Geçtiğimiz Günlerde Suudi Arabistan'ın Önderliğinde 10 Arap Ülkesi Yemen'e Karşı Bir Hava Saldırısı Düzenledi. Bu Saldırıyla Alakalı Görüşlerinizi Alabilir Miyiz?
Caferider Başkanı Avukat Sinan Kılıç: Suudi Arabistan'ın önderliğinde körfez ülkelerinden oluşan, toplam on ülkenin katılımıyla gariban Yemen ülkesine karşı havadan bombalama suretiyle bir operasyon başlatıldı. Bu operasyona "Kesin Kararlılık" operasyon ismi verildi. Nereye kadar kesin kararlılık olacak bunu önümüzdeki zamanlarda göreceğiz. Neden Suudi Arabistan önderliğinde böyle bir şey yapıldı? Gördüğümüz kadarıyla özellikle Türkiye kamuoyunda bu konuda son derece manipülatif haberler ve yalan yanlış algı yaratmaya dönük bir takım haberler çıktı. Yemen'de Husiler, demokratik talepleri yerine getirilmediği için Yemen Lideri Ali Abdullah Salih'e Karşı bir takım eylemde buluşmuşlardı. Ali Abdullah Salih Şia'nın Zeydi mezhebindendir, ona karşı mücadele veren Husiler'de Zeydidir. Bu örnekten de anlayacağımız gibi Yemen'de mezhebi kaynaklı bir sorun yoktur. Yemen'de halk hakkaniyetli ve demokratik bir yönetim istiyor. Böyle bir talep varsa buna mezhep savaşı diyemeyiz.
Dünyanın başka Bölgelerinde de bir takım toplulukların devlet yönetimine karşı hak, özgürlük ve demokrasi talebiyle mücadele ettikleri görülüyor. Suudi Arabistan bunları neden desteklemiyor? Veya bunlara karşı neden operasyon yapmıyor? Bunlara karşı Arap birliği bir birliktelik kurup bir çözüm üretmiyor. Yemen niye bu özelliği taşıyor? Çünkü Suudi Arabistan yarım adasının alt kısmında Hint Körfezi'ne doğru bir konumda yer alan Yemen aynı zamanda Kızıl Deniz'e açılan kapının aslında orayı Kollayan, orayı kontrol eden bir pozisyon içerisinde yani strateik bir önemi var. Dünya ticaretinin Yüzde%65 kadarı bu bölge üzerinden yapılıyor. Suud, bu saldırıyla hem bu ticareti kontrol altında tutmaya çalışıyor hem de Filistin'e ve Lübnan'a yapılan yardımlarının büyük bir kısmının kızıl deniz yoluyla ulaştığı söyleniyor. Yani bu yardımların önünü keserek İsrail'in güvenliğini sağlamayı düşünüyor. Velhasıl bu operasyon her yönüyle İsrail'in faydasına olan bir operasyondur.
Türkiye Hükümeti'de Suudi Arabistan Öncülüğünde Oluşan Koalisyon Güçlerini Desteklediğini söyledi. Bu Konuyla Alakalı Ne Söylemek İstersiniz.
Caferider Başkanı Avukat Sinan Kılıç İran'ın orta doğuda bir yayılmacı bir politika izleyerek Şii'leri örgütlediği İran'ın oluşturduğu hücresel örgütlenmelerin daha büyük hak hareketlerine dönüştüğü dolayısıyla İran'ın mezhepçilik yaptığı ve Sünnilere karşı ve bir kıyım uyguladığı ve bölgeyi siyaseten ele geçirdiği iddia ediliyor. Bu aslında bir gerçeğin üstünü örtmek için öne sürülmüş bir iftiradır. Gerçek şu ki, İslam ülkelerinin birçoğunda yöneticiler daha çok Amerika ve İsrail çıkarları üzerine hizmet politikalarını yürütüyorlar. Bu yöneticiler İslam ülkelerinin başta petrol olmak üzere yer altı ve yer üstü kaynakları batı peşkeş çekiyor. Dolayısıyla İslam ülkelerinin halkı bir ekonomik zayıflama ve kötü şartlar altında yaşama pozisyonuna getiriliyor. Hak ve özgürlükler demokrasi pozisyonu çıtası ise giderek alt seviyelere düşüyor. Zaman içerisinde bu duruma karşı durmak isteyen haklarını talep eden ve hangi bölgede olursa olsun Şii yada Sünni hangi mezhepten olursa olsun bu türlü hareketleri yapan kişilere karşı devlet yönetimlerinin son derece vahşi baskıları kanlı hareketleri askeri hareketleri söz konusu oluyor. İşte İran bu gibi noktalarda bu zarar gören ve hak ve özgürlük talebinde bulunan kesimlere daha ziyade manevi destekte bulunuyor.
