Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Özgündüz: "Ehlibeyt ile Kimse Kıyaslanamaz"

İmam Ali Camii tarafından düzenlenen, Türkiye'nin en büyük amfiteatrı olan Arena Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilen İmam Ali (as) Doğum Günü'ne katılan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, gündeme yönelik açıklamalarıyla , kritik noktalara değindi ve Suriye meselesine temas etti. 

30 Mayıs 2013
Özgündüz:

Bismillahirrahmanirrahim

Ali (as), bugünkü doğal konumuzdur. Peygamber buyurmuştur ki, "Benim hanedanıma, Ali, Fatıma, Hasan, Huseyn ile kimse kıyaslanamaz." Diğer insanlar birbirleriyle kıyaslanırlar, bu mu üstündür, o mu üstündür, kategorize edince de, kategoride insanlar, gruplar, sınıflar, doktorlar mı üstündür, mühendisler mi üstündür, alimler mi üstündür. Bunları birbiriyle yarıştırabilirsiniz, birbiriyle kıyaslayabilirsiniz, ama Ehlibeyt ile kimse kıyaslanamaz. Bu abes ile iştigaldir. Farklı şeylerden bahsediyoruz. Bütün kainat, sen kim, öteki kim, beriki kim, bütün kainat bu beşin, Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Huseyn'in hürmetini aratırlar ve esasen onların nurundan yaratılmışlardır. Kainatın varlık sebebi onlardır. Onlar ile nice puta tapanları, nice şirke bulaşanları getirip onlarla kıyaslamak abesle iştigaldir. Onları birbiriyle kıyaslayabilirsiniz.

Ama Ehlibeyt ile, Ehlibeyt'in babası Ali (as) ile kimse kıyaslanmaz, mukayese edilmez. Birisi, insan mıdır, beşer midir, diye 1400 yıldır tartışılıyor, onunla yarıştırmak istediğiniz birileri, mumin midir değil midir, puta kaç sene taptı, içki ile karnını ne kadar doldurdu, necis şarabı ne kadar içti, bu ikisini birbiriyle karşılaştırmak hakikaten abesle iştigaldir.

Resul-i Ekrem diyor ki; "Adem yaratılmadan önce, varlık olmadan önce, Fatıma nuru vardı, Ali nuru vardı, ben ve Ali bir nurduk." Ehl-i Sünnet kaynakları aktarıyor bunu. Ali hiçbir zaman, ne annesi, ne babası ne kendisi, ne ecdadı, o nuru Muhammedi'yi taşıyan ecdad silsilesi, hiç birisi, ne şirk, ne zina, ile kirlenmiştir. Temiz rahimlere o nur, Adem'den Hateme kadar, intikal ederek gelmiş ve temiz rahimlerden de hem Muhammed hem Ali, dünyayı nurlandırmıştır.

