Ben milletimi çok seviyorum. Cami yakan millet sevilir mi? Cami taşlayan millet sevilir mi? Ama benim milletim bu değil, içimize karışmış soysuzlar, nesepsizler, Yezit tohumları, Muaviye tohumları, Suud’un petro-dolarlarıyla kiralanmış soysuzlar, necip Türk milletini temsil etmiyor.
Bir muhtar, bir meclis üyesi, herhalde imamın da bir türlü katkısı olmalı ki, camiden çıkıp cami taşlamak üzere gidiyor, tahrik edilmiş bir sürü kuduz köpek, Yezit tohumu...
Bu Topraklar Bu Anlayışı Yeşertmez
Sayın Diyanet İşleri Başkanı; "bu topraklar bu anlayışı yeşertmez, bu topraklar o anlayışa uygun değil" demişti, doğrudur, çünkü bu topraklardan necip millet çıkar, öyle soysuzlar, nesepsizler çıkmaz, ama dışarıdan ithal Yezit tohumları, dün Osmanlıya karşı savaşan, bugün de aynı şekilde Osmanlının şahsında İslam birliğini dağıtmak için kurulmuş olan Selefi-Vahabi anlayış 'Aramco Petro' dolarlarıyla, İngilizin, Amerika’nın ve İsrail’in yönlendirmesiyle, ülkemde fitne fesat çıkarmak isteyenlere, ayrılıkçı terör gruplarına kucak açanlar, şimdi de bunlara çiçek sunuyorlar, rütbe takıyorlar.
Bu ülkeye onları sokuyorlar ama onlar bu ülkenin yabancısıdır, benim necip milletim bunlar değildir, benim milletimi temsil etmiyorlar.
Zıdd-ı Tağut Olan Dini, Tağutun Kucağında Beslemeye Çalışıyorlar
Şii-Sünni, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Arap-Acem gibi ayrılıkları pompalayanlar sanki İsrail-Amerika değil de, dizilerinde de Acemler (ne kadar güçlüymüş ki) bölgeyi kana boyuyor gibi gösteren, Amerika kucağında oturup, zıdd-ı tağut olan dini, tağutun kucağında beslemeye çalışan insanlar, millete bu tür şeyleri yutturmaya çalışsalar da, bu topraklar umarım bu anlayışı yeşertmeyecek. Fakat, bu necip milletin aşiret devleti değil, geleneği olan devletini, soylu devletini bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
İki ay içerisinde üçüncü cami saldırıya uğruyor, kimse yakalanmıyor, bilakis meseleyi örtbas etme gayreti içine giriliyor. Hatta bir önceki seferde alttan alta kendi içimizde fitne çıkarılmaya çalışıldı; “kendi içlerinde bir grup diğer gruba karşıdır da onun meselesidir”, eğer o veled-i zina kendi içimizdense de çıkarılsın ortaya.
Senin görevin bunu ortaya çıkarmaktır. Yani kendi içimizden biri camiyi yaksa suçsuz mu sayılacak, babasının mı mülküdür? Sen çıkar ortaya, bir görelim kimmiş? Senin görevin suçluyu bulmak ve cezasını vermektir.
Eğer istemediğiniz bir yere saldırı olsaydı, toplu bir hareket olduğuna göre adını çete koyar, halkı galeyana getirmek, ülkeyi fitne fesada sürüklemek, birliğini-dirliğini bozmak, nefret suçu işlemek diye üstüne koyarak müebbet ceza verirdiniz.
Suçlu Ortada!
Şimdi her şey açık ortadayken, suçlu yine bulunmuyor, günün ortasında tekbir çevirerek gidenleri bulamıyorsanız ben ne diyeyim? Suçlu ortada!
O muhtar hala görevinin başında, o meclis üyeleri halen görevinin başında, o imam hala görevinin başında. Korkalım ve tırsalım diye mi yapılıyor bunlar? Korkalım ve cami yapmayalım diye mi bunlar yapılıyor? Askeri dönem oluyor, ihtilal zamanında da cami yapmayalım diye götürülüyoruz işkence ediliyoruz, zulme uğruyoruz, şimdi de sözüm ona dini hassasiyeti olan, İslamî-Kuranî hassasiyeti olanların döneminde de cami yapıyoruz, bu defa camimiz basılıyor.
Cami yapmasak, camiye gitmesek, bize din gösteriyorsunuz, Hristiyansan git Kilise’ye, Yahudiysen Sinagog’a, Müslümansan Cami’ye, sen nesin diyorsun bana, cami yapıyorum taşlıyorsun-yakıyorsun. Muaviye dönemi mi yaşıyoruz biz? Eğer inancınızı bırakacaksınız, Muaviye’nin uyduruk dinine uyacaksınız diyorsanız, Allah’a ant olsun ki hepimizi paramparça etseniz, yine de Muaviye dinine girmeyiz.