Bazı bölgelerde ise bunun maddi olarak da silah gücü olabilir eğitim ve yönlendirme olabilir bir operasyonel güç anlamında güç olabilir. Aslında arzu edilmeyen şey İran'ın bu bölgelerde böylesi bir gücünün böylesi bir destek ve yardımının olmamasıdır. Filistin meselesine baktığımız zaman 1948 yılından bu yana kadar Arap dünyasının Filistin'in işgaline karşı ciddi bir karşı duruşu olmamıştır. Ancak Sünni olmasına rağmen Arap dünyası ve Sünni Dünyasından Filistin'e gelmeyen desteği Şii olan İran sürdürmüştür. Sünni Filistin'e karşı Şii İran'ın desteği günümüze kadar devam etmiştir. Şimdi arzu edilmeyen şey İran'ın Filistin'e yaptığı desteği ortadan kaldırmak istenmeyen şey İran'ın Filistin'e destek olmamasıdır, bunu arzu etmiyorlar istemiyorlar. Dolayısıyla bu İsrail'e hizmet politikasıdır. Öte yandan Suriye'ye baktığımız zaman yine kırk sekiz yılından bu yana Filistin'e karşı yapılan işgali ve soykırımı Arap dünyası içerisinde sadece Suriye karşı durmuş ve mücadele etmiştir. Suriye ve İran'a karşı bu tavrın tek sebebi Anti Emperyalist duruşlarıdır.
Emperyalistler kendilerinin karşısında olan bu ülkeleri zayıflatmak için IŞİD benzeri yapılar oluşturmuşlardır. Birilerinin IŞİD'in çıkarıldığı yerlere Şialar geliyor iddiası ise mantık dışı bir iddiadır. Teröristler oradan çıkarıldığından dünyanın başka yerlerinden insanlar gelmiyor oraya. Orada yaşayan halk geliyor IŞİD’den kurtarılan bölgeye. O bölgede yaşayan halk da Şiadır zaten. Şia Müslümanlar hiç var olmasın diyorsanız o başka o zaman onu o şekilde ifade etmek lazım. Kusura bakmayın siz Şiasınız var olma hakkınız yok deyin. Yoksa teröristler çıkınca Şialar geliyor demenin bir mantığı yok.
Farklı düşüncelere, farklı inançlara sahip olabiliriz, bu yaradılışımızın bir gereğidir. Fakat bu insan olarak yaşamamıza engel değildir. Türkiye'de yaşayan Caferilerde hiçbir zaman ülkesinin milli birliğinden vatan bütünlüğünden taviz vermemiştir. Biz her zaman birlikten beraberlikten yana olmuşuz ve olmaya da devam edeceğiz bu vatan bizim bu ülke bizimdir. Bu ülkede vatan savunmasında birçok kesimden daha fazla bedel ödemiş bir topluluğuz. Öyle düşünüyorum ki biz bu vatanın daha çok sahibiyiz diyen insanlar üçüncü dördüncü dedesinin şeceresini getiremezler ama biz en azından onuncu dedemizin şeceresini Türk olarak getirebiliriz.
Bölgemizde Dış Güçler Tarafından Şia Sünni Savaşı Çıkarılmak İsteniyor. Siz Türkiye'de Caferi Toplumunu En Üst Düzeyde Temsil Eden Kurumun Başkanı Olarak Bu Durumla Alakalı Ne Mesaj Vermek İstersiniz?
Caferider Başkanı Avukat Sinan Kılıç: Bölgedeki komşularımızla da barış ve kardeşlik içerisinde yaşamak isteriz. Günümüzde Müslümanlar arasındaki ayrım Şia ve Sünni ayrımı değildir. Anti Emperyalistlerle Emperyalistlerin ayrımıdır. Müslümanlar arasındaki temel ayrımda tamda bu noktadan kaynaklanıyor. Bunun en güzel örneği, Suudi Arabistan'ın Sünniliği kendisine kisve edinerek Emperyalistlerin bölgedeki emellerini yerine getirmeye çalışmasıdır. Temennimiz, bölgemizin en demokratik ülkesi Türkiye'nin bölgedeki etkisini barışı tesis etmek için kullanmasıdır. Batının bölgemizdeki bölücü emellerinin önüne geçmek için bölgemizin en güçlü iki ülkesi olan aralarında tarihsel bağları bulunan, Türkiye ve İran'ın bölgenin selameti ve barışı için bir araya gelmelidirler.
Öte yandan Kılıç, Dün İstanbul Adalet Sarayı'nda gerçekleşen terör saldırısı ile ilgili “Bu meşum saldırıyı şiddetle kınıyor, şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz'a Allah'tan rahmet diliyorum.” dedi.