Bir dostun bir yerde bir yazısını gördüm üzüldüm, havsala almıyor tabi ki, çünkü bu bir kültür meselesi, isterim söylediği sözün kaynağını da göstersin, bu mütevatir haberdir, bunu söyleyen Ehli Sünnet alimidir, Sahihi Buhari, Müslüme, mustetrek yazan, mütevatirdir, yani onu inkar ederseniz, Kur'anı inkar edersiniz, bize tevatürla gelmiştir. "Ali Kabe'nin içinde dünyaya gelmiştir."
Fakat bu, annesi birden bire orada sancılandı, kendisini Kabe'ye attı değil, Kabe kapısı, öyle kendinizi içerisine atacağınız bir yer değil, yüksektedir. Gidenler biliyor. İkinci olarak, Kabe'nin kilitdarı var, kapıcısı var, kilit onda oluyor, kapı kilitli olur. Fatıma sancılanınca, hemen onu attılar Kabe'ye, böyle bir açık kapı hem zemin kapı yoktur Kabe'de. Fatıma binti Esed'i, Allah yönlendirdi, Kabe'nin duvarı içine girebilecek şekilde rahatça açıldı, Fatıma içeriye Cebrail tarafından yönlendirilerek alındı. Üç gün Fatıma Kabe'nin içerisinde o mukaddes mevludu ile kaldı nasıl doğdu, kansız, kokusuz, üç gün aç, susuz mu kaldı? Orada Allah'ın misafiriydiler, Ali ile annesi Fatıma binti Esed. duvar yine kapanmıştı. Millet hayret içerisinde. Receb ayında Umre'ye gelenler, Mekke halkı, düşünüyordu. Acaba ne oldu, içine mi düştü? Kırmaya çalıştılar, olmadı. Ebu Talib dedi ki, "boşuna uğraşmayın." Kabe'nin kapısını açıp girmeye çalıştılar. Ebu Talib, bırakın, "Onu misafir alan, ona bakıyor" dedi. Üç gün bitti, dördüncü gün Fatıma binti Esed, kucağında Ali ile çıktı. Ali'nin tek ayıbı, kusuru o anda gözleri açık değildi, yeni doğmuş bebek, henüz gözünü açmıyor, kim baktıysa açmadı gözlerini. Mustafa geldi, o zaman henüz peygamber değildi. 30 ya da 27  yaşındaydı. Ali'yi verdiler O'nun kucağına, Mustafa'nın hamisidir ya Ebu Talib, onun yanında büyüdü, onu korudu ölene kadar. Ebu Talib'e kafir diyen ağızlar kırılsın, diller lal olsun. Öldüğü güne kadar Resulullah'a dokundurmadı. "Davanda haklısın, senin dininden daha hayırlı bir din yoktur, ben buna iman ediyorum, bunu biliyorum, and içmişim, Allah'a yemin ederim ki bütün müşrikler dokunsa, sana dokunamaz. Bu ihtiyar amcan toprağa gömülene kadar, seni savunacak." buyurmuştur Ebu Talib.

Ali özeldi, Ali'den başka kimse Kabe'de doğmamıştı, Kabe doğumevi değil ki. İsa Mesih Ruhullah olmasına rağmen, Kabe'den daha düşük menzilette olan mescidde Allah izin vermedi, doğum yapmasına Kabe'de, çık git dedi, burası doğum evi değil, hemde oranın hademesi olmasına rağmen. Mescidler doğum evi değil. Ama O beytullah, Fatıma binti Esed'e Allah gir içeri diyor, Ali burada dünyaya gelecek. Bu farklı bir olaydır. Dünya bilsin ki Ali Allah'ın özelidir.

Kuran'ın bize verdiği ölçüler bakımından insan ne ile üstün olur? Sıradan insanlar bile olsa, birincisi Allah yolunda verdiği cihad ile insan üstün olur, faziletli olur. ikincisi ilmi ve irfanı ile üstün olur. Bütün sahabeler bunu biliyor, Ömer ibni Hattab ikinci halife, onlarca defa, "Ali'nin ilmi irfanı olmasaydı Ömer helak olurdu." demiştir. Bunu kimse inkar etmiyor. İlmin adresi Ali'dir. Nehcül Belaga'ya bakarsanız anlarsınız. Üçüncüsü takvadır. Takva, Ehli Sünnet kaynaklarında Resul-i Ekrem'den aktarılmış çok var. Demiş ki, "Ali takvada, takvalıların piri, başı, önderidir."
Hem Ömer'den, hem oğlu Abdullah'tan Ehli Sünnet kaynakları naklediyor, "bütün evreni, terazinin bir kefesine koysanız, Ali'nin imanını bir kefesine, Ali'nin imanı ağır basar." Bunu Ömer'in kendisi ve oğlu diyor." Ve Allah şahit bu gözümle gördüm, bu kulağımla peygamberden duydum" diyor.
Yine Ehli Sünnet imamları diyor, "Hiç kimse Ali'nin faziletine ulaşamaz."

