27 Eylül Cuma günü Halkalı Zeynebiye Camii'ndeki hutbesinde binlerce kişiye seslenen Özgündüz, hutbesinin ikinci kısmında Vahabilik tehlikesine dikkat çekti ve Meşhed ziyaretinden dönerken Caferi çocukların sorguya çekilmesine sert tepki gösterdi:
Bismillahirrahmanirrahim
Değerli müminler, bu geçtiğimiz hafta içerisinde, dünyanın orasından, burasından ziyade, İslam coğrafyasında, çeşitli hadiseler yaşandı.
Kenya'da, Irak'ta, Pakistan'da, katliam gibi saldırılar oldu. Bunlar Vahhabi, Selefi tekfirciler tarafından yapıldı.
Kınıyorum, yok, kınamıyorum, hiçbir şey demiyorum. Kınamak ne ifade ediyor ki? İşi basitleştirir, bir kınama de, çıksın gitsin, bu kadar basit.
Bundan yaklaşık, 35 yıl önceydi, Pakistan'da bir ihtilal oldu. Suud dolarları, Pakistan Ordu Komutanını satın aldı, ihtilal yaptırdı. Orada, İslam Cumhuriyeti(!) kuruldu. O gün bugündür, Pakistan'ın yüzü gülmüyor. O gün, bugündür kan akıyor orada. Artık, kanunlar baş edemiyor. Ordunun kendisi bile beladadır, hergün saldırıya uğruyor.
Bir şey diyeceğim ama, korkarım ki, özellikle kötü niyetliler kullansın, iyi niyetliler de yanlış anlasın. Bu ülke, Vahhabi olmaktansa, işgal olsun, ben bunu tercih ederim. Çünkü işgale karşı, Alevi, Sünni, Türk, Kürt, hepimiz savaşır, düşmanı dize getiririz evvelallah. Ama Vahhabi istilasına karşı, işte yapılacak bir şey kalmıyor. Kendi kardeşin Vahhabileşiyor artık, yobazlaşıyor.
Al sana Pakistan, al sana Afganistan, al sana Irak, Suriye, Mısır, Tunus, Libya... Kendi kardeşinle, öz kardeşinle, din kardeşini geçtim, öz kardeşinle birbirini öldürmek durumunda kalabilirsin. Öz kardeşin, karısını, kızını, teröristlere "şehvet cihadı" adı altında, onların şehvetini karşılasın diye gönderebilir. Ne yapacaksın, böyle yobaz, böyle bağnazlaştıktan sonra? Ne yapacaksın?!
Yunan ile savaşırım, Rus ile savaşırım, Amerika ile savaşırım, Fransa ile savaşırım, savaştım, galip de geldim. Düveli muazzamayı dize getirdim, ama onu ne edeceksin, söyler misin? İşte, size örnekleri. Vahhabilik, istiladan daha kötüdür.
Devleti yönetenler, özellikle size diyorum! Hepiniz kan ağlarsınız. Bakın, istilaya karşı hepimiz savaşır, birlikte ülkemizi kurtarırız, ama bu zihniyete karşı yapacağımız bir şey kalmıyor. Örnekler göz önündedir.
Diyanet net konuşmalı
Diyanet İşleri Bakanımız bu konuda, sitesine bir bildiri koymuş, kınıyor, İslam ile bağdaşmaz bu anlayış, bu gidişata İslam'la meşruiyet kazandırmak, İslam'a en büyük kötülüktür. Doğru diyor, ben o bildirinin altına imzamı atıyorum. Fakat Sayın Başkan'dan ricam, bir cümle ilave etmesidir. Bunları yapanlar, öyle kötüdür, böyle kötüdür, İslam'a da ihanet ediyorlar, İslam'ın imajına da kötülük ediyorlar, kabul ama kim? Adını da söyleyin ki Türk milleti bilsin kimi kastettiğinizi.
