Bildiğiniz gibi, bu geçtiğimiz Cuma günü öğleden sonra gittim Almanya'ya orada Erbain Konferansı'na katıldım. Oradaki dostlarınız, akrabalarınız onların ilgisi, alakası görmeye değerdi gerçekten.

Berlin'den, Gelsenkirchen'den, Almanya'nın diğer şehirlerinden, Avrupa'nın diğer ülkelerinden, Fransa'dan, Hollanda'dan bile gelmişlerdi sizin akrabalarınız, oradaki eliniz-gününüz. Eksik olmasınlar, çok güzel ilgi, alaka, sevgi, saygı gösterdiler. Bu vesile ile ben hem sizi böyle akrabalarınız olduğu için kutluyorum, hem onlara teşekkür ediyorum. Aynı zamanda onların sizlere olan selamlarını iletiyorum. Allah onları var etsin ve salimen ülkelerine kavuştursun inşallah, işlerinde başarılı etsin. Onların ziyareti beni çok mutlu etti. O yüzden bu gezinin en güzel anısı, hatıraları da onlar oldu. Gezdim, gördüm, inanın ki öyle olmuyor. Ne geziyorum ne de görüyorum. Hatır için, "falanca yer var gidelim görelim" dediklerinde, "madem öyle gidelim" diyorum. Benim İstanbul'um var, ben dünyanın neresini gezeceğim ki bu kadar keyif alayım. Benim Aliköse'm var, nereyi gezeyim ki oradan daha güzel olsun.  

Ama oradaki sizin uzantılarınız var ya, oranın gülleri, oradaki değerli canlarımız, hemşerilerimiz, vatandaşlarımız... Onlar güldürler, Avrupa'nın çiçekleridirler. Allah onları var etsin sizinle birlikte. Ben buradan onlara hem teşekkür ediyorum, hem de kendilerini selamlıyorum.

İnnalillah ve inne ileyhi raciun, hepinizin geçmişlerine, yeni vefat edenlere Allah gani gani rahmet etsin. Buradan hepinize toplu olarak başsağlığı diliyorum. Bu aralar meşguliyetim oldu, katılamadım, kimin cenazesi olduysa başsağlığı diliyorum. Saygılarımı sunuyorum.

Keza, iyi bir dostumuz, kadim dostumuz ve Ehlibeyt konusunda, İmam Hüseyin konusunda hakikaten aşık bir insandı, şair bir insandı, Iğdır'da bizi karşılıksız seven, sevgisinden beklentisi olmayan Kerbelai Hüseyin Yalçın, Allah ruhunu şad etsin, O'nu da kaybettik ne yazık ki. Allah sevdikleriyle haşretsin inşallah. Bir Hüseyinciydi. İmam Hüseyin kolundan tutsun, sahip çıksın inşallah. Ben ailesine, Kerbelai Belgin bacımıza da başsağlığı diliyorum, başları sağolsun.

Devlet Sırrını Terörist Görebilir, Emniyet Göremez

Ülke gündemi ile ilgili konulara da değinen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz: "Hakikaten ben tarihte de böyle çelişkiler görmemiştim. Yargı allak bullak, adalet allak bullak, kimin görev alanı nedir allak bullak, devlet düzeni yok. Biri tutup "bunun içinde füze var bakmamız lazım" diyor, öteki gelip "kardeşim biz aramıyoruz sanane" diyor. Onun başındaki de, "nereden biliyorsunuz içinde ne var kardeşim, bilip bilmediğinizi konuşuyorsunuz. Onları oradaki Türk kardeşlerimize gönderdik." diyor. Biri de gelip diyor ki, "kardeşim benim görevim aramaktır, bırak arayayım." O da diyor ki, "bu devlet sırrıdır, göremezsin." Peki siz Genelkurmay'ın en özel bilgilerine, kozmik odalarına girildiğinde "Yargı işini yapıyor" diyordunuz, şimdi neden bir TIR'ı aratmıyorsunuz? Bu nasıl bir çelişkidir?

Peki devlet sırrını tırla nereye götürüyorsunuz? Devlet sırrını tırla yurt dışına nereye götürüyorsunuz? Yani Suriye'nin teröristi devlet sırrını görsün ama, Türkiye'nin emniyet güçleri görmesin. Böyle bir çelişki yaşanıyor. Allah aklımıza mukayyet olsun, hayra alamet değil. Çivisi çıkmış memleketin. Devlet kurumları birbirleriyle savaş halinde. Allah'ım sen bu ülkeye mukayyet ol ya Rabbim. Allah'ım bizi devletsiz bırakma. Bu ne çelişki, bu ne hal, bu ne hareket?

Bir gün ordunu itibarsızlaştır, bir gün polisini itibarsızlaştır, bir gün yargını, adaletini, bir gün siyasetini... Bu pek hayra alamet değil. Kimin kiminle ne çıkar çatışması var bilmem ama Allah'ın hatrına bu ülkeyi, bu devleti böyle çivisinden, zıvanasından çıkarmayın, rayından çıkarmayın. Ne edecekseniz edin ama bu milletin devletine aman ha! Bu şekilde laçkalaştırmayın. Türk Emniyeti, Türk polisi, Türk Jandarması, Türk askerine sırdır, o göremez ama Suriye'deki terörist görebilir. Böyle devlet sırrı mı olur? Bu nasıl devlet sırrıdır? Burada bir çelişki, anormallik yok mu? Burada bir ucubelik yok mu?

"Yok onlar gıda maddesiydi." Öyleyse neden izin vermiyorsun polisin, jandarman arasın, baksın nedir? Madem arpa, buğdaydı, gıda maddesi ne zamandan beri devlet sırrı oldu? Türkmen kardeşlerime gidecek, un, ekmek ne zamandan beri devlet sırrı oldu? Yoksa hala mı biz komşu, kardeş devletlerin kanına elimizi, pençemizi vuruyoruz? Hala mı? Hala mı bu ayıbımızı devam ettiriyoruz? Yok canım olmaz öyle şey. Türk necabetine, adaletine, asaletine, şanına yakışmaz bu. Yapmazlar inşallah, arpa buğdaydır. Ben de öyle inanmak istiyorum ama peki bunu neden güvenlik güçlerinden saklıyorsunuz? Bırak açsın baksın. Hatta basını da getir izlesin, işte budur, arpadır, buğdaydır, bisküvidir, lokumdur, sakızdır diye göster. Niye gizliyorsun?

Neden dünyayı da vatandaşını da kaygılandırıyorsun? Neden şüphelendiriyorsun? Arpa, buğdaydır madem aç göster, neden gizliyorsun, kendi emniyetinden, kendi polisinden, kendi jandarmandan, kendi yargından?

Allah'ım bizleri ıslah et başımızdan başlayarak, akılsız başın zahmeti ayaklara düşüyor çünkü, Allah'ım aklımıza mukayyet ol.