Bana deseler ki Ali, Peygamberi bıraktı kaçtı, bir kez bile vuku bulsa, ben o Ali ile arayı açarım. O Ali ile işim biter, yakıştırmam. Ama Hayber'de bırakıp kaçanlar, Uhud'da bırakıp kaçanlar, ahzapda korkusundan ağlaşanlar.. Peki Ali'den üstündür dediğiniz insanlardan bir tanesini bana gösterin, Peygamber ordusu içerisinde, şu adlı müşriği de o öldürdü diye. Ali'ye düşmanlık neredendir? Çünkü müşriklerin ağa babalarını indirmiştir.
Elbette Emeviler, bir kısım Kureyşiler, Ali'ye düşman olacak. Ama Sahihi Buhari'de Hayber'in feşi ile ilgili, Allah Resulu şöyle şehadet ediyor. "Müşrikler varsın düşman olsun, onların dölleri varsın düşman olsun, o dün kaçanlar gibi, kaçan değil bu." Ertesi gün dediler ki bakalım kimdir bu? Allah ve Resulu'nun sevdiği, biri yarın Hayber'i feşedecek. O, Kerrardır, bayrağı atıp kaçmaz, ferrar değil. Bunun altında Resulu Ekrem dün ve evvelki gün, bayrağı atıp kaçanlara işaret ediyor. Ve Allah O'nun eli ile Hayber'i feşetti. Bugünün İsrail'ini.

Allah inşallah bugün İsrail'i, daha doğrusu Mescid-i Aksa'yı feşetmeyi, Haydar-ı Kerrar'ın yolundan gidenlere, O'nun aşıklarına nasip eder. Ya kime nasip edecek? İsrail'e bölgedeki direnişi yok etmesi için, Müslümanların gidip oraya bıraktığı, Hac, umre dövizlerini sekiz milyar doları İsrail'e veren Suud Kralı'na mı, yoksa Filistin toprağını İsrail'e verin kurtulun dediği Katar Kralına mı, yoksa Ürdün kralına mı? Daha yeni kendisi itiraf ediyor, İsrail'in adamsız uçaklarına bölgeyi keşfetmesi için ben izin verdim, benim topraklarımın üzerinden de geçebilir, diye. Yoksa onlara yoldaşlık, uşaklık edenlere mi nasip olacak Mescid-i Aksa'yı kurtarmak? Elbette Haydar-ı Kerrar arslanlarına nasip olacak.

Son günlerde beni üzen ne oldu, Fatih Camii'sinden İslam'ın yiğidi, yiğit evladı Fatıma'nın yiğit oğlu, Seyid Hasan Nasrallah'a, sen mezhepçi oldun, Suriye'ye niye girdin diyenler. Bre Müslüman kardeş, ne diyeyim ben size?
29 ülkede ne kadar sapık, kopuk, psikopat varsa oraya doluyor, Suriyeli Sünnileri öldürüyor, Halep'i yağmalıyor, Halep'te binlerce fabrikayı söküp sattılar, bu onbinlerce Sünni'nin orada ekmeksiz kalması demektir. Onlara, bu sapığına, kopuğuna burada ne işiniz var, bu ülkeyi neden yıkıyorsunuz demezsiniz.
Suçu ne, demokrasi mi? Ben iddia ile diyorum, aksini söyleyenler gelsin, Suriye'yi bilenler gelsin. Hangi tv kanalında isterlerse tartışalım. Suriye'den daha adil ve demokratik yönetilen bir İslam ülkesi yoktu. Suriye'nin 30 kişilik kabinesinin 24'ü, başbakan da dahil Sünni'dir. Üçü Alevi, üçü de gayri müslimdir. Kabinede dahil ülke nüfusunu temsil ettirmiştir. Bundan adil olarak ne istiyorsunuz? Senin ülkende bir müsteşar, bir genel müdür, bir vali kalmamıştır. Ülkenin yüzde 30'unu temsil eden Alevi kesimden. Suud Kralı mı oraya demokrasi götürecek? Suud ülkesinde demokrasi mi var?