Paramparça Olsak da Muaviye Dinini Tercih Etmeyiz
Bu eskimiş, 1400 senelik Muaviye oyunlarını bırakın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışan tavır içinde olun. Günün ortasında halk galeyana getiriliyor, cami bastırılıyor, iç savaş çıkarılmaya çalışılıyor ve bunu muhtar yapıyor, meclis üyesi yapıyor ve sen meseleyi örtbas etmenin peşindesin.
Peki bunlar kime hizmet ediyor, onların yaptığı doğru hareket mi? Öyleyse savun açıkça. Bunun hukukta bir yeri yok mu?
Biz onlara uysak iç savaş çıkar. Uymuyorsak, o yobazlardan korktuğumuzdan değil, işte bu ülkeyi savaşa sürükleyip, kendisi işgal etme cesaretini kaybetmiş, aslanın karşısına çıkamayan tilkiler var ya, Amerika-İsrail, biz onların oyununa düşmekten utanıyoruz. Bu yobazlar düşmüş ama biz düşmeyelim, aklımız başımızda bizim diyoruz.
Devletin yapması gereken neyse onu yapmalıdır. Devlet bu konuda ne olunca harekete geçecek, bu tahrik, bu galeyan, bu heyecan, bu hücum, bu baskı bir şey ifade etmiyor mu? Hukukta buna bir şey bulamıyor musunuz?
Bir de şöyle düşünün, mesela herhangi Alevi-Caferi’nin çoğunlukta olduğu bir bölgede, bir Sünni Camisine, mescitten çıkmış insanlar toplu halde tekbirlerle saldırıya geçse, o zaman da böyle sus-pus duracak mıydınız, görmezden gelecek miydiniz?
Biz bunu yapmayız çünkü biz bütün mescitlerin Allah’a ait olduğunu düşünüyoruz, biz bunu yapmayacağız, biz bu ülkede kardeş kanı akmasına önayaklık yapmayacağız.
Biz Kabil Olmayacağız
Defalarca dedim, ölsek de Habil gibi, kardeş kanı vebaliyle Kabil gibi Allah huzuruna gitmeyeceğiz, bu ayrı mesele. Peki devlet nerede? Bu üçüncü cami, günün ortasında yapılan saldırı, neden kimse bir şey yapmıyor, savcılar-hakimler niye suskun? Emniyet teşkilatı niye görmüyor? İşi yapanı koruma gayreti neden?
Diğerleri de saldırı cüreti bulsunlar diye mi bunlara sükut ediyorsunuz? Ben bu milletin bir hadimi olarak bir kez daha diyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, asaletine ve milletinin necabetine uygun, hukuka uygun ne yapması gerekiyorsa onu yapsın. Bir Vahabi-Selefi-Tekfiri, İngiliz'in kurduğu bir kabile devleti değil Türkiye, öyle de davranmamalı. Devlet, devlet olmanın gereğini yapsın.
Devletin görevini halk kendisi üstlenirse, işte o zaman tam da emperyalistlerin istediği şey olur, iç savaş başlar. Peki, o zaman ne olacak?
İbadethanelerimize ne zamana kadar saldıracaklar, yakıp-yıkacaklar? Biz de nereye kadar sabredeceğiz? Biz sabrettik diyelim, her toplumun içinde kolay galeyana gelecek insanlar olabilir veya provokatörler olabilir, devlet tatmin edici önlem almazsa, bu küstahlığı, ajanlığı, provokatörlüğü yapanlara halkı tatmin edici gerekli cezayı vermezse, yarın da birileri bu taraftan provoke edilir ve iç savaş çıkarılır.
Senin etin ne budun ne diyorsanız, fitne çıkarmak için çok güçlü olmak gerekmiyor, fitne çıkarmak çok kolaydır. Daha fazla konuşmayı uygun bulmuyorum, ben güçlü değilim diye beni ezdirecek misin? Beni yobazlara, Vahabilere yem mi edeceksin? Sen devletsin, görevini yapmalısın.
Kimse Temize Çıkarmaya Kalkmasın
Ayrıca bizden olan bazı mollaların, bu işi örgütleyenleri temize çıkarma çabalarını da anlayamıyorum, neyin karşılığında onların savunuculuğunu yapıyorlar? İlk gün oraya gidenlere dernek yöneticilerinin söylediği, olayı muhtarın başlattığıdır. Muhtarın kendi ifadesi, meclis üyelerinin de işin içinde olduğudur. Kimse bu işi temize çıkarmaya çalışmasın, her şey açık ve net ortadadır.