş ve bunun şükranesi olarak namaz kıl ve kurban kes emri verilmiştir.
Bunun içindir ki Sahih-i Müslim’İn yazarı Fatıma’ya salat ve selam gönderiyor. Dostları ona bu tür salat ve selam sadece Peygamber’e aittir dediklerinde onlara “Fatıma’da peygamberin canından bir parçadır, Zehra’ya salavat, Peygambere salavattır” cevabını vermiştir.
Biz Müslüman kadınları için ve bu paha biçilmez birikim ve çok değerli bir sermayedir. Şimdi biz kızlarımızın ve gelecek nesillerimizin elden gitmiş hüviyetini ancak Hz. Fatıma (sa)’nın yaşam tarzından ilham alarak geriye döndürebilir ve çağımızın bunalım ve kargaşasından kurtarabiliriz. Bugün maalesef gençleri doğru yola götürecek, onların zamana uygun ihtiyaçlarına cevap verecek bir program olmadığından, maksatlı ve garazlı insanların dünyevi tebligatlarının etkisi altında bırakılıp, delalet bataklığına saplamışlardır.
Amerikalı bir hanımefendi yazar diyor ki, “bir yüzyıl içerisinde iki kızın günlükleri elime geçti, biri 1890, diğer 1990’a ait ve yılbaşı gecesine aitti bu yazılar. 1890’da yazılan anı defterinde diyor ki, yeni yılda ciddiyetle ders çalışmak istiyorum. Düşünmeden hiçbir iş yapmayacağım. Diğer anı defterinde yazıyor ki, yeni yıl için saçlarımı son modaya göre yaptırdım, gözlerime yeni lensler aldım ve her zamankinden daha güzel olmak istiyorum.” Bu yazar hanım diyor ki, kızlarımızın başlarına neler geldi ki, bir vakit kendisi için bir şeyler yapmayı istiyorken, şimdi ise başkalarının gözüne hoş görünmek için çalışan bir kıza dönüşmüştür.
Batı, kat ettiği yolda çıkmaza girmiştir ve şimdi gericilik bahanesiyle aynı felaketi bizim gençlerin başına getirmek ve değerlerimizi elimizden almak istemektedir. Halbuki diğer taraftan kendileri düzenli aile programları geliştirmeye başlamıştır. Uyanık Müslüman kadınları manevi ve toplumsal değerleri hiçbir şeyle değiştirmemelidirler.
Fatıma (sa), siyasi, toplumsal, ailevi ve ekonomik olarak örnek bir toplumu en iyi bir şekilde temsil etmektedir. Bizim hanımlarımız kendi kültürel hudut ve sınırlarını koruyarak toplum ve faaliyetlerinde huzurları vardır. İslam İnkılabı Rehberi buyuruyor, “ben hanımların toplumsal alanda olmalarına ve onların bu alanda faaliyet göstermelerine razıyım, ama iki konuyu koruyup gözetmeleri şartıyla. Birincisi, kadın için en değerli olan iffet, şeri ve manevi değerleri korumak, ikincisi ailevi değerleri korumak. Bu görevlerin bazılarının hiçbir bedeli yoktur ve yalnızca kendisi ifa etmelidir, annelik ve eş olma gibi.”
İmam Humeyni’nin emrine uyan hanımlar, bilgisizliği kökünden kazıyıp, kendi ilmi çalışmalarıyla üniversitelerin yüzde altmışından fazla kürsüsünü kendilerine tahsis etmişler. Kendi dini ve kültürel değerlerini korumakla beraber, cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık, vekillik ve diğer önemli makamlara gelmiştir. Ülkenin birçok alanda gelişmişlik ve büyümesinde çok önemli katkılar sağlamıştır. Bu katkı uluslararası alanda da göze çarpmaktadır. Ez-Zehra Üniversitesi bu faaliyet alanlarının en açık örneklerinden birisidir. Bu üniversitede on binden fazla öğrencisiyle toplumun farklı alanlarındaki ihtiyaçlarına cevap vermesiyle kendi ve dünya üniversitelerindeki yerini almıştır.
Dr. Xezeli, Ez-Zehra Üniversitesi’nin çalışma ve faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra, bütün kadınların Müslüman Kadınlar Günü’nü kutlayarak konuşmasını sonlandı