Herkes biliyor ki Beşar'ın suçu Amerika'ya karşı dik durmak ve bölgedeki direnişe destek vermek, İsrail'e karşı direnenlere destek vermek ve dik durmaktır. İsrail yıkılmasını istiyor, Amerika ona hizmet ediyor, Amerika'nın kontrolündeki batı da buna hizmet ediyor. Suriye'deki bu dik duran rejim düşerse açıkça Fransa Dışişleri Bakanı bunu söyledi, İsrail'e uşaklık edecek, dost olacak bir hükümet kurulmadıkça Suriye yıkılır, yıkılmaya mahkum.
Maksat orada Suriye'ye tek kafa tutan ülke var, onu yıkmaktır. Bu olursa, bölgede direnişin Fatihası okunur.
Hizbullah bunu bildiği için, direnişin kalesi yıkılacak, Hizbullah da buna seyirci kalacak, kendi belinin kırıldığına seyirci mi kalsın istiyorsunuz? Hizbullah iki sene bekledi, müslümanlar ola ki bu kopuk, sapıklara dur derler diye, dur diyen olmadı. Sonunda İsrail, Ürdün, Lübnan'a sınır, stratejik bir noktada olan Kusayr'dan hem silah geliyor teröristlere, hem lojistik destek geliyor, hem geçiş yoludur onlara, orada teröristlerin elinden kurtarmak için, Suriye ordusu yeter. Orada asıl mesele İsrail istihbaratı Mossad, İsrail'in özel yetişmiş militanları, orada teröristler ile beraber onlara yön veriyor. Kusayr'da İsrail komuta ediyor teröristlere. Hizbullah'ın işi de İsrail ile savaşmaktır. Hizbullah Kusayr'a o yüzden girdi. İsrail ile savaşmak ve nitekim onun, kurşun geçirmez jiplerini, zırhlarını da aldılar. Herşey ortada.

İsrail ile savaşmak onun işidir. Hizbullah Suriye toprağına giren İsrail'le savaşıyorsa bundan senin rahatsızlığın nedir? Sen kimin cephesindesin? Şia ağzıyla Sünni mukaddesata sövenlerden ben teberri ettim, tv lerde, hutbelerimde. Hala da ediyorum, onlar bizden değildir diyorum. Ben onları lanetliyorum diyorum. Sen adam eti yiyen, onu iftiharla dünya medyasına sunan, internet üzerinden bunu yayınlayan canavarlarla birlikte olmaktan, mezheptaşım demekten utanmıyor musun? Hinde'nin töremeleri orada insan ciğeri yiyor, hangi mezhepte olursa olsun, insan eti yeme caiz midir yahu?
Sen onunla beraber misin? Onunla aynı safta olmaktan utanmıyor musun? Ona karşı savaşanlarla savaşmaktan utanmıyor musun? Peygamber'in azhabını bunlar geldi mezarından çıkardı, kendileri internete verdi, hala duruyor sitelerinde. Bu peygamber azhabının mezarını kazanlardan ne bekliyorsun? Ecdad eserini, Osmanlı'nın Kuzey Afrika'dan Mekke'ye kadar eseri varsa hepsini yıkıp tarumar ettiler. Selefi, Vahhabi tekfirciler, sen onlarla aynı saftaysan kimin dölüsün? Osmanlı dölü olamazsın. Sen bunlarla berabersin. Bende onun karşısındayım.

Hizbullah da onun karşısındadır. İran askeri de Suriye'de yoktur. İran askeri Suriye'ye girecek olsa savaş bu kadar uzamazdı. Ama başkası girerse, o da belki gereğini yapar, bugün gerek yok.

Biz ciğer yiyenlerin, insan eti yiyenlerin, azhap kabri kazanların, Hamza'nın kabrini yıkanların, Ehlibeyt'in mezarını yıkanların, Peygamberin'de kabrini yıkmaya gayret edenlerin safında değiliz. Peygamber için şu ifadeyi kullanıyorlar, sitelerine bakın Vahabilerin, diyor ki; "benim elimdeki bu sopam, şu kabirde yatan Muhammed'den daha hayırlıdır. Ölü Muhammed'den ne bekliyorsunuz?" diyen küstah melunlarla aynı safta olmaktan utanmıyor musunuz? Osmanlı nesli bu mudur?
Allah İslam ümmetine basiret ver, gözleri adeta kör olmuştur. O internet sitesine çocukları nasıl öldürdüğünü, okulları nasıl bombaladığını iftiharla koyuyor, bizimkiler buradan kalkıp Beşar çocuk katilidir diyor.
Şu anda Kusayr'da kadın kılığına girip kaçmaya çalışan kopuklardan mı bahsedeyim, çocukların arkasına saklanıp onları kendilerine siper edenlerden mi bahsedeyim, bu rezillere siz sahip çıkmaktan utanmıyor musunuz, bunlara destek olmaktan, karnınızın üzerinde beslemekten? Bir de siz bizi suçluyorsunuz.