Şöyle yapan müşriktir, böyle yapan müşriktir diyen, Vahhabi, Selefi, tekfirci anlayış var ya, deyin, bunun adını bu şekilde, net bir şekilde koyun. Milletçe biz bunlara karşı müteyakkız olmalıyız, milletçe bunların fitnesinden kurtulmalıyız buyuruyorsun. Bunların hepsi doğru. Allah razı olsun, güzel sözdür, ama adını da söyleyin, kimdir bunlar?
Biliyorum, bununla Vahhabi anlayışı kastediyorsunuz, ama Vahhabi, bunu alıp diyecek ki; "Bizi kastetmiyor, Şiiler'i kastediyor, Aleviler'i kastediyor." Hakikaten siz Şiiler'i mi kastettiniz yoksa bu Vahhabileri mi?
Ehli Sünnet olarak dört hak mezhep var, bu mezheplerin dışında yeni oluşumlar, İngiliz'in oluşturduğu şu Vahhabi, Selefi, tekfirci anlayış var ya, petro dolarlarla İslam dünyasına kan kusturan, bütün islami eserleri -ki en büyük servet o eserlerdir- yıkıp dağıtan, adam eti yiyen, mezar deşen, ashap mezarı deşen çakallar var ya, onları kastediyorum derseniz, millet de anlamış olur.
Eğer o oturduğunuz makamda da siz de korkuyorsanız, kim diyecek, kimin demesini bekliyorsunuz?! Sizin arkanızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Siz korktuktan sonra, bunu kim diyebilir artık?
Biz bu ülkenin yetimleri değil, sahipleriyiz
Bir diğer mesele de Iğdır'da, Doğu Beyazıt'ta bizim, ziyarete gelip giden 13 ile 17 yaş arası çocukların tutulup sorgulanması, casus-ajan denilmesi konusudur. Bakın açıkça diyorum, bizim kırmızı çizgilerimiz, başta dinimiz olmak üzere vatanımızın bölünmez bütünlüğü, devletimizin bekası ve milletimizin birliğidir. Buna ihanet eden kim varsa, siz dikin onun idam sehpasını, ayağının altındaki sandalyeyi ben vuracağım. Benim milletimden vatan haini, millet haini çıkmaz, çıkamaz, ama İmam Rıza'ya gider. Gidip orada dil de öğrenir, bunda hiçbir sakınca yok. Ama o, gidip ülkesine karşı vatan haini olup, casus olup gelmez.
Siz Amerika'ya gidenlerden korkun, Avrupa'ya gidenlerden korkun, İsrail'e gidenlerden korkun! 13 yaşındaki çocuğa neyin casusluğunu öğretecekler? Bunları tutmak, sorgulamak yanlıştır. Hani hukuk devletinde bu var? 13 yaşındaki çocuğu bu şekilde tutmak, avukatsız, gözetimsiz, psikologsuz sorgulamak nereden çıktı, hangi kanundadır? Kanuni midir, yapın gereğini, kanuni değilse, yine yapın gereğini. Biz, bu ülkenin yetimleri değiliz, biz bu ülkenin sahipleriyiz, yerinden kalkan her polis bize karşı bu kadar cesur, cüretkar, küstah olmamalı. Yani bizi sindirmek mi istiyorsunuz? Ne yapmak istiyorsunuz? 13 yaşındaki çocuktan ne istiyorsunuz?
Kanunlar böyle diyorsa fazlasıyla yapın. Cezası neyse dört katını yapın. Ama yok öyle değilse onlara yapılan muamele kanunsuzdur, bu kanunsuz işlemi yapanlara hesap sorun! Allah'ım birliğimizi, dirliğimizi bozma, nadan davranışlar yüzünden, milletimizi birbirine karşı yabancılaştırma. Nadan dost ve şeytan düşmanın şerrinden ülkemi, devletimi, milletimi ve İslam alemini koru.
27 Eylul 2013