İnancımız noktasında, duruşumuz noktasında, neden ambargo koyuyorsunuz? Gelin konuşalım bakalım, ilan ediyorum, televizyondur bilincindeyim, sözünün arkasında olmayanların namert olduğunu biliyorum. İlan ediyorum, inançlarımız noktasında kimin ne diyeceği varsa buyursun, Kuran ve sahih sünnete dayanmayan bütün inançlarımızı biz silip atacağız, sen de var mısın?  Fıkhımız noktasında da aynı sözü söylüyorum. Bu günkü duruşumuz noktasında da aynı şeyi söylüyorum. Bir devlet ülkesini savunuyorsa, sen ona karşı mı duracaksın? Böyle sapık kopuklar ülkene dolarsa sen onları öldürmeyecek misin? Onları alkışlarla çiçeklerle mi karşılayacaksın? 29 ülkenin sapığı kopuğu oraya dolmuş, Suud Kralı ile satın alınmış sapkınlar. Sen ülkeni onlara mı teslim edeceksin?

Burada bu sözü üç milyon Caferi, Azeriler ve otuz milyon Aleviler adına, onların izni ile ilan ediyorum.

Hucr İbni Adiyy'nin mezarını yıkmakla kalmayıp, Peygamber azhabının naaşını mezarından çıkaran bu kuduz köpeklere, ben Peygamber kızı, Ali kızı, Fatıma kızı Zeyneb'i nasıl bırakabilirim? Gerekirse, canımızı feda ederiz, Zeyneb'i bir daha esir ettirmeyiz bu Yezid döllerine.

Herkes aklını başına alsın, Şia'nın sabrı çoktur ama zorlamaya gelmez. Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz etmiştim, orası bir askeri üs değil, askeri bir bina değil, devlet binası değil, Peygamberin omuzunda taşıdığı, Peygamberin namusu, Ali'nin namusu, Kerbela'nın kahramanı, Zeyneb'in mezarıdır. Oraya ne diye kurşun atarlar? Eğer kurşun, dünyadaki üç yüz milyon Ehlibeyt dostuyla, eğer müslümansa, bir buçuk milyar müslümanla birlikte burdaki biz Ali dostlarının, Zeyneb sevenlerinin, kalbinde patlıyor o mermiler. O kalbimiz bir yere dayanır, ondan sonra herşeyi göze alırız. Herkes aklını başına toplayacak.

Bahreyn'de bütün halk krala karşı olmuştur, o bir aile halka musallat olmuştur, Suud tankları orada halktan yana olmuyor. Suriye'de halkın yüzde yetmişi, Sünnisi, Alevisi, Nusayrisi, Hristiyanı, Beşar'ın tarafındadır, burada da Suud Krallığı biz de onun emrinde, demokrasi götüreceğiz. Buna kargalar güler.
Arkadaşı Suud Kralı, Amerikan uşağı, Amerika'nın komuta ettiği, haritada görünmeyen, Katar Krallığı olan, sen oraya demokrasi mi götürüyorsun? Bahreyn'e neden götürmüyorsun öyleyse? Yemen'e neden götürmüyorsun?

Biz doğru, düz durmuşuz, hangi kriterle, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi mi, Birleşmiş milletler kuralları mı, Allah'ın indirdiği kitap mı, Resul'un getirdiği din mi hangi kriterle derseniz, biz o çizgideyiz. Sizi de o çizgiye davet ediyoruz.

Kardeşler oyuna gelmeyin. Necip Türk milleti sakın ha, Vahabiler'in oyuna gelmeyin, gelip cuma çıkışında, üç-beş kopuk sizin önünüzde slogan attığında onlara kanmayın.

En büyük hedef Suriye'de Şii- Sünni savaşını başlatıp, Türkiye'ye sıçratmaktır, aman ha. Başta yöneticiler, sonra da necip millet size diyorum. Oyuna gelmeyin. Birliğimiz dirliğimiz, Rahmetli Humeyni'nin dediği gibi, müslümanların birinci farzı birliğini dirliğini korumaktır. Biz bunun için uğraşıyoruz.

Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın, bozmak isteyenlere fırsat vermesin, hak yoldan bizi ayırmasın, Ehlibeyt'in aşkından mahrum bırakmasın, Türk'ü Türk'e, müslümanı müslümana kırdıran her kimse Allah gazabını ona göndersin.